İlk Müslüman Hanımlardan Hz. Esma....
İHSAN MUSLU / 2017-12-05 08:50:46

Miladi 595 yılında Mekke'de dünyaya geldi.
Babası Hz. Ebu Bekir (ra), annesi Kuteyle ''Katle'' bint. Abdüluzza'dır.
Hz. Aişe ile baba bir kardeştir.
Hz. Ebu Bekir vasıtasıyla müslüman olanlar arasında ve ilk Müslümanlar içinde on sekizinci sırada yer alır.
Zübeyr b. Avvam ile evlenmiş ve ondan Abdullah, Urve, Münzir,
Asım ve Muhacir adlarında beş erkek;
Hadicetü'l-Kübra, Ümmü'l-Hasan ve Aişe adlarında üç kız çocuğu dünyaya getirmiştir.
Kocası Zübeyr (ra), Mekke devrinin sıkıntılı günlerinde Habeşistan'a hicret etmişse de Esma'nın bu hicrete katıldığına dair bir rivayete rastlanmamaktadır.
Siyer kaynaklarından Esma'nın adı ilk defa, Hz. Peygamber'in hicret hazırlıklarını sürdürdüğü sırada zikredilir.
Rasul-i Ekrem, hicret emrini alınca herkesin istirahata çekildiği öğle sıcağında Hz. Ebu Bekir'in evine gitmiş, onunla yalnız konuşmak istemiş,
Hz. Ebu Bekir'in evde bulunan kızları Esma ile Aişe'nin sır saklamayı bildiklerini söylemesi üzerine onların yanında o gece hicret etme kararı verdiğini ve yanına yol arkadaşı olarak da kendisini seçtiğini açıklamıştır.
Hemen hazırlığa başlayan Esma ve Aişe, deriden bir torbaya azık koyup bir kırbaya da su doldurdular,
ancak kapların ağızlarını bağlamak için ip bulamayınca Esma babasının teklifi üzerine belindeki kuşağı çıkarıp ikiye böldü;
bir parçasıyla azık torbasının, diğer parçasıyla da su tulumunun ağzını bağladı.
Bundan son derece memnun olan Hz. Peygamber'in "Allah bu kuşağının karşılığında cennette sana iki kuşak versin" diye iltifat etmesi üzerine
Esma bundan sonra "Zatünnitakayn" iki kuşaklı lakabını almıştır.
Bizzat Esma'nın anlattığına göre, hicret sırasında Rasulüllah ile Hz. Ebu Bekir evden ayrıldıktan sonra aralarında Ebu Cehil'in de bulunduğu Kureyşli bir grup eve gelerek Esma'ya babasının nerede olduğunu sormuş,
"Bilmiyorum" diye cevap vermesi üzerine Ebu Cehil ona bir tokat vurmuş,
bu sebeple de küpeleri yere düşmüştür.
Hz. Peygamber'le Ebu Bekir, Medine'ye ulaştıktan bir müddet sonra Mekke'ye bazı şahıslar göndererek her iki ailenin de orada kalan fertlerini Medine'ye getirtmişlerdir.
Bu sırada hamile olan Esma çetin bir yolculuktan sonra Kuba'ya vardıklarında Abdullah b. Zübeyr'i dünyaya getirmiş,
Muhacirlerin Medine'de doğan bu ilk çocukları Müslümanları çok sevindirmiştir.
Zira Yahudilerin, Medine'ye göç eden Müslümanlara büyü yaptıkları ve bir daha çocuklarının olmayacağı,
böylece nesillerinin tükeneceği yolunda bir söylentiyi yaymalarının ardından Abdullah'ın doğması, bu söylentinin doğru olmadığını ortaya koymuştur.
Bazı kaynaklar, Esma'nın kocası Zübeyr ile birlikte Hz. Ömer'in halîfeliği döneminde gerçekleşen Yermük Savaşı'na katıldığını rivayet eder.
Bu savaşta İslam ordusu içinde kadınların da bulunduğu ve ordunun arka tarafında bir tepe üzerinde mevzilenmiş olan bu kadınların kılıç kullanmak suretiyle savaşa iştirak ettikleri, hatta bu hususta erkeklerle yarıştıkları bilinmektedir.
Esma, eşi Zübeyr'in kendisine sert davranmasını her fırsatta babasına duyurmasına rağmen Hz. Ebu Bekir kızına hep sabır tavsiye etmiştir.
Ancak yine de bu evlilik devam etmemiş, Esma elli yaşlarında ve sekiz çocuk
annesi iken kocasından ayrılmıştır.
O, bir daha evlenmemiş, vefatına kadar oğlu Abdullah'ın yanında yaşamıştır.
Esma, doğrudan siyasete karışmamakla birlikte, halife kızı ve halife annesi olması, kocasının da siyasi hadiselerde hep ön planda bulunması,
ister istemez onu da siyasetin tarafı olma konumuna getirmiştir.
Nitekim Emevilerin Irak valisi Haccac karşısında yenilgiye uğramak üzere olduğu günlerde teslim olup olmama hususunda fikrine başvuran oğlu Abdullah'a
100 yaşlarındaki annesinin yapmış olduğu şu tavsiyeler aynı zamanda bir edebi vesika hüviyeti taşımaktadır:
"Evladım, şerefinle yaşa, izzetinle öl;
fakat kesinlikle esir düşme!…
Sen kendini daha iyi bilirsin.
Eğer doğru yolda olduğuna ve ona davet ettiğine inanıyorsan,
yolunda devam et.
Çünkü bütün taraftarların bu uğurda öldü.
Beni Ümeyye oğlanlarının boynunla oynamalarına izin verme.
Şayet bütün bunları dünya için yapıyorsan sen ne kötü bir kulsun.
Bu takdirde kendini de birlikte çarpıştıklarını da helak ettin demektir.
Ancak doğru yolda olduğunu, fakat taraftarlarının desteğini çekmesi yüzünden zayıf düştüğünü mazeret olarak ileri sürüyorsan, bu ne hür insanların ne de din ehlinin yapacağı bir iştir.
Allah aşkına dünyada daha ne kadar kalacaksın...
Bu durumda ölüm daha güzeldir".
