AKP Anayasası konusunda gelinen nokta sürpriz değil.

Bundan birkaç ay önce Başbakan Erdoğan başta olmak üzere AKP'nin ağababaları, önce 'Anayasa değişikliği yok'' dediler.

El altından hazırlık yaptıkları ortaya çıkınca da 'Daha ortada taslak yok, peşin fikirle niye reddediyorsunuz' diyorlardı.

Bir sabah uyandık ki, ne görelim.

AKP, 12 Eylül Anayasası'na rahmet okutacak işin peşine düşmüş ve Meclis'e de taşımış...

Anayasa elbette değişmeli.

Ancak bu anayasa, yargıyı AKP yargısı haline getiriyor.

Bu anayasa askere yeni tuzaklar kuruyor.

12 Eylül darbesi dönemindeki yöneticiler bile, yargıyı siyasetin hegemonyası altına alma girişimini aklından bile geçirmemişti.

AKP'yi,12 Eylül'ün yarattığını sağır sultan bile biliyor.

Yeni anayasa ise 12 Eylül'ün sivil olanıdır...

12 Eylül Anayasası'nın 2 geçici, 179 maddesi var.

AKP sadece 29 maddesini değiştirmek istediğine göre, demek ki geriye kalan 150 maddesine itirazları yok.

12 Eylül yönetiminin, gittikten sonra hesap vermemek için anayasasının sonuna koyduğu o geçici 15. maddeyi kaldırmak isteyen AKP, kendi geçici 15. maddelerini koymuş zaten pakete.

Hem de bir değil 29 tane...

Kendileri yargılanamayacak, millete söz verdikleri halde dokunulmazlıklar kaldırılmayacak. Partilerine soruşturma açılamayacak.

HSYK ve Anayasa Mahkemesi ele geçirilecek, böylece tarikat- siyaset-ticaret üçlüsünün önündeki her türlü engel kaldırılacak.

SİVİL DARBE...

12 EYLÜL darbesi ile demokrasi güçlerinin örgütlenmelerinin önüne ciddi engeller konuldu. Türkiye'nin çağdaşlaşması anlamında ve haber alma, düşüncelerini ifade etme, bunu kitlelere duyurma sürecinde, bugün bile etkisinin görüldüğü ciddi kısıtlamalar ve yasaklar söz konusu oldu.

AKP ise "demokrasi" adı altında kendi otoritesini kurmaya çalışıyor. Muhalif kesimleri susturmaya devam ediyor.

Bu yaşanan süreç, darbelere karşı çıkma ya da demokrasi mücadelesi olarak değil, Türkiye'nin önünü kapatmadır.

AKP, ''Türkiye'yi pazarlamayı'' ve yabancıların her sözüne ''Yes Sör' demeyi de 12 Eylül'den aldı.

12 Eylül darbesinin arkasında Amerika'nın olduğu kesin.

AKP'nin arkasında kimlerin olduğunu bilmeyen var mı?

Darbeciler önce ekonomiyi, sonra da bütün ülkeyi, 24 Ocak Kararları'na imza atarak Türkiye'nin nefes almasını bile ABD'li finans merkezlerinin iznine bağlayan Turgut Özal'a teslim etti.

Genelkurmay Başkanı Orgeneral Kenan Evren başkanlığında oluşan ''beşibiryerde'' Milli Güvenlik Konseyi'nin, mevcut idarecilerin "devleti kurtaracak birlik ve beraberliği sağlayamamış ve lüzumlu tedbirleri almamış" olduğunu gerekçe göstererek gerçekleştirdikleri 12 Eylül darbesinden sonra hükümet, Senato ve Parlamento feshedildi. Siyasi parti faaliyetleri durduruldu, Anayasa yürürlükten kaldırıldı. Sendikal faaliyetler sonlandırıldı. Dernekler kapatıldı. Siyasi parti liderleri 'güvence altına!' alındı. Bunu; basına gelen yasaklar izledi. Suçluluğu kanıtlanmamış olan gençler, kendilerini savunma fırsatı bulamadan, ailelerine dahi haber verilmeksizin "bir sağdan, bir soldan" idam edildi. Cezaevi hücreleri "işkencehane"ye döndü.

BUNLARI HATIRLA TÜRKİYE...

ÜZERİNDEN 30 yıl geçmiş olsa da, 1 milyon 680 bin kişinin fişlendiği; 650 bin kişinin gözaltına alınıp, hepsinin işkenceden geçirildiği; 388 bin kişiye pasaport yasağı konduğu; 210 bin dava açılıp, 7 bin ölüm cezasının istendiği; 517 ölüm cezası verilip, 50 kişinin asıldığı; 171 kişinin işkencede can verdiği; 14'ü açlık grevlerinde olmak üzere 299 kişinin cezaevlerinde hayatını kaybettiği; 16 kişinin "kaçarken!" vurulduğu, 43 kişinin "resmen!" intihar ettiğinin açıklandığı; 30 bin kişinin "sakıncalı!" olduğu için işten, 14 bin kişinin ise yurttaşlıktan atıldığı; 937 filmin "sakıncalı!" bulunduğu için yasaklanıp, 39 ton gazete, dergi, kitabın imha edildiği; 400 gazeteci için toplam 4 bin yıl hapis cezasının istendiği; 23 bin 677 derneğin kapatıldığı; gazetelerin yayınının toplam 300 gün durdurulduğu bir dönem, bir askeri darbe ve diktatörlük unutulabilir mi?

Ancak AKP anayasası bu haliyle geçerse 12 Eylül'ü mumla ararız.

Ya Cumhuriyeti?