TBMM'de kabul edilen ve daha sonra bazı maddeleri Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilse dahi kamuoyunu rahatlatmayan AKP anayasası için 12 Eylül'de sandık başına gideceğiz.

Oyumuz 'Hayır' olacak.

Niçin 'Hayır' diyeceğiz?

Çünkü bu değişiklikler, bizim sorunlarımızı çözmüyor.

Aksine hak ve özgürlükler, iktidarda bulunanların keyiflerine bırakılıyor.

Demokrasinin harcı olan adalet, vesayet altına alınıyor.

Kuvvetler ayrılığı ilkesi yok ediliyor.

Değişiklik metinleri içine yerleştirilmiş birkaç olumlu düzenleme, kâğıt üzerinde kalmaya mahkûm.

Bu değişiklikler, memurun, işçinin, emeklinin, çiftçinin sorunlarını çözmüyor ancak iktidarın çıkarlarını koruyor.

Anayasa değişikliği; işsizlik, yoksulluk, sosyal güvenlik, terör gibi sorunlarımıza çare üretmiyor. Aksine kamuda çalışanlara, "toplu sözleşme" adı altında "toplu kontrol" uygulaması getiriyor. .

Erdoğan, ''Referandumun işçilere yeni haklar getireceğini'' söylüyor ve 'ak yalanlar'ını sıralıyor.

Peki Tekel işçileri Ankara'da ayazda eksi 40 derecede haklarını ararken saygı mı gösterdin ki 2 sendikaya üye olursa saygı göstereceksin?

Hele 12 Eylül'den hesap sorulacağı palavrası...

Ülkücü şehidin arkasından bir Fatiha bile okumayanlar, Ülkücüleri özellikle katil, cani, zorba ilan edenler, mektup okuyorlar, mektubu da yarım okuyor ve ağlıyorlar.

13 Eylül'deki ağlamaları ise daha başka olacak...

YOLSUZLUK YAPANLAR KORUNUYOR

BAŞLIĞI "eşitlik" olan Anayasa'nın 10. maddesinde "pozitif ayırımcılık" cilası ile yurttaşları korunacak zavallı kişiler olarak niteliyorlar. Engelli yurttaşlar, korunmayı değil, eşit yurttaş olmayı istiyorlar. İstedikleri sadaka değil, iştir.

Ancak sadaka kültürünün mimarları sorunu yine sadaka yöntemi ile çözmeye çalışıyor.

Bugün hepimizin en temel sorunu, işsizlik, yoksulluk ve terördür. İşsizliğimizin ve yoksulluğumuzun temel nedeni de dışa bağımlılık, özelleştirmeler ve yolsuzluklardır.

Oysa AKP dokunulmazlıkları kaldırmayarak, yolsuzluk yapanları korumaya devam ediyor.

Başbakan Erdoğan ise il il gezerek AKP anayasasını allayıp-pullayıp gerçekleri gizleyerek halktan 'Evet' oyu istiyor.

1980 darbesi sonrası idam sehpasına gönderilenleri istismar ederek Ülkücü camiayı etkilemek için gözyaşı döküyor.

Ülkücüler sahte gözyaşlarına asla kanmayacak ve 12 Eylül'de Erdoğan'a hakettiği tokatı patlatıp 'Hayır' cevabı verecek.

'HAYIR'DA 'HAYIR' VAR

ŞEHİDE 'Kelle', bölücübaşına 'Sayın' diyenlerin anayasalarına Türk Milleti 'Hayır' diyecek.

Bölücübaşı ile kol-kola giren zihniyetlere halkımız 'Hayır' diyecek.

Türkiye'nin daha ezik, daha yoksul, daha çaresiz bir ülke durumuna düşürülmesine 'Hayır' diyecek.

Etnik kimlikleri, milli azınlık haline getirerek Türk Milleti'nden yeni milletler çıkarılmasına çalışanlara 'Hayır' diyecek.

Rum'a, Ermeni'ye ödün veren, Pontus hayali kuranlara bayram ettiren...

Irak'ta Türkmenler'e, Çin'de Uygur'lara yapılan zulümleri görmezden gelerek sözde Filistin'i düşündüğünü halka ağlayarak anlatmaya çalışan Başbakan ve ağlama ekibinin oyununu bozmak için milletini seven, bayrağını seven, toprağını seven her Türk 'Hayır' diyecek.

 

TEHLİKENİN FARKINDAYIZ

GÖRÜYORUZ ve biliyoruz.

Tehlikenin farkındayız.

Aklımız ve yüreğimiz, adı halk oylaması olan ucubeye sandık başında bize 'Hayır' demeyi öğütlüyor.

Bir darbe tarihi olan 12 Eylül'de bu partizanlığa son vereceğiz.

12 Eylül'de yeni 12 Eylül' lere 'Hayır' diyeceğiz..

Demokrasi için ''Hedefimize varmak için bir araçtır" diyen...

AIHM kararına karşı "Bir de ulemaya soralım"diyen…

Türk yargısına "Bu senin işin değil efendi'' diyen…

Halktan toplanan vergilerle gazete satın alıp bunu kendi partisinin borazanı yapan...

Muhalefet basına da astronomik ceza kesip batırmaya çalışan...

Kendisinden olmayan köşe yazarlarını kapı önüne koyması için patronlara fetva veren...

'Fener' olayında olduğu gibi, yolsuzlukları kendi taraftarları yapınca bunu görmemezlikten gelen...

Yargıyı bağımsızlaştırmak yerine onu da hükümetin kuklası yapmaya çalışan…

Hukuk, demokrasi, cumhuriyet, laiklik adına yakın geçmişte söylediklerini ve de uygulamalarını ben unutmadım..

Ya siz?