KUSURA bakmayın; bir vatandaş olarak sabrım taştı. AB denen densizler topluluğu her gün yeni bir istekle karşımıza çıkıyor. Hükümet ise herşeye ''Başüstüne'' diyor.

Türkiye'de bazı densizler dağlardan ''Ne mutlu Türk'üm diyene'' sözünün kaldırılmasını isteyince bu fırsatı kollayan

Avrupa Konseyi de hemen harekete geçti: 'Ne mutlu Türk'üm' diyene dedirtmeyin...'' Onlara göre, okullarda söylenen ''Andımız'' etnik ayrımcılık içeriyor.

Asrın dehası Atatürk'ün bu sözünü eleştirenlerin zekası bu kadar. O sözün özünü anlamaya ne bizdeki kuşkafalıların, ne de Avrupa'daki uzantılarının zekaları yetmedi, yetmiyor, yetmez de.

Asıl amaç Lozan Antlaşması'nı değiştirmek, geçersiz kıldırmak. Ülkemizi birçok etnik gruba ayırarak dağılmanın eşiğine getirmeyi planlamak. Kurtuluş Savaşı'nda elde ettiğimiz kazanımları kâğıt üzerinde içimizdeki yandaşlarıyla etkisiz hale getirmeye çalışıyorlar.

Diz çöküp yalvarıp yakararak AB'ye girebileceğini sanan zavallılar şu an neredeler? Onursuzca-gurursuzca yalvarıp yakararak mı AB'ye gireceğiz? Bizden başka hangi ülkeye böyle bir şeyler dayatıldı?

Birileri taleplerde bulunduğu ve birileri ise ihanet ettiği bu topraklara dikkat etmeli. Zira bu topraklar ve bu toprakların asıl sahipleri bu toprakların üzerinde yaşamayı hak etmeyenleri tasfiye etmesini her zaman bilmiştir.

OYUNCAK OLDUK

KOCA Osmanlı'nın torunlarına bak. Bir zamanlar vergi aldığımız adamların elinde oyuncak olduk.

Bugünkü rezilliği Osmanlı'dan biri görmüş olsaydı yüzümüze tükürürdü.

Her şartta ve her fırsatta bizi almayacaklarını, daha da önemlisi benim aziz Türk halkım da bu döneklerin pazarına girmek istemediği halde neden hâlâ kapılarında bekliyoruz?

Şimdi AB ve ağababalar şunları da istiyor. Hemen hazırlıklarını yapın:

1-Atatürkçülük, Anayasa'dan gidecek. AB bunları da açık açık istiyor.

2- AB ve ABD istiyor: ''Ermeni soykırımını tanı, Ermeniler'e ambargoyu kaldır.''

Onun da bir ilk aşaması imzalanan anlaşmayla kabul edildi.

3 - Kıbrıs'tan asker çekmeye ve Rumlar'a hava ve deniz limanlarını açmanın ardından elçilik için de hazır olun.

Bu yıl sonuna kadar bu emir de yerine getirilecek.

4- Patrik'e ''Ekümenik hakkı'' tanınmasına ve Heybeliada Ruhban Okulu'nun açılmasına ramak kaldı

Avrupa Birliği'nin Patrikhane ve Heybeliada Ruhban Okulu'na ilişkin talepleri, Türkiye'de devletin laik niteliğine darbe indirecek ve cemaatlere-tarikatlara dayalı bölünmeleri teşvik edecektir.

Ne gam. Yeter ki AB emretsin...

AB'ye üye olma, yani ''Avrupalı olma'' konusu yöneticilerimizin kafasını işgal etmiştir.

Bu kafa ile gidersek neler yaşayacağımızı tarih bize gösteriyor. Şöyle bir geriye dönüp baktığımızda, bakın karşımıza neler neler çıkıyor:

Avrupalılar'ın baskıları ile "Avrupalı olma gafleti"nin, 1912-1913 yıllarında Balkanlar'ın kaybedilmesi ve 1. Dünya Savaşı sonrasında Osmanlı İmparatorluğu'nun dağılmasıyla sonuçlandığını biliyoruz.

Savaşın sona ermesiyle; 10 Ağustos 1920'de Sevr Antlaşması'yla, Türkiye'ye bazı hususların da kabul ettirildiğini görüyoruz. ''Lozan'da yırtıp, tarihinin çöp sepetine bıraktığımız Sevr şartları, AB kriterleri olarak tekrar önümüze mi getiriliyor'' diye sormaya da gerek yok.

SEVR GİBİ..

SAVAŞIN sona ermesiyle; 10 Ağustos 1920'de Sevr Antlaşması'yla, Türkiye'ye bazı hususların da kabul ettirildiğini görüyoruz. İsterseniz bunların bazılarını hatırlatalım:

*Osmanlı İmparatorluğu hazinesi, yeraltı ve yerüstü tüm kaynakları, ticaret ve gümrükleri, yani tüm ''servet ve varidatını''; İngiltere, Fransa, İtalya ve Osmanlı'dan oluşan bir komisyon, yani ''Düyun-u Umumiye'' yönetmeye devam edecek,

* Azınlıklar, her derecede eğitime yönelik okullar açabilecekler,

* Doğu'da bir ''Ermenistan'' devleti, sonrasında Güneydoğu'da ise bir ''Kürt'' devleti kurulacak,

* Asker terhis edilecek, Anadolu ''Mondros Mütarekesi'' şartları gereği Avrupalılar arasında pay edilecek.

Bugün AB'nin Türkiye'den istedikleri; hatta bazılarını uygulamaya bile koydurdukları maddelerle bunların ne farkı var?

Uzun lafın kısası, İngiltere Kraliçesi Victoria'ya Reşit Paşa'nın dediği gibi; ''Siz (Avrupalılar) dışarıdan, biz (içimizdeki hainler) içeriden nihayet Osmanlı İmparatorluğu'nu bitirdik."

Bugün de Türk halkı, o günlerdeki gibi ''ateşle-açlıkla-AB havucu ile imtihan ve terbiye" edilmektedir.

Buna göz yumanlar utansın. Tabii utanacak yüzleri varsa...