İsminin açıklanmasını istemeyen elimizde büyümüş yakın bir dosttan, yeğenden telefon geldi. Dostun sesini duymak güzeldi. Ama söyledikleri duymak istemeyeceğimiz türdendi. ABD’de milyar dolarlık yatırım fonları idare eden, çevresel ve siyasi ilişkileri çok iyi olan, olanı biteni iyi takip eden bu dost bakın neler dedi; “Ağabey sözlerime lütfen kulak ver. Türkiye çok cepheli bir savaşın eşiğinde. Bugün Recep Tayip Erdoğan ile hareket eden herkes, iktidar değişikliğinde vatan hainliği ile yargılanacak. Bir sonraki hükümet sağ, sol ve HDP’li olacak.  Darbe bile dillendiriliyor. Dolar’ın 7–8 lirayı geçeceği öngörülüyor. Borsada senedin sepetin varsa sat pozisyon pek alma. ABD’den görüntü bu minvalde. Böyle haberler verdiğim için kusura bakma. Tanrı ülkeme yardım etsin. Korusun”

Bu sözler yıllardır ABD’de, Chicago’da yaşayan, çevresel ilişkileri iyi ve gündemi yakalayabilen, para piyasalarının içinde olan bir Türk‘e ait. Gerçekleşme derecesi ne kadar öngörülebilir bilemem, ihtimal vermiyorum. Ancak dost dediğimiz, müttefik dediğimiz ABD’de, Türkiye için bunlar konuşuluyor. Zaten çok kısa süre önce de ABD düşünce kuruluşu Rand Corporation’un Türkiye’de darbe olabilir türündeki raporu da, bu tür konuşmaların planların bir yan ürünü gibi.

Darbeci müttefik

Özetle dostlar işin sadedine gelirsek, Türkiye Cumhuriyeti'nde hiç darbe olmadı! Darbeler olduruldu. Kimin tarafından? Dost ve de müttefik(!) ABD tarafından. ABD boynuna yular bağlanmış, çektiği yöne gidecek bir Türkiye istiyor. Biraz yoldan sapma, biraz ABD menfaatlerinin, ABD çıkarlarının aleyhine bir gidişat olduğunda ya darbeler oluyor ya da ülkemizin başına askeri ve de ekonomik çuvallar geçiriliyor.

Son darbe’de FETÖ destekli olandı. ABD’nin, Ortadoğu’daki büyük Kürdistan, büyük Ermenistan ve büyük Yahudi Devleti hayalleri ile Türkiye’nin devlet menfaatleri çatıştı. Devreye Türkiye’deki işbirlikçileri ile yıllardır Türkiye Cumhuriyeti'ni 'kansız' bir darbe ile eğitimle devlet yönetime gelerek gerçekleşecek bir darbe için yetiştirdiği, büyütüp beslediği kol kanat gerdiği, FETÖ sokuldu. Ama bu girişim bu defa akamete uğradı. Olmadı. ABD’lilere göre de yarım kaldı. Devamı için uğraşıyorlar. Devleti zayıflatmaya, hükümeti zayıflatmaya, yönetenleri güçsüzleştirmeye çalışıyorlar.

Bu arada da psikoloji bozacak komplo teorileri de üretmeye devam ediyorlar. Önceleri ABD ile birlikte hareket eden AKP yönetenleri, sonradan Cumhurbaşkanının işin içinde iş olduğunu, ABD’nin dostluktan ziyade kendi çıkarlarının peşinde olduğunu fark etmesi, Ahmet Davutoğlu’nu görevden alması ile suyun akışı yön değiştirdi. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin büyük ve kesintisiz desteğini de alan Cumhurbaşkanı, ABD çıkarlarından ziyade, Türkiye Cumhuriyeti'nin çıkarları ve terörle mücadelede kararlılık kararları ABD’nin hoşuna gitmedi. Sonuçta ne oldu? F-35’ler verilmedi. İnsansız silahlı hava araçları, patriotlar zaten hiç düşünülmedi. ABD ile ilişkiler gerildi, düşmanca tavırlar başladı. Tehditler, ekonomik yaptırımlar, terör devleti kurma teşebbüsleri. Böylece çıkarlarına ters düştüğümüzde, ABD’nin gerçek yüzünü de bir daha gördük.

Yarım kalan darbe

İşte şimdiki aşama bu… Bakıyorsunuz ABD dost görünüyor. Suriye temsilcisi şehitlerden geçmiş olsun dileklerinden bahsediyor. NATO’da ses var icraat yok. Öte yandan PKK, YPG, PYD desteğe devam ediliyor. Kongreden milyonlarca dolar yardım ödeneği çıkıyor. Binlerce TIR teröristlere silah ve mühimmat taşımaya devam ediyor ve bu teröristlere ABD dolar üzerinden maaş veriyor. İşin garip tarafı bu değirmene Atatürk’ün partisi, CHP’de su dökmeye devam ediyor.

Görüntü ABD’nin, CHP-HDP birlikteliğinden memnun olduğu, bu oluşumu desteklediği yönünde. Türkiye Cumhuriyeti adına Rusya’ya pazarlığa giden cumhurbaşkanı uçağa binmek üzere adımını attığında, bence yönlendirilmiş kıta o CHP’linin ve genel başkanının, hayâsız sözleri aynı birlikteliğin bir ürünü gibi görünüyor. Sevmeyebilirsin ama ülke adına bir ve beraber olmamız gereken bir anda bu tür moral bozacak söylemleri sıralamaman gerekir.

İş biter geri döner söyleyeceğini söylersin. Özetle dostlar ABD’de bu günlerde moral bozucu, psikolojimizi yıpratıcı bazı söylemler üfürülüyor. Bu bizi üzmesin, bence ülke olarak doğru yolda olduğumuzun göstergesidir. Ha yönetim olarak hatalar yapıyor muyuz? Evet yapıyoruz. Ben hala söylüyorum Suriye iç savaşına müdahil olmamız, muhalif yetiştirip savaştırmamız hataydı. Bu bize ortada olan 3 milyon ülkemizde olan 5 milyon mülteciye, 50 milyar dolarda paraya mal oldu. Bu harcama bizi ekonomik krizin ucuna getirdi. Ayrıca ABD ile Rusya arasında gidip gelen pinpon topuna dönmemize sebep oldu. Mülteciler yüzünden AB ile ilişkilerimiz bozuldu. Ama artık yapacak bir şey yok. O sarmalın içindeyiz ve bu işten nasıl sıyrılacağımızın hesabını yapmalıyız ve bu savaş bize bir daha net olarak bir gerçeği gösterdi.

ABD, AB ve de ARAP ülkeleri müttefik değil kendi çıkarları peşindeler. Kendi göbeğimizi kendimiz kesmek zorundayız ve kendi savunma silahlarımızı, sistemlerimizi, uçağımızı, tankımızı,  topumuzu, füzemizi çağa hatta atom bombamızı çağa uygun olarak yapmak zorundayız. Çünkü bulunduğumuz coğrafyada ordu ve de silah olarak ne kadar güçlü olursak, ekonomik olarak da o kadar güçlü oluruz sözümüz de o kadar dinlenir.