Amerika Kongre binasının basılmasıyla başlayan içerdeki kargaşa, gündemdeki yerini korurken dünya bu konuyu detaylarıyla konuşuyor.

Amerika’nın küresel hegemonyasının gittikçe zayıflaması ülkesindeki siyasal, toplumsal, sınıfsal, kültürel kutuplaşması gelir dağılımında eşitsizliği, kendi içindeki fay hatlarının çokluğu nedeniyle, ABD’nin işi ve geleceği uzun vadede kolay görünmüyor. Aksine ABD’yi şimdiden zor günler bekliyor.

Kusursuz görünen kurumları, kuramsal yapısı, demokrasisi, özgürlüğü, kuvvetler ayrılığı, düşünce ve ifade hürriyeti ile kendisinin dünyanın örneği olduğunu iddia eden Amerika’nın, iddiasının aksine ne kadar çarpık, içi boş ve güçsüz olduğunu bu işgal sonucu görmüş olduk.

Pandemi sürecinde sağlık sistemi ve hizmetinin ne kadar bozuk olduğunu, sigortası olmayanın tedavi imkânının olmadığını, yoksul sınıfın ölüme terk edilmişliğini, Amerika hayali kuranlara bir kez daha gösterdi.

Gelişmekte olan ülkelerin hayali olan Amerika, 21. yüzyılda dünyada gelir dağılımındaki adaletsizlik sıralamasında birinciliği kimseye bırakacak gibi de görünmüyor.

Sözde demokrasi getirmeyi vaat ettiği ya da öyle zannedildiği her ülkede gözyaşı, zulüm, açlık, sefalet, acı götürdüğü biliniyor olmasına rağmen maalesef ABD hayali kuranlar Amerika’yı hala dünyanın en nezih ülkesi zannediyor. 

ABD tarafından işgal edilen ülkelerdeki yaşanan çatışmalar, açlık, işsizlik, çaresizlik, tıka basa dolu hapishaneler, yüksek suç oranları ve akla gelen diğer sorunlar kimin ürünü? Getirilen demokrasi bu mu?

Amerika’nın kendi içindeki ve demokrasi getirme iddiasında olduğu ülkelerdeki yaşanan manzara ve bize yansıtılan gerçek Hollywood filmlerinde gösterildiği gibi hiç değil. Ülkelere önce kan ve gözyaşı geldi, demokrasi arkadan belki gelecek!

Hala siyasilerimizin Amerika’dan demokrasi ithal etme hayali, hem milletin aklıyla alay etmektir hem de beklentisi olanların bile inanmadığı kocaman bir yalandır.
Amerika’nın demokrasi götürdüğünü iddia ettiği ülkelerde, demokrasiden söz edilemeyeceği gibi bu tür kargaşa ortamları her zaman diktatörlüğe de zemin hazırlamıştır. 

Amerika’nın 6 Ocak olayı sonrası yakalandığı psikolojik rahatsızlığının tedavisi kolay olmayıp uzun sürecek gibi görünüyor. “İçi kendini dışı başkalarını yakar” hali küresel güç kaybıyla açığa çıkmış ve anlaşılmış oldu.

Yeni dünya düzeninde Türkiye’nin de içinde bulunduğu coğrafya bundan payını fazlasıyla alacak. Güç dengelerinin hızla değişeceği, gerileyen güçler karşısında ilerleyen yeni güçlerin hâkimiyet savaşlarının daha da kızışacağa günler pek yakın görünüyor.