DOST görünen düşman ABD, 2011 yılından bu yana ‘müttefikim’ dediği Türkiye’yi birçok kez yarı yolda bırakırken yine her konuda oyalama stratejisi izliyor. Suriye’deki ‘Güvenli Bölge’ oluşumu da Kuzey Irak’taki ‘Çekiç Güç’e döneceğinin işaretlerini veriyor. Daha eskileri es geçip son 8-10 yıla bir bakalım neler yapmış, Türkiye’ye verdiği hangi sözleri tutmamış:

Eğit-donat fiyaskosu- Münbiç yalanı

EĞİT-donat programıyla DEAŞ’la mücadelede 1,5 yılda 15 bin muhalife eğitim vereceğini açıklayan ABD, muhalifler yerine terör örgütü PKK’yı eğitti, donattı ve binlerce TIR dolusu silah yardımı yaptı. 500 milyon dolarlık proje kapsamında çok az sayıda muhalif asker eğitilirken buna karşılık Kobani, Haseke ve Afrin’de ABD’li eğitmenler tarafından sekiz binden fazla terörist eğitilerek onlara profesyonel asker niteliği kazandırıldı. Eğit-donat programı kapsamında birçok muhalif grup, Suriye’de DEAŞ ve el-Nusra’nın güdümüne girdi. Ankara- Washington arasında mutabık kalınan Münbiç yol haritasına göre, PKK-YPG bölgeden temizlenecek ve teröristlere verilen silahlar toplanacaktı. Ancak ABD, verdiği sözü yerine getirmedi. Münbiç yol haritasının onaylanmasından buyana yıllar geçti. Münbiç’te güvenliği Türk ve ABD güçleri birlikte sağlayacaklardı. Ancak mutabakat ABD’nin oyalamasıyla gerçekleşmedi. Aksine, Münbiç’te bulunan ABD askeri birlikleri PKK-YPG ile devriye faaliyeti gerçekleştirdi, görüntü verdi.

‘Çıkıyoruz’ dediler üs kurdular

ABD Başkanı Trump, daha önce birçok defa ‘DEAŞ’a karşı zafer’ açıklamaları yapmış ve Suriye’de bulunan ABD askerlerinin hemen hemen tamamını geri çekeceğini ilan etmişti. DEAŞ’ın bölgeden çıkarıldığı açıklamasına rağmen ABD’nin YPG’ye mühimmat sevkiyatı devam ederken Suriye’nin kuzeyinde 26 askeri üssü olan ABD, Resulayn şehrinde yeni bir askeri hava üssü kurmak için çalışmalara başladı. 4 milyon sivilin yaşadığı İdlib’de silahsız çözüm için masa kuran Türkiye’nin çabası, Putin destekli Esad’ın vahşi bombardımanlarıyla karşılıksız kaldı. Türk konvoyuna saldırı ise, kağıt üzerinde Rusya’nın da destek verdiği Soçi mutabakatını çökme noktasına getirdi.

Önce Fransızlar adam olsun

1905’te, Atatürk’ün Şam günleri ile başlayan çalışmanın her sayfasında, doğu milletleri ile hangi doğru zeminde iş birliği yapabileceğimize dair önemli bilgi ve önermeler mevcut. Şimdi şu öğüdü defalarda okuyun: “İslam âlemi, Suriye milleti, devleti tamamıyla ve katiyen bağımsız olmalıdır (...) Fransızlar Suriyeliler’i adam yapmak istiyorlarmış. Fakat evvela kendileri adam olsunlar. Suriyeliler zeki, modern ve nazik insanlardır. Fransızlar’ın terbiyesine ihtiyaçları yoktur (...) Batı’dan bir millet gelecek bunu tayin edecek, bu benim hoşuma gitmiyor (...) Bizi karşı karşıya bıraksınlar. Biz anlaşırız.” (Mustafa Kemal Atatürk 21 Aralık 1937) Görüşmede, Atatürk, Suriye Başbakanı Cemil Mardam’a Fransızlar’ın oynadığı oyunu yukarıdaki ifadelerle açıklıyor ve ekliyor: “Ben ve hükümetim sizin tam bağımsızlığınızı istiyoruz. Eğer Fransızlar mani olursa, Fransızlar’a da söyleyecek sözlerimiz vardır. Ona da kefilim. Suriyeliler’in ordusu yoktur. Fakat bizim ordumuz kafi. Söz veriyorum: İcap ederse girerim ve sonra yine çıkarım. Temenni ederim ki, buna mecbur olmayalım. Katiyen bırakmam. Suriye’yi terk etmek istemiyorlar. Fakat terk edeceklerdir. Bir kere tutunuz, ordu yapınız. Korkmayınız. Bir şey yapamazlar. Kuvvet kullanmazsanız her şey yaparlar.” Atatürk ve Suriye Başbakanı Cemil Mardam arasında geçen bu konuşmadan yaklaşık bir asır sonra, bugün Suriye’de benzer bir durum yaşanıyor. Sadece bazı roller değişti: O zaman sahnede olmayan Rusya şimdi başrol oynayanlardan biri. Ancak şu kesin ki ABD ile Rusya hiç savaşmadılar. Hep paylaştılar.2.Düya Savışı sonrası yaşananları bir hatırlayın. Bu paylaşımın işaretleri şimdi Suriye’den geliyor. Onun için diyoruz ki: Ne ABD ne Rusya...