YASAMA, yargı ve askerden sonra sıra basına geldi. ''Bize karşı olan gazeteleri almayın'' çağrısından sonra Başbakan Erdoğan, köşe yazarlarını gazete sahiplerine şikayet ederek adeta onları iktidarın istemediği şeyleri yazmaları durumunda kapı önüne koymalarını istedi.

Bu konuşmanın hemen ardından ''Artık ileri demokrasi olacak'' diyor,''Kaliteli demokrasi bu halkın hakkıdır'' diyor.

Buna dense dense ''AKP'demokrasisi'' denir. Evet, yaşananlar bir şeyin ayak sesleri. Ama Başbakan'ın dediği gibi ''İleri demokrasinin ayak sesleri'' değil geriye gidişin ayak sesleri.

Bu mudur demokrasi?

Benim gibi düşünmeyen yanar. Hiç karışmayacaksın, görmeyeceksin, eleştirmeyeceksin; dahası faydasını görmediğin, parasız-pulsuz ve güvencesiz yaşamaya mahkûm edildiklerin için de sükredeceksin. Bak ne güzel, yandaş medya hiç araştırıyor mu, düşünüyor mu, işitiyor mu? Yok...

Hiç yorulmadan, hatta muhabir göndermeden kendisine servis edilenleri dile getiriyor. Hiç de başı ağrımıyor. Gayet güzel de para kazanıyor.Değirmenin suyunun nereden geldiği belli gazeteler bedava dağıtılıyor, tirajlar şişiriliyor. Velhasıl işleri yolunda gidiyor. Vatandaş itibar etmese de mutlular.

Önce devletin olanakları kullanılarak yandaş medya yaratılır. Bu medyada karşıt görüşlüler hakkında yazılar çıkartılır.Toplumda 'ACABA' duygusu yaygınlaştırılarak zemin hazırlanır.Gayriresmi yollardan elde edilen evraklarda tahrifat yapılarak gerekli kanıtlar hazırlanır. Bu kanıt ve belgeler yandaş medyada çarşaf çarşaf yazılır. Holywood mahsulü kanıtlar delil sayılarak insanlar tutuklanır.Tutuklananlar halkın gözünde tek bir duruşmaya çıkmadan 'SUÇLU' ilan edilir.

HEPİSİNİN ORTAK TAVRI...

MECLİS Başkanı'na ''Sen mi susturacaksın ben mi'' diyen, köşe yazarlarının susturulmasını isteyen Başbakan ''Sular artık tersine akmayacak'' diyor. Acaba zat-ı alileri 13 milyon işsizin olduğu, bunlara her gün yenilerinin eklendiği, İstanbul'da belediye otobüsünde evine dönerken şehir eşkıyaları tarafından molotofla yakılarak öldürüldüğü, kanunsuzca telefonların dinlendiği, yoldan askeri jip geçse 'asker DARBE yapacak' söylentisi çıkartan onlarca 'YANDAŞ' medyası olan bir ülke mi hayal ediyordu?

Demokrasi havarisi kesilen başta Başbakan Erdoğan olmak üzere hemen hemen tüm AKP yöneticilerinin her haklı talepte, her direnişte tavırları aynı olmuştur.

Hepsinin ortak noktası susturmak, sindirmek ve aşağılamaktır...

Nitekim yıllardır bunun onlarca örneğini yaşadık. Neredeyse AKP'nin iktidar yılları boyunca mitinglerde, salon toplantılarında, açılışlarda, yürüyüşlerde hep aynı tablo ile karşılaştık.

O tablonun bir yanında herhangi bir talebini dile getiren bir işçi, bir emekli, bir köylü, bir ev kadını, bir öğrenci oldu. Diğer yanında ise bağıran, azarlayan, fırça çeken bir başbakan ya da bakan...

Halktan herhangi biri, devlet, hükümet yetkililerinin katıldığı bir toplantıda haklı bir talebini dile getiremez, kendisini ifade edemez. Bunu dile getirmesi demek, aşağılanması, tartaklanması, gözaltına alınması demektir.

AKP demokrasisi işte budur: Konuşturmayan, dinlemeyen, susturan...

KIRK KATIR MI, KIRK SATIR MI?

8 SENEYİ götürdüler. Ekonomi kötüye gitti, 'Ergenekon'la milleti uyuttular. Halkı 'DARBE' paranoyasıyla korkuttular. Bu paranoyadan yarattıkları senaryoyla kendilerini 'demokrasi âşığı mazlumlar'' yerine koydular. Orduyla, komutanla, hakimle, savcıyla uğraşarak akıllarınca ülkeyi çok demokratik yapacaklar. Şimdi de Anayasa değişikliğine sarıldılar. İktidar, 'seçimi kaybedersem kendimi nasıl güvenceye alırım' hesabını yapmaktadır. Bunun için de HSYK'yı, Anayasa Mahkemesi'ni kendileri için uygun bir hale dönüştürebilmenin yollarını arıyorlar. Ancak şu da bilinmeli ki Atatürk Türkiyesi AKP'nin vizyonu olamaz, oyuncağı ise hiç olamaz.

Ünlü masalı bilirsiniz:

Sultan büyük bir suç işlemiş olarak karşısına getirilen kişiye sormuş "Kırk katır mı istersin kırk satır mı?"

Kırk satır ile idam edileceğini düşünen ve seçenek olarak kendisine kırk katır sunulduğunu sanan adam "Kırk katır" demiş.

Bedeninin her bir parçası bir katıra bağlanan adam, ayrı yönlere giden katırların kırbaçlanmasıyla büyük acılar içinde parça parça olarak ölmüş.

AKP demokrasisinin seçenekleri ise A-Ya hemen AKP'ye üye kaydı yaptırırsın. B- Ya da cemaatlere katlırsın. Eğer Atatürkçü, milliyetçi, laik ve AKP karşıtı isen her an 1 tonluk iddia dosyası ile gözaltına alınır sorgusuz-sualsiz, kalan ömrünü hapislerde tamamlarsın. Ne kadar demokrat değil mi?

O zaman seç seçebildiğini.