SEN kalkıp 104 sene sonra Türkiye’yi soykırım ülkesi ilan edeceksin, sonra da karşıma geçip PKK terörünü örnekleyeceksin. Bu kadarına da pes doğrusu. Sabrımız taş olsa delinirdi. Bunca yıl anlattık. Arşivleri açtık. Tarihçilerin toplanıp çalışmasını önerdik. Dönemin Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah Gül, Ermenistan’a giderek zeytin dalı uzattı. Coğrafyasında adeta hapis olan Ermenistan ekonomisini canlandırabilme atağı için iyi niyet gösterdik.

Diplomatlarımıza karşı işlenen Asala eylemlerinin verdiği hüznü bağrımıza bastık. Hrant Dink cinayetini memleket meselesi yaptık. Her türlü iyi niyeti gösterdik. Olmuyor... Olmuyor... Olmuyor...

Her nisan aynı terane

Ermeni Diasporası’nın bulunduğu ülkelerdeki oy potansiyeline göz dikenler her nisan ayının girişinde bu kozu devreye sokuyor.

Zaten AB ilişkilerimiz neredeyse devre dışı kalacak. Sıkıştırdıkça sıkıştırıyorlar. İlişkiyi buzdolabına koyduk dondurduk.

ABD ballı silah müşterisi Türkiye’yi kaybetme korkusuyla bir yandan NATO, bir yandan da Ermeni soykırımının kartını açıyor. Elbirliği yapmışçasına dünyanın dört bir köşesine dağılmış Ermeni kökenlilerinin oy potansiyellerine göz dikmiş durumdalar.

İtalya’da hükümete Ermeni soykırımının resmen tanınmasını tavsiye eden önerge mecliste kabul edildi. Karşı oy çıkmazken, 382 kabul oyu verildi.

Fransa’nın Macron’u da 24 Nisan’ı takvime resmen sokarak Ermeni soykırımını anma günü olarak işledi.

ABD durur mu? Temsilciler Meclisi ve senatosuna sözde soykırımın tanınmasını isteyen birer karar tasarısı sunuldu.

Ağzının payını verdi

Gelelim Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’na:

Önce bu kararların Türkiye için ‘yok hükmünde’ olduğunu söyledi. Külliye Sözcüsü ise hadsizlik olarak tanımladı.

Ancak dün Antalya’da örneği görülmemiş bir haykırış geldi Çavuşoğlu’ndan...

NATO Parlamenterler Asamblesi 99’uncu Rose-Roth semineri ve Akdeniz-Ortadoğu grup toplantısında ev sahipliği yaparken Fransız temsilcilerinin söz isteyip Türkiye aleyhtarı sözde Ermeni soykırımı içerikli konuşmasına artık tahammül kalmayacaktı.

Açtı ağzını yumdu gözünü Çavuşoğlu. Fransa’nın, Cezayir ve Ruanda’da yaptıklarını yüzlerine tokat gibi çarptı. Türkiye’ye karşı patron gibi davranamayacaklarını söyledi. Artık karşılarında eski Türkiye bulunmadığını hatırlattı. Soykırım ve tarih konusunda Türkiye’ye ders verebilecek en son ülkenin Fransa olacağını yüzlerine vurdu. Türkiye’ye ders vermeye, tepeden bakmaya devam edildikçe, hadlerinin bildirileceğini haykırdı.

Yeni Türkiye’ye alışacaksınız

Üstelik Fransız parlamenterin PKK terör örgütünü örneklemesi elbette sabır taşıracaktı. Nihayetinde konuk parlamenterin alkışlı protestosu da karşılık buldu:

“Ne kadar nezaketli olduğunuzu görüyorum. Gerçekleri duymaktan rahatsızsınız. Bunu söylemeye devam edeceğiz. Alışacaksınız, alışacaksınız, alışacaksınız...” sözleriyle bütün dünya kamuoyuna mesaj vermiş oldu.

Ve Fransız heyet salonu terk etti. Belki Antalya’yı, belki de Türkiye’yi... Kaşındılar ve Çavuşoğlu kaşıdı. Fransa anayasası ile Macron’un kararının çelişkisi ortadayken, PKK’nın terör örgütü olduğu bilinirken, zeytinyağı gibi üste çıkma çalışmaları namusumuza saldırıdan farksız olacaktı.

Al sana cevap Fransa... Al sana cevap İtalya... Tümünüze kapak olsun. Yeter artık alışacaksınız. İşte Cezayir, işte Ruanda, işte işgal ettiğiniz Güney Anadolu... Haydi işinize. Artık sömürüde size mama yok. Gidin, sarı ceketlileri dinleyin önce... Uğurlar olsun...