İnsana verilen lütufların başında okuyabilme, okuduklarını anlatabilme kabiliyeti gelmektedir.
Okumak okumayı, beyanı, düşünüp ifade etmeyi öğreten Rahman’a (Rahman; 55/ 4) kalemle yazmayı, insana bilmediğini öğreten Rabbimize (Alak; 96/5-5) bir teşekkürdür.

''Oku! Yaratan Rabbinin adıyla oku! O, insanı alaktan yarattı. Oku! Senin Rabbin en cömert olandır'' (Alak; 96/ 1)
Kur'an'ın ilk ilk ayetleri olan Alak suresindeki ‘Oku’ emrinden sonra, kişinin hayatına, insanı Rabbin rızasına ulaştıracak her şeyin okunmasına işaret olmak üzere neyin okunacağı belirtilmemiştir. Fakat, okumanın Allah hesabına O'nun adıyla olmasına vurgu yapılmıştır.
Okumak, hayat verecek çağrıya ''evet'' demektir.

Çünkü Kur'an insana diriltici hayat mesajıdır. ''Ey iman edenler! Size hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman Allah'ın ve Resulünün çağrısına uyun.” (Enfal: 8/24).
Peygamberimiz (SAV), içinde Kur'an okunan evi diriye, okunmayan evi de ölüye benzetmiştir.
Peygamber (SAV) Efendimiz, Kur'an okunmayan bir evi, yarasaların tünediği metruk bir mağaraya benzetmiştir.

BİR AYET:

Şüphesiz biz ona, insana doğru yolu gösterdik; artık o isterse şükreden olur, isterse nankör (İnsan: 76/ 3)

BİR HADİS:

Resulü Ekrem (SAV) Efendimiz şöyle buyurdu:
Aranızda iki sarhoşluk; cehalet sarhoşluğu ve dünyada rahat yaşama arzusunun sarhoşluğu ortaya çıkmadıkça siz hiç şüphesiz Rabbiniz tarafından bir beyyine Kitap ve sünnet üzerine olursunuz. (Müsnedü'l-Bezzar)