BERLİN mektuplarında daha önce Almanya ile Amerika Birleşik Devletleri arasındaki siyasi gerilimden söz etmiştik. Bir başka mektupta da Almanların rakamlar, istatistikler, testler ve kamuoyu araştırmalarını da günlük hayatın içinde önemli bulduğuna da değinmiştik. 
Geçtiğimiz günlerde yapılan bir kamuoyu araştırması Alman halkının da, ABD'den hiç hazzetmediğini ortaya koydu. Deutsche Welle de yer alan araştırma sonucuna göre, Almanların büyük çoğunluğunun dünya barışını tehdit eden en büyük tehlikenin ABD olduğu görüşünde birleşmiş görünüyor. 
Strateji ve Üst Yönetim Merkezi isimli bir kuruluşun yaptığı ankete göre Alman halkının yüzde 56'sı dünya barışı açısından en tehlikeli devletin ABD olduğunu düşünüyor. Anketin en ilgi çekici yanı ise katılanların Türkiye ile ilgili düşünceleri. Zira aynı ankete göre Almanların dünya barışını tehdit olarak gördüğü ülkeler arasında Kuzey Kore yüzde 45 ile ikinci, Türkiye yüzde 42'lik oranla üçüncü, Rusya ise yüzde 41 ile dördüncü sırada yer alıyor. İlginç olan Türkiye ile Kuzey Kore kıyaslaması ve Alman önyargısı. Oysa bu hafta başlayacak dünyanın en büyük turizm fuarı olan ITB de yine Alman turistlerin en gözde ülkesi Türkiye olacak. Ankete katılanların yüzde 62'si dünyadaki istikrar açısından en büyük tehlikenin devletleri yöneten liderler olduğuydu. Bu konuda da askeri anlaşmazlıkların istikrarın tehdit eden en önemli unsur olduğu da belirtiliyor.
 
Dinler arası diyalog ve hoşgörü çağrısı
 
Gün geçmiyor ki Almanya'da, inanç ve din konuları gündeme gelmesin. 
Devletin en üst makamını temsilen Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier de sık sık dinler arası diyalog ve hoşgörü çağrısı yapıyor. Alman demokrasisi içinde hiçbir insanın inancı nedeniyle dışlanma ya da ayrımcılık yaşamaması gerektiğini savunan Cumhurbaşkanı Steinmeier, "İnsanların başörtüsü, kipa, ya da haç taşıdığı için hakaret, ya da saldırıya maruz kalmaları hiçbir şekilde kabul edilemez" mesajını veriyor. İslam'ın Almanya'nın bir parçası olup olmadığı tartışmalarına da dikkat çeken Steinmeier, şunları söylüyor: "Önemli olan hangi İslam'ın Almanya'ya ait olduğudur. Modern, çoğulcu bir toplumda, yaşamla uyumlu bir İslami doktrin ve inancın uygulanması nasıl görünüyor? Çocuk evliliklerinin desteklenmesi, ya da kadın haklarının ihlal edilmesiyle bu sağlanmaz." 
İşte nirengi noktası da burada karşımıza çıkıyor. Hangi İslam? Maalesef bu konuda tartışmalar sürecek gibi görünüyor.
 
Almanya için göçmen şart
 
Almanya'da sendikalar, dernekler ve vakıflar da toplumsal birer güç. Onlardan birisi olan Bertelsmann Vakfı'nın araştırmasına göre Alman iş piyasası kalifiye göçmen işçiye ihtiyaç duyuyor. Bu ihtiyaç üç beş değil yılda en az 260 bin göçmen işçiymiş. Bu da 60'lı yılların başındaki Almanya'yı çağrıştırıyor.  Ancak bu kez ilginç olan kol veya kas gücüne değil, beyin gücüne ya da işinin ehli olan kalifiye elemana ihtiyaç duyulması.  Alman piyasasının bu açığın 150 bin kadarını AB üyesi olmayan ülkelerden almak zorunda olduğu belirtiliyor. 
Bertelsmann Vakfı'nın, Coburg Üniversitesi ile İş Piyasası ve Meslek Araştırmaları Enstitüsü ile ortak yapılan 'göç ve dijitalleşme' konulu araştırma sonucuna göre de, yeni bir göç yasası kaçınılmaz görünüyor. Vakfın yönetim kurulu üyesi Jörg Dräger "Göç yasasının en hızlı şekilde yürürlüğe girmesi gerek. Sadece bir yasa çıkartılmasının yeterli de değil. Göç ve uyum tüm toplumu katılımını gerektiren görevlerdir" diyor.
 
Devletin karı: 58 milyar Euro
 
Almanya dünyanın en güçlü ekonomilerinden birisine sahip olduğu herkesin malumu. Aynı zamanda son yıllarda zaafa uğrasa da, çok güçlü bir sosyal devlet özelliğine de sahip bir ülke. Almanya geçtiğimiz yıl için rekor düzeyde bütçe fazlası tahmin ediyordu. Federal İstatistik Dairesi verilerine göre federal devlet, eyaletler, belediyeler ve sosyal sigorta kurumları bütçelerini 58 milyar Euro fazlayla kapatıldı. Bu rakam tahminlerin bir milyar Euro altında olsa da Almanya'nın birleşmesinden bu yana kamu sektörü ilk kez bu kadar bütçe fazlası yaşandı. Böylece Alman devleti arka arkaya beşinci kez kamu harcamalarında mali yılı karla kapattı. 
Ancak Almanlar da enflasyondan yakınmaya başladı. Son üç aylık düşüşün ardından, enflasyonun Şubat ayında yüzde 1.6'ya yükselmesinin nedeni, gıda ve enerji fiyatlarındaki artış. Federal İstatistik Kurumu verilerine göre Avrupa Birliği (AB) uyumlu Tüketici Fiyat Endeksi'ne göre Almanya'da yıllık enflasyon yüzde 1,7 olarak kaydedildi. 
Bu oranlarla Almanya, Avrupa Merkez Bankası'nın tüm Euro bölgesi için koyduğu yüzde 2 hedefini tutturmuş görünüyor. Ocak verilerine göre Euro bölgesi enflasyonu oranı ise yüzde 1,4 olarak belirlendi. Alman ekonomisinde lokomotif güçlerden birisi olan Otomotif sektöründe ihracat da geriledi. Ticaret savaşlarındaki anlaşmazlığın büyümesi, küresel düzeyde Alman otomobiline talebin azalmasına neden oldu. Son 6 yılda ilk kez yaşanan gerileme nedeniyle otomobil ihracatından elde edilen satış 230 milyar Euro'ya indi. İhracattaki düşüş yüzde 2.3 olarak belirlenirken, Türkiye'ye yapılan satış da dikkat çekici. Türkiye'nin, Alman otomobil talebi geçtiğimiz yıla göre yüzde 25 gerilediği kaydedildi.
 
Karnavala garson damgası!
 
Almanya'yı bu günlerde karnaval heyecanı yaşanıyor. Çılgınlığında zirveye çıktığı karnavalların en renklisi Köln'de yaşanıyor. Kasım ayından bu yana balolar şeklinde devam eden karnavalların sokak geçidi perşembe günü başladı. Yüz yıllar öncesine dayanan gelenekle Köln'deki karnaval geçidini bu yıl bir milyondan fazla kişinin izlemesi bekleniyor. 
Öte yandan çılgınlıkları kadar karnaval önemli ticari alanlardan birisi oldu. Köln ve Düsseldorf karnavallarında yapılan alışverişle bir milyar Euro'nun el değiştirdiği gelen bilgiler arasında. Karnaval eğlenceleri çok sayıda turist çektiği gibi televizyondan naklen yayınla da kentin tanıtımına önemli katkısı oluyor. 
Böylesi bir etkinliğin kaç gün, ya da kaç saat süreceğine ise bir garsonun itirazını değerlendiren mahkeme karar verdi. Karnavalın ikinci ve üçüncü gününe rastlayan cuma ve cumartesi günlerinde çalışmasına rağmen istediği saat ücretini alamayan garson mahkemeye başvurdu. Garsona hak veren mahkeme Köln'de perşembe günü başlayıp, bir sonraki haftanın çarşamba gününe kadar devam eden karnavalın tam 132 saat 49 dakika sürdüğünü hesaplayarak, çalışma saatlerini de ona göre belirledi. 
Bu arada Almanya'da geleneksel Miss Germany güzellik yarışmasında tacı 28 yaşındaki polis memuru Nadine Berneis taktı. Aslen Dresdenli olan ve Stuttgart'a siber suçlarla mücadele masasında görevli polis memuru Berneis'ın arkasından yarışmada Almanya'ın en güzel üçüncü kızı olma unvanını Türkiye kökenli Anastasia Aksak elde etti. Babası Türk, annesi Rus olan 22 yaşında ki Anastasia Aksak Leipzig'den yarışmaya katıldı. Fransa sınırında ki Rust kasabasında Europa Park isimli Avrupa'nın en büyük eğlence merkezinde düzenlenen ve 16 eyaletin güzellerinin katıldığı yarışmada ikinciliği Hamburg'dan 23 yaşındaki öğrenci Pricilla Klein kazandı.