Filistin’e yapılan her türlü yardımı kesti. Kudüs’ü başkent olarak tanıdı. İsrail’in her türlü yasa dışı saldırısının arkasında. Şimdi de işgal edilmiş Arap toprağı, Golan Tepeleri’nin, İsrail toprağı olduğunu tanımaya sıra geldi. Yani Suriye’nin teröristlerce işgali dahil, Ortadoğu’da yapılan her hamlenin, siyonist, haydut, yapay devlet İsrail’in güvenliği, İsrail’in genişlemesi için olduğu, gün gibi ortada.

Mısır darbesi

Stratejik düşman ABD, Ortadoğu’da, dikensiz bir gül bahçesi istiyor. Rahatlıkla at oynatacağı, rahatsız edilmeden gezeceği bir gül bahçesi. Arkasında da inanın AB var. İpuçları net. Mısır’da idamlar gerçekleşiyor. Ertesi gün yapılan toplantıya, AB ülkeleri ve ABD tekmili birden katılıyor. Onlar için Mısır’ın diktatörlükle idare edilmesi, insan haklarının yerlerde sürünmesi önemli değil. Önemli olan boynuna yular dolanmış ve kendilerine kayıtsız şartsız hizmet eden bir Mısır olması. İşte darbeyi de Mısır’da bunun için yaptılar, yaptırdılar. En büyük Arap ülkesi olarak bilinen Mısır’ın başına, bir kukla general getirdiler. İplerini istedikleri yöne çekiyorlar. Deh diyorlar yürüyor, pöh diyorlar siniyor. Bakın İsrail’in yaptıklarına, Mısır’dan çıt çıkıyor mu? Çıkmıyor! Neden? S

uudilere ABD boyunduruğu

Bir de 21. yüzyılda krallıkla(!) idare edilen, kralların, prenslerin mal varlıkları, 500 milyar doların üzerinde olan bir Suudi Arabistan var. Halkı insan haklarından nasibini almamış bir ülke. Kral hanedanı tabiri caizse krallar gibi yaşıyor. Adamlar İsviçre’ye tatile gidiyorlar, 380 hizmetçileri var harcadıkları para, bizim fakirleri bir hafta doyuracak kadar. Bu vahabiler şimdi ABD boyunduruğunda. İran öcüsü ile korkutuldular. Bölgenin büyük devleti olacaksınız ütopyası ile ağızlarına bal sürüldü. Şii düşman(!) muhabbeti ile Yemen’de kendi kardeşlerini öldürdüler, öldürüyorlar. Ve bu Suudiler şimdilerde ne yapıyor? Arap olan Filistin’e sahip çıkamıyorlar. Kutsal kent Kudüs’ün başkent ilan edilmesine ses çıkaramıyorlar. Arap birliğine(!) almak istedikleri Suriye’nin, işgal edilmiş Golan Tepeleri’nin, İsrailce ilhak edilmesine ses çıkaramıyorlar, petrolleri ve doğal gazı zaten ABD’ce gasp edilmiş. 600 milyar dolarlarını silah ticareti adı altında ABD’ye peşkeş çekmişler. Bir de ortalıkta; “Arap birliğinin lideriyiz” diye utanmadan geziniyorlar. Ha bir de Arap NATO’SU var, ABD tarafından kurulmak istenen. İsrail’i koruyacak olan bir Arap NATO’su(!).

Türkiye’de de denediler

ABD için bölgede iki çıbanbaşı ülke var. Biri İran, diğeri Türkiye. İran’ı silahla, işgalle, ekonomisiyle halletmeye çalışıyor, Türkiye’yi darbe ile Mısır türü bir ülkeye çevirmeye çalıştılar. Olmadı. Şimdi ekonomik yaptırımlar, tehditler etrafında kurulan şer ittifaklarla, kıskaca almaya çalışıyorlar. İsrail, Kıbrıs, Yunanistan Akdeniz paylaşım toplantısında, ABD Dışişleri Bakanı’nın işi ne! Bu ABD’nin bulunduğu yeri bize net olarak anlatıyor. Onun için yıllardır ABD’nin ‘stratejik düşman’ olduğunu yazıp duruyoruz. Çünkü bölgede Arap olmadığı halde, Müslüman ülkelere sahip çıkan, onların arkasında duran bir tek Türkiye kaldı. Ve maalesef Arap dünyasına baktığımızda, hepiniz satılmış, bir köşeye sinmiş halde olduklarını görürsünüz. Belki de 600 yıl boyunca burunları bile kanamadan, kanları dökülmeden yaşadıkları ve sonradan ilk İngiliz altını görüp, İhanet ettikleri Osmanlı’ya kahpeliklerinin bedelini ödüyorlardır.

Suriye işgali

Hayat; işaretleri okuma sanatıdır diyerek, işaretleri okursak Suriye işgalinin, buraya binlerce teröristin yığılmasının, bir İsrail-ABD projesi olduğunu görürüz. Rusya olmasaydı şimdi inanın Suriye diye bir devlet olmazdı. Ve kural tanımaz ama demokrasi havarisi geçinen ABD, Suriye’nin topraklarını işgal etti. Orada bulunmasının hiçbir yasal gerekçisi yok. Tek amacı silahlandırdığı teröristlerini korumak, İsrail in güvenliğini sağlamak, buranın bağımsız bir devlet olması. Birleşmiş Milletler’in bir üyesi olması. ABD için önemli değil. Çünkü ABD kendinden başka güç tanımayan, İsrail ile birlikte artık haydut bir devlettir. Bunları düşünmeli, devlet olarak gardımızı ona göre almalıyız. Ve de ‘stratejik dost’ söylemlerini artık rafa kaldırmalıyız