Almanya'da 2025 yılının ilk dokuz ayında 930 İslam karşıtı suç işlendi. Federal Kriminal Dairesi (BKA) kayıtlarına göre, bu suçların büyük çoğunluğu aşırı sağcı çevreler tarafından gerçekleştirildi. Müslümanlara yönelik saldırılar sadece bireysel hak ihlalleriyle sınırlı kalmadı; camilere yapılan saldırılar da ülkede İslam karşıtlığının ulaştığı tehlikeli boyutu gözler önüne serdi.
Alman hükümetinin, Sol Parti Meclis Grubu'nun yönelttiği soru önergesine verdiği yanıt, İslamofobik eylemlerin sistematik şekilde arttığını ve buna karşı etkili bir önlem alınmadığını ortaya koydu.
930 Suçun Arkasında Kim Var?
2025 yılı Ocak-Eylül döneminde kayda geçen 930 İslamofobik suçun çeyreklere göre dağılımı şu şekilde:
- çeyrek: 469 vaka
2. çeyrek: 316 vaka
3. çeyrek: 145 vaka
Bu dönemde şüpheli sayısı toplamda 540 olarak açıklanırken, yalnızca 5 kişi gözaltına alındı, hiçbiri tutuklanmadı. Suçların büyük kısmı aşırı sağcı gruplar tarafından işlendiği belirtilirken, İslam karşıtı nefret söylemleri, tehditler, fiziki saldırılar ve mal varlığına zarar verme gibi eylemler öne çıktı.
Camilere Yönelik Tehditler Artıyor
Sadece sokaktaki bireyler değil, ibadethaneler de hedef haline getiriliyor. 2025'in ilk dokuz ayında Almanya genelinde 31 camiye saldırı düzenlendi. Bu saldırıların bir kısmı fiziki zarar verirken, bazı camilere yönelik tehdit içerikli yazılamalar ve nefret içerikli mesajlar da kaydedildi.
Söz konusu saldırılarda 1’i ağır olmak üzere toplam 38 kişi yaralandı. Bu rakamlar, dini özgürlükler çerçevesinde anayasal güvence altında olması gereken Müslüman topluluğun Almanya’da sistematik bir tehdit altında olduğunu açıkça ortaya koyuyor.
Suçlar Ceza Almadan Kalıyor
Federal Kriminal Dairesi tarafından bildirilen verilere göre, işlenen suçlar arasında:
Halkı kin ve nefrete teşvik,
Hakaret ve tehdit,
Adam yaralama,
Mala zarar verme,
Aşırı sağ örgüt sembollerinin kullanılması gibi eylemler bulunuyor. Ancak dikkat çeken nokta şu: Bu kadar geniş çaplı ve organize suçlara rağmen, gözaltı sayısının son derece düşük kalması ve hiçbir tutuklama kararı çıkmamış olması, hukuk sistemi üzerindeki çifte standardı akıllara getiriyor.
