İsrail'in Gazze’ye ve Filistin topraklarına yönelik saldırılarının artarak devam ettiği bir dönemde, uluslararası kamuoyunun vicdanı yeniden harekete geçti. İngiltere ve Fransa'nın ardından, Kanada da eylül ayında yapılacak Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu’nda Filistin devletini resmen tanıyacağını ilan etti. Bu karar, küresel ölçekte iki devletli çözüm umutlarını yeniden canlandırırken, Filistin halkının uluslararası alandaki statüsü açısından da tarihi bir dönüm noktasına işaret ediyor.
“Filistin’i Devlet Olarak Tanıyacağız”
Kanada Başbakanı Mark Carney, yaptığı çarpıcı açıklamayla ülkesinin Filistin’i devlet olarak tanıma kararı aldığını kamuoyuna duyurdu. Carney, eylül ayında düzenlenecek olan BM Genel Kurulu’nda Filistin’i devlet statüsünde tanıyacaklarını belirterek, uluslararası toplumun daha adil ve kalıcı bir çözüm için elini taşın altına koyması gerektiğini vurguladı. Carney’nin bu kararı, özellikle Batı ülkeleri arasında artan dayanışma sinyalleri açısından büyük önem taşıyor.
İngiltere ve Fransa'dan Sonra Kanada
Geçtiğimiz haftalarda İngiltere ve Fransa da benzer şekilde Filistin'i devlet olarak tanıma yönünde karar almıştı. Her iki ülke de açıklamalarında, iki devletli çözüm modelinin artık ertelenemez bir ihtiyaç olduğunun altını çizmişti. Kanada'nın bu adımı, Avrupa merkezli başlayan siyasi iradenin kıta aşan bir boyuta ulaştığını ve artık daha geniş bir cepheye yayıldığını gözler önüne seriyor. Bu gelişme, Batı dünyasında Filistin'e verilen diplomatik desteğin ivme kazandığını kanıtlar nitelikte.
15 Ülkeden Ortak Çağrı
Öte yandan, aralarında Kanada, Fransa, İrlanda, İspanya ve Avustralya gibi ülkelerin bulunduğu toplam 15 ülkenin dışişleri bakanları, "New York Çağrısı" başlığı altında ortak bir bildiri yayınladı. Bildiride, Filistin Devleti’ni halihazırda tanımış olan ya da tanımaya istekli olan devletlere çağrıda bulunularak, iki devletli çözüm yönünde daha fazla ülkenin somut adım atması talep edildi. Bu çağrı, uluslararası hukukun ve insan haklarının bir gereği olarak, Filistin halkının egemenlik hakkına destek verilmesi gerektiğini güçlü bir şekilde hatırlatıyor.