Tartışmaların odağında, dini gerekçelerle bazı kamu hizmetlerinde ve etkinliklerde kadın-erkek ayrımına yasal statü kazandırmayı hedefleyen maddeler yer alıyor. Hükümet sözcüleri, bu düzenlemenin toplumun belirli kesimlerinin dini hassasiyetlerini gözetmek amacıyla yapıldığını savunurken, muhalefet partileri bunun kadınların kamusal hayattaki varlığını kısıtlamaya yönelik sistematik bir adım olduğunu öne sürdü. 2025 yılının son günlerinde artan bu gerilim, İsrail iç siyasetindeki laik-dindar kutuplaşmasını bir kez daha derinleştirdi.
Tartışmalı Yasa Tasarısı Neleri İçeriyor?
Knesset'e (İsrail Meclisi) sunulan yasa teklifi, özellikle Rabbinik mahkemelerin aile hukuku üzerindeki yetkilerinin genişletilmesini öngörüyor. Buna ek olarak, belediyelerin finanse ettiği kültürel ve sanatsal etkinliklerde "dini tevazu" gerekçesiyle cinsiyet ayrımı yapılmasına (haremlik-selamlık uygulaması) izin veren düzenlemeler, tasarının en çok eleştirilen kısımlarını oluşturuyor. Hukuk uzmanları ve aktivistler, bu tür uygulamaların kadınların eşit yurttaşlık haklarını zedelediğini ve ayrımcılığı kurumsallaştırdığını belirtti.
Netanyahu ve Koalisyon Ortaklarının Rolü
Başbakan Binyamin Netanyahu, kırılgan koalisyon dengelerini korumak amacıyla Ultra-Ortodoks partilerin (Haredi) taleplerine yeşil ışık yaktı. Siyasi analistler, Netanyahu'nun iktidarını sürdürebilmek için aşırı sağcı ve dindar müttefiklerine verdiği bu tavizlerin, İsrail'in hukuk sistemi ve sosyal yapısında kalıcı değişikliklere yol açabileceği uyarısında bulunuyor. Kadın hakları savunucusu örgütler, yasa tasarısının geri çekilmemesi durumunda grev ve sivil itaatsizlik eylemlerine başlayacaklarını duyurdu. Uluslararası kamuoyu da İsrail'deki bu gelişmeleri, insan hakları ve demokrasi endeksleri açısından yakından izliyor.
