5 Ocak 2020’den bu yana kayıp olan üniversite öğrencisi Gülistan Doku için başlatılan soruşturmada kritik bir gelişme yaşandı. Başsavcı Ebru Cansu’nun talimatıyla özel ekip kurularak, kaybolmadan önceki gün ve kaybolduğu güne ait tüm Kent Güvenlik Yönetim Sistemi (KGYS) görüntüleri ile Plaka Tanıma Sistemi (PTS) kayıtları toplandı.
542 Kişilik Dev Arama Çalışmasına Rağmen İz Bulunamadı
Munzur Üniversitesi Çocuk Gelişimi Bölümü 2’nci sınıf öğrencisi Gülistan Doku, 5 Ocak 2020’de kaldığı yurttan ayrıldıktan sonra kayboldu. Ailesinin başvurusu üzerine başlatılan çalışmalarda, genç kızın telefonunun en son sinyal verdiği yer Uzunçayır Baraj Gölü olarak tespit edildi.
Dönemin Valisi Tuncay Sonel’in koordinesinde AFAD, Deniz Kuvvetleri, Emniyet ve Jandarma birimlerinin yanı sıra birçok belediye, STK ve gönüllünün katılımıyla 542 personel, 88 araç, 38 bot, 10 ROV cihazı, 6 dron, 4 sonar ve 3 arama köpeği ile yapılan geniş çaplı çalışmalara rağmen Doku’ya ulaşılamadı.

Erkek Arkadaşı Gözaltına Alındı, Babasına Hapis Cezası Verildi
Soruşturma kapsamında, kaybolmadan önce son görüştüğü kişi olduğu belirtilen erkek arkadaşı Zeinal A., 2 yıl sonra Antalya’da gözaltına alındı ancak adli kontrolle serbest bırakıldı ve hakkında yurt dışı yasağı getirildi. Zeinal A.’nın babası E.Y. ise Gülistan Doku’ya dair kişisel bilgileri sosyal medyada ifşa ettiği gerekçesiyle 2,5 yıl hapis cezasına çarptırıldı.
HSK’nın 2024 Haziran kararnamesiyle Tunceli Başsavcılığı’na atanan Ebru Cansu, göreve başlar başlamaz dosyayı raftan indirdi. Özel ekip kurularak Doku’nun kaybolmadan önceki gün ve kaybolduğu güne ait tüm kamera görüntüleri ile araç kayıtları toplanmaya başlandı. Adli tatilde bile çalışmaların sürdüğü, elde edilen verilerin tek tek incelendiği öğrenildi.

Ailenin Bitmeyen Bekleyişi
Diyarbakır’ın Ergani ilçesinde yaşayan aile, Gülistan’ın fotoğrafları ve eşyalarıyla dolu evlerinde gelecek haberi bekliyor. Anne Bedriye Doku ise gözyaşları içinde adalet çağrısını yineledi: “Benim kızım bu masada ders çalıştı, üniversite kazandı. O kadar mutluydu, çocukları çok seviyordu. Dedi, 'Ben okuyacağım çocuklara faydam olsun'. Ya benim kızım 21 yaşında bir öğrenci. Bunun başına ne getirdiler? Ben adalete güveniyorum.Ben burada Sayın Cumhurbaşkanı’ndan, Sayın Adalet Bakanı’ndan, Sayın İçişleri Bakanı’ndan rica ediyorum. Ben bir anneyim. Benim kızımı bulun. Beş yıl bitti, altıncı yıla giriyor. Çocuğunuzu bir gün görmeseniz ne yaparsınız? Ben kızımın kemiklerini istiyorum, bir mezarı olsun. Ben o mezara sarılıp ağlamak istiyorum. Kamera dolu her yer niye o gün bozuldu? Dalgıçlar da bana dedi ki ‘Teyze, senin kızın bu suda yok.’”