Bugün 29 Ekim. Milletimizin kaderinin değiştiği, tarihimizin en parlak sayfalarından birinin yazıldığı gün. Cumhuriyetimizin ilanının 102. yıl dönümünü büyük bir coşku, gurur ve minnetle kutluyoruz.
Cumhuriyet, sadece bir yönetim biçimi değildir. O, bir milletin esareti reddedişinin, kendi kaderine sahip çıkışının adıdır. Yüzyıllar boyunca nice badireler atlatmış, imparatorluklar kurup yıkmış bir milletin, küllerinden yeniden doğuşunun simgesidir.
Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları, işgalle parçalanmış bir ülkenin bağrından, bağımsızlık meşalesini yakarak bir destan yazdılar. Ancak bu destanın en büyük başarısı, savaş meydanlarında değil, savaş sonrasında kurulan “Cumhuriyet” ile taçlanmıştır. Çünkü Cumhuriyet, sadece bir siyasi zafer değil, bir medeniyet projesidir.
Cumhuriyetle birlikte kadın-erkek, genç-yaşlı herkesin eşit haklara sahip olduğu, eğitimle, bilimle, sanatla yükselen bir toplumun temelleri atıldı. Atatürk’ün “En büyük eserim” dediği Cumhuriyet, bu topraklarda özgürlüğün, adaletin ve ilerlemenin yolunu açtı.
Bugün bize düşen görev, bu emaneti anlamak, korumak ve geleceğe taşımaktır. Cumhuriyet, yalnızca geçmişin bir hatırası değil, her gün yeniden inşa edilmesi gereken bir değerdir. Onu yaşatmak, sadece kutlama alanlarında değil; sınıflarda, fabrikalarda, tarlalarda, laboratuvarlarda, yollarda, yani hayatın her alanında mümkündür.
Bir asrı aşkın süredir Cumhuriyetimiz, türlü zorluklara rağmen dimdik ayakta duruyorsa, bu milletin özgürlük sevdası sayesindedir. Çünkü bu sevda, hiçbir zaman sönmeyen bir ışıktır.
Bugün, o ışığın etrafında birleşme günüdür.
Bugün, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün “Cumhuriyeti biz kurduk, onu yükseltecek ve yaşatacak sizlersiniz” sözünü hatırlama günüdür.
Cumhuriyet Bayramımız kutlu olsun!