CHP kurultay davasında yeni gelişme: Mahkeme kararı kaldırıldı!

CHP 38. kurultay davasında görevsizlik kararı kaldırıldı. Dava asliye ceza mahkemesinde devam edecek.

CHP'nin 38. kurultayında usulsüzlük iddiasıyla açılan davada yeni bir gelişme yaşandı. Ankara 26. Asliye Ceza Mahkemesi'nin verdiği görevsizlik kararı, Ankara 3. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 30 Haziran tarihli kararla kaldırıldı. Bu karar sonrası kurultay davası asliye ceza mahkemesinde görülmeye devam edecek.

Siyasi Partiler Kanunu’na Aykırılık İddiası

Cumhuriyet Halk Partisi’nin 38. kurultayıyla ilgili şüpheliler hakkında, Siyasi Partiler Kanunu’nun 112. maddesine aykırı hareket ettikleri gerekçesiyle dava açılmıştı. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından açılan davada mahkeme önce görevsizlik kararı vermiş, ancak bu karar itiraz üzerine kaldırıldı.

Ankara 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararıyla kurultay davası asliye ceza mahkemesinde devam edecek. Bu gelişme, davanın seyrini önemli ölçüde etkileyebilir.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'ndan yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi;  “Cumhuriyet Halk Partisi'nin 38. kurultayı ile ilgili şüpheliler hakkında Siyasi Partiler Kanunu 112. maddesine aykırılık suçundan yargılanmaları talebiyle Ankara 26. Asliye Ceza Mahkemesi'ne açılan davada Mahkemenin vermiş olduğu görevsizlik kararı Ankara 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 30.06.2025 tarihli kararıyla itirazen kaldırılmıştır.”

CHP'nin 4-5 Kasım 2023 tarihlerinde gerçekleşen 38. Olağan Kurultayı ile 6 Nisan 2025'teki 21. Olağanüstü Kurultayı'nın iptaline ilişkin dava son olarak 3 celse görüldü. Ankara 42. Asliye Hukuk Mahkemesi'ndeki duruşmaya, CHP'nin avukatları Çağlar Çağlayan ve Mehmet Can Keysan ile kurultay delegelerinin avukatı Onur Yusuf Üregen katıldı. Hakim, 4-5 Kasım 2023 tarihi itibarıyla geçerli olan parti tüzüğünün dava dosyasına gönderildiğini bildirerek, davaya feri müdahillik talebinde bulunanların isimlerini okudu.

Gelen evrak ve taleplere ilişkin taraf avukatlarına söz verildi. Avukat Üregen, müdahillik taleplerine itiraz ettiklerini, bu durumun davayı uzatma girişimi olduğunu belirtti.

Kurultayın divan başkanı Ekrem İmamoğlu'nun tarafsız davranmaması nedeniyle kurultayın mutlak butlanla batıl olduğunu öne süren Üregen, bu durumun Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının iddianamesinde ve 26. Asliye Ceza Mahkemesinin gerekçeli kararında sabit olduğunu belirtti.

Ekrem İmamoğlu'nun koordinasyonunda adaylardan Özgür Özel'in genel başkanlık seçimini kazanması için çok sayıda failin dahil olduğu birçok suç işlendiğini  iddia etti. Üregen, 12 kişi hakkında dava açıldığını, 9'u milletvekili 100'ü aşkın şüpheli hakkında soruşturmanın devam ettiğini belirtti.

Üregen Kurultaydan önce delegeye rüşvet verildiği ve ayni ya da nakdi menfaat temin edildiğini ileri sürerek şunları aktardı;

"Birçok delegeye ve yakınlarına Özgür Özel'i destekleyen belediye başkanlarının yönettiği belediyelerde kurultay öncesi ve sonrasında hukuka ve kamu yararına aykırı olarak iş verilmiştir. Özel'i destekleyen belediye başkanlarının yönettiği belediyelerde kurultay öncesi ve sonrasında hukuka ve kamu yararına aykırı olarak naylon ihaleler verilmiştir. Özel'i desteklememeleri durumunda Özel'i destekleyen belediye başkanlarının yönettiği belediyelerde çalışanların kendileri ve yakınlarının işten çıkarılacağı yönünde baskı yapılmıştır. Kurultayın Özel tarafından kazanılması durumunda, Özel'i desteklemeyenlerin de kendileri ve yakınlarının işten çıkarılacağı yönünde baskı yapıldığı delilleriyle ortaya konmuştur. Kurultay, divan başkanının hukuka aykırı uygulamalarıyla da sakatlanmıştır.

Bu kapsamda, tüzüğün emrettiği iki seçim arasındaki asgari 3 saatlik süre ihlal edilerek sağlıklı bir delege iradesi oluşması engellenmiştir. Genel başkan adaylarından Kemal Kılıçdaroğlu'na adaylıktan çekilmesi yönünde ayrıntılarını açıkladığımız biçimde organize baskı yapılmış ve çekildiği yönünde yalan bilgi yayılarak delege ve kurultay iradesi sakatlanmıştır. Divan başkanı tarafından oy sayım döküm işlemlerine müdahale edilerek ilk seçimde adaylardan Kılıçdaroğlu lehine verilen 18 oy hukuksuz şekilde iptal edilmiş ve Özel'in kazanacağı algısı oluşturularak delege iradesi manipüle edilmiştir."

CHP 38. olağan kurultayının organize şekilde suç işlenerek anayasal emredici hükümleri, kamu düzenini ve demokrasinin asgari gereklerini ihlal edecek biçimde sakatlandığını aktararak söz konusu kurultayın mutlak butlanla batıl olduğunu iletti. Üregen şu ifadeleri kullandı;  “Olağanüstü Kurultay kararı yetkisiz genel başkan tarafından alınmıştır. 38. Olağan Kurultay bakımından bir butlan kararı verilmesi durumunda bu kurultay çağrısı yetkisiz genel başkan tarafından yapıldığından yok hükmünde sayılmalıdır. 6 Nisan 2025 tarihli CHP 21. Olağanüstü Kurultayı'nın yok hükmünde olduğuna karar verilerek kamu düzeninin korunması açısından dava sonuna kadar tedbiren mevcut CHP yönetiminin görevden el çektirilmesine, önceki genel başkan ve karar organlarının göreve çağırılmasına ve davamızın talebimiz gibi kabulüne karar verilmesini talep ederiz.”

Davalı avukatı Çağlar Çağlayan dosyaya celse arasında gelen feri müdahillik taleplerinin kabul edilmesini belirterek;  "Müdahillik talebinin yargılamayı uzatır bir yönü yoktur. Davacılar vekili divan başkanının tarafsız davranmadığı beyanında bulunmuştur ancak kurultayda divan 9 kişiden oluşur ve kararlar oy çokluğu ile alınır. Divan başkanının kurultayda görevli olmadığı, görevi seçim kurulu hakimine devrettiği ve işlemlerin seçim kurulu hakiminin yürüttüğü ana ilişkin yapılanlar, divan başkanının usulsüz seçim gerçekleştirdiği anlamına gelmez." dedi.

Mahkemenin ceza yargılamasındaki tanıkların ifade vermediğini savunan Çağlayan, ceza yargılamasının beklenmesi gerektiğini, ceza yargılamasında sanıkların beraat etmesi durumunda yargılamanın işin içinden çıkılamaz ve telafi edilemez bir yere sürükleneceğini belirtti.

Adli mahkemelerin, YSK kararında ve Yargıtay içtihatlarında siyasi partilerin kongre seçimlerine inceleme yapmaya yetkili olmadığını savunarak; 

"Siyasi parti kongreleri iki aşamadan oluşur. Seçime ilişkin tüm itirazlar seçim kuruluna yapılır ve seçim hakimi kesin olarak karar verir. Davada müdahale istenen husus seçim sonuçlarıdır. Adliye mahkemelerinin siyasi parti kongre seçimlerindeki işlem ve sonuçlara ilişkin inceleme yapma görevi bulunmamaktadır. Seçimini yargı denetiminde yapan siyasi parti kongre seçimleri sonuçlarına mahkeme huzurunda itiraz edilmesi, özel kanun olan Siyasi Partiler Kanunu'nun 21. maddesine açıkça aykırıdır. Bu yönüyle mahkeme görevsizlik kararı vermelidir.

Mahkemenin siyasi partilerin kimin tarafından yönetileceğine ilişkin karar verme imkanı bulunmamaktadır. Hakim denetiminde yapılan parti kongrelerinde itiraz süresi kısa tutulmuş ve sonucun bir an önce açıklanması istenmiştir. Seçilmişlerin sürekli mahkeme tehdidi altında görevini yaparken baskı altında kalmalarına neden olur. Mutlak butlan talebi ileri sürülmesi dürüstlük kurallara uygun hareket etmeyi gerektirmektedir. 38. Olağan Kurultayda bir sonuç ortaya çıkmış ve parti buna göre yönetilmiştir. Davacılardan birisi 38. Olağan Kurultayda seçilen yönetimin kararıyla belediye başkan adayı olmuştur. Davacıların sonradan 'ben kurultay gününe ilişkin bazı şeyleri biliyorum' demesi dürüstlük kuralı ile bağdaşmaz." dedi.

Kurultaya ilişkin dava açma süresinin geçtiğini zaman aşımı olduğunu bu yönüyle davanın reddedilmesi gerektiğini belirten Çağlayan, siyasi partilerin kongrelerinde seçilenler tarafından yönetilmesi gerektiğini bu kişilerin mahkeme yoluyla el çektirilerek partiyi başkasının yönetimine bırakmamanın kanunun ruhuna aykırı olduğunu aktardı.

Davalı avukatı Mehmet Can Keysan da davanın reddedilmesi ve müdahillik taleplerinin kabulüne karar verilmesini talep ederken, feri müdahil olarak davaya katılanların avukatları CHP vekillerinin beyanlarına aynen katıldıklarını aktararak davanın reddine karar verilmesi talebinde bulundu.

Davacı avukatı Üregen  "Bizim kayyum atanması talebimiz yoktur. Bu dava için ceza yargılamasının sonucunun beklenmesine gerek yoktur. Delege iradesinin kümülatif şekilde sakatlandığı ortadadır. Ortada bir şaibe meselesi var, bu şaibenin mahkeme huzurunda değerlendirilerek ortaya çıkması. Bu siyasi bir dava değil, hukuki bir davadır." ifadelerini kullandı.

Beyanların ardından ara kararını açıklayan mahkeme, müdahillik taleplerini kabul ederek mahkeme ceza yargılamasına konu davadaki görevsizlik kararına itirazın sonuçlanmasının beklenmesi kararında bulundu ve duruşmayı 8 Eylül'e erteledi.

İLGİLİ HABERLER