Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan önemli açıklamalar: Komisyon kararı terörün tasfiyesini hızlandıracak

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, G20 Liderler Zirvesi dönüşünde önemli açıklamalarda bulundu. Erdoğan, "Cumhur İttifakı olarak, Terörsüz Türkiye çalışmalarını eşgüdüm içinde yürütüyoruz. Terörsüz Türkiye komisyonun son kararını sürecin önünü açan, sürece katkı sunacak, terörün tasfiyesini hızlandıracak bir karar olarak değerlendiriyoruz.” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Güney Afrika'nın Johannesburg kentinde düzenlenen G20 Liderler Zirvesi'ne katıldı. Zirve dönüşünde gazetecilerin sorularını yanıtlayan Erdoğan, önemli açıklamalarda bulundu. 

Terörsüz Türkiye sürecine ilişkin kurulan Meclis komisyonunun İmralı Adası’nda  Abdullah Öcalan ile görüşme kararı almasıyla ilgili Cumhurbaşkanı Erdoğan şu açıklamalarda bulundu:

"Cumhur İttifakı olarak, Terörsüz Türkiye çalışmalarını eşgüdüm içinde yürütüyoruz. Terörsüz Türkiye komisyonun son kararını sürecin önünü açan, sürece katkı sunacak, terörün tasfiyesini hızlandıracak bir karar olarak değerlendiriyoruz.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yöneltilen bazı sorular ve cevapları şu şekilde: 

“Ekonomilerimizi çeşitlendirmeli, krizlere karşı dirençli hale getirmeliyiz”

-G20'nin ilk toplantısının konusu da “Kimseyi geride bırakmadan kapsayıcı ve sürdürülebilir iktisadi büyüme” idi. Bu bağlamda kervanın yolda kalmaması ya da geride kalanların olmaması amacıyla hem Türkiye hem dünya için yeni iktisat tedbirleri nelerdir?

“Öncelikle oturum başlığı sadece bir slogan değil, küresel adalet arayışının ta kendisidir. Maalesef dünya ekonomisi son birkaç yılda yaşadığımız sıkıntılardan çok yara aldı. Salgından tutun sıcak çatışmalara, adına “ticaret savaşları” denilen zorlayıcı süreçlerden göçlere, iklim krizi ve doğal felaketlere kadar birçok ağır sınama ile karşı karşıya kaldık. Türkiye olarak tüm bu süreçlerden biz de etkilendik. Ancak bütün zorlu imtihanlardan başarıyla çıkmasını bildik ve hızla toparlanıyoruz. Ülkeler günümüzde dünyanın herhangi bir yerindeki menfi gelişmelerden, krizlerden çok kolay etkileniyor. Bu nedenle küresel anlamda sürdürülebilir kalkınmayı bir ya da iki ülkenin gayretleriyle değil, topyekûn ve kararlı adımlarla sağlayabiliriz. Bu nedenle hem uluslararası platformlarda hem de ikili görüşmelerimizde daima iş birliğini önemsiyor, ülkelerin ekonomik anlamda da “kazan-kazan” anlayışıyla birbirlerine yaklaşmasının gerekliliğini ortaya koyuyoruz. Ekonomilerimizi çeşitlendirmeli, krizlere karşı dirençli hale getirmeliyiz. Enerji güvenliği artık bir lüks değil, stratejik bir zorunluluktur. Bu noktada altını çizdiğimiz önemli bir kavram da kapsayıcılıktır. Sadece “ben ve çevremdeki kalbur üstü ülkeler kazansın” anlayışı da bize göre sakattır ve sürdürülebilir olmaktan uzaktır. Daha adil bir dünya mümkün. Yeter ki büyük devletler, insanı merkeze alan politikaları samimiyetle yürütsün.”

“Filistinliler bir yandan da Gazze'deki insani felaketle mücadele ediyor”

-Gazze'de barış planı Trump'a aitti ve bir manada ateşkesin de aslında garantörü oluyor kendisi… Ama Gazze'deki katliamı bu durum da maalesef engelleyemedi. Bu konuda Trump nezdinde bir girişimde bulunacak mısınız? Netanyahu'yu artık bu saatten sonra ne dizginleyebilir?

 Uluslararası toplumun kararlı, tutarlı ve yaptırım gücü olan bir irade ortaya koyması, ben inanıyorum ki; Netanyahu'yu durduracaktır. Verdiği sözü bir çırpıda çiğneyen, göz göre göre çekinmeden cinayet işleyen bir canilikle karşı karşıyayız. İsrail'in doğruları konuşmadığını, insan öldürmek için bahane ürettiğini, Filistinlilere zulmettiğini artık herkesin anlamış olması gerekir. Hamas, İsrail'in bütün bu provokasyonlarına karşı büyük bir sabır örneği ortaya koyuyor ve ateşkese bağlı kalıyor. Bu ateşkesin eksiksiz uygulanması şarttır. Filistinliler bir yandan da Gazze'deki insani felaketle mücadele ediyor. Onların bu zorlu mücadelesine destek olmak, bütün ülkelerin borcudur. Özellikle İsrail'i böylesi pervasız hale getiren ülkeler bir an önce elini taşın altına koymalıdır. Birleşmiş Milletler maalesef bugüne kadar üzerine düşeni yapamadı. Bundan sonra atılacak adımlarla Birleşmiş Milletler’in ağırlığını hissettirebilmesi şart. İsrail'e yönelik diplomatik baskının hissedilir derecede artırılması ve engelsiz insani yardımların bölgeye kesintisiz ulaşımının önünün açılması ertelenemez bir mecburiyettir. Bölgede kış kendini hissettirmeye başlıyor. Türkiye olarak Gazze meselesinde ilk günkü kararlılığımızı devam ettiriyoruz.

“Suriye'nin kaderine, Suriye'nin halkı karar verecektir”

Netanyahu'nun pervasızlığına dünyanın da herhangi bir tepki vermediğinden bahsettiniz. Ama bu pervasızlığını sanki sürdürüyor gibi. Çünkü Suriye topraklarındaki askerlerini ziyaret etti. Orada yapmış olduğu açıklamada “Türkiye'yi Suriye'de biz durdurduk” anlamına gelecek sözler söyledi. Hatta İsrail basını da benzer cümleler kurdu. Bir taraftan dünyanın geri kalanına değil, ama esas rakibinin ya da kendilerini engelleyenin Türkiye olduğunu vurgulayan bir açıklama gibi gözüküyor bu. Bir bunu söylüyor. Bir taraftan da "Biz Türkiye ile anlaşmak istiyoruz" anlamına gelecek bu iki cümlesi var. Bu hareketini, bu pervasızlığını nasıl yorumlarsınız?

Her şeyden önce defalarca biz bunu söyledik. Bugün yine aynı noktadayız. Değişen bir şey yok. Suriye'nin toprak bütünlüğü bizim için esastır. Suriye'nin kaderine, Suriye'nin halkı karar verecektir. Suriye'deki en ufak bir karışıklığın ve istikrarsızlığın nasıl ağır faturalar oluşturduğunu en iyi bilen ülke Türkiye'dir. Ülkemizin milli güvenliği ve huzuru söz konusu olduğunda daha önce hangi adımları attığımız herkesin malumudur. Benzeri bir tehdit ve tehlikeyle tekrar karşılaşmak istemeyiz, ama karşılaşırsak da gereğini yaparız. Hep söylüyorum, bizim kimsenin toprağında, egemenliğinde gözümüz yok. Biz Suriye, Irak ve Lübnan başta olmak üzere bölgemizin her karışında barış, huzur ve güvenlik istiyoruz. Bunu da hiçbir ayrım yapmadan herkes için, tüm halklar için istiyoruz. Aslında İsrail yönetimi bölgede attığı her adımın hem hukuksuz, hem de istikrarsızlık kaynağı olduğunu biliyor. Siz İsrail basınının ne yazdığından çok Türkiye'nin ne yaptığına odaklanın. Buradan zaten neticesini alırsınız. Biz, kendi stratejik önceliklerimiz çerçevesinde neye ihtiyaç duyuyorsak, onu yapıyoruz ve bundan sonra da yapacağız.

“Umarız CHP'liler, partilerini çepeçevre kuşatan bu ahtapottan kurtarabilir”

-Belediyelerin imkan ve kaynaklarının çıkar amaçlı suç örgütleri tarafından kullanıldığına dair somut tespit ve iddia ve iddianamelerle karşı karşıyayız. Öncelikle bu düzene bir idari ve yasal çerçevede neşter vurulması gerektiğini düşünüyor musunuz? Bunun tamamlayıcı kısmı da Cumhuriyet Halk Partisi eski Genel Başkanının son açıklaması. Kendisi CHP'nin rüşvet çarkının aktörleriyle anılmaması gerektiğini ve bu rüşvet iddialarından da arınması gerektiğini ifade etti. Yorumunuz ne olur?

Malum belediyeler milletin biz yöneticilere emanetidir. Tıpkı oturduğumuz koltuklar, bulunduğumuz makamlar gibi millete aittir. Onların emanetine el uzatmaya yeltenenlerin ellerini kırmak ve açtıkları yolları tıkamak da devletin en temel vazifesidir. Milletin bir kuruşunu dahi, kimsenin çetelerine, çıkar gruplarına peşkeş çekmesine izin vermedik, bundan sonra da vermeyiz. Değerli arkadaşlar, şayet birileri mevcut sistemden tünel kazarak, hırsızlıklarına, yolsuzluklarına, rüşvet çarklarına su taşıyan bir yol açmışlarsa, kimsenin şüphesi olmasın, o yolları da keseriz. Sayın Kılıçdaroğlu da görüyoruz ki; koyunlarında besledikleri yılanlardan rahatsız olmuş ve isyan etmiştir. CHP'yi rüşvet, irtikap, hırsızlık, yolsuzluk girdabına sürükleyen anlayıştan rahatsız olduğunu söylüyor. Demek ki; bir rüşvet çarkı var. Onu kendisi de kabul ediyor. Bugün, CHP yönetiminin tek gündemi yargının önündeki korkunç iddiaları perdelemek, dikkatleri başka yönlere çekmek, gürültü çıkartarak partinin içine düştüğü bataklığın görülmesini engellemektir. Umarız CHP'liler, partilerini çepeçevre kuşatan bu ahtapottan kurtarabilir.

“Ülkemizin potansiyelinin farkındayız…”

Dünyada yeni ittifaklar oluşurken, Türkiye’nin ‘yükselen güç’ olarak öne çıkabileceği başlıca stratejik gelişme alanları nelerdir? Hangi alanlarda yeni hamleler planlıyorsunuz?

Her şeyden önce Türkiye, bölgemizin, dünyanın parlayan yıldızıdır. Ülkemizi her alanda kalkındırmak için gayret gösteriyoruz. Bir ülkenin gücü kendi ayaklarının üzerinde durmasıyla ölçülür. Biz kendi yolumuzu çiziyoruz, kendi kaderimizi kendi ellerimizle inşa ediyoruz. Ülkemizin potansiyelinin farkındayız ve bunu harekete geçirmek için çaba gösteriyor, adımlarımızı bu doğrultuda atıyoruz. Yüksek teknoloji, enerji, araştırma-geliştirme gibi alanlarda yerli üretim kapasitemizi artırmak, temel amaçlarımız arasında. Kendi tankımızı, uçağımızı, insansız hava aracımızı üretiyoruz. Sağlam bir aile yapısının korunmasını, aileye yönelik saldırıların bertaraf edilmesini son derece önemsiyoruz. Her alanda bugünü değil, geleceği, 50 yıl sonrasını, 100 yıl sonrasını özellikle düşünerek, adımlarımızı da buna göre atıyoruz. Nasıl, devraldığımız Türkiye ile bugünün Türkiye’si arasında uçurum varsa, gelecek nesillere devredeceğimiz Türkiye de bugünün fersah fersah ilerisinde olacaktır.

İLGİLİ HABERLER