Türkiye Büyük Millet Meclisi bünyesinde kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, uzun süredir tartışma konusu olan İmralı’ya ziyaret meselesinde net bir karara vardı. Komisyonun 18. toplantısında yapılan oylama sonucunda, İmralı Adası’na gidilmesine yönelik teklif oy çokluğuyla kabul edildi.
Toplantıda, “Terörsüz Türkiye” vizyonu çerçevesinde yürütülen çalışmaların bir parçası olarak değerlendirilen bu ziyaretin, sürece nasıl bir katkı sunacağı kamuoyunda merakla bekleniyor.
32 “Evet”, 2 “Hayır”, 3 “Çekimser”: Ziyaret resmen kabul edildi
Görüşmelerin kapalı oturum şeklinde gerçekleştirildiği toplantıda, İmralı’ya gidilmesi önerisi üyelerin oyuna sunuldu. Yapılan oylama sonucunda:
32 üye “Evet”, 2 üye “Hayır”, 3 üye “Çekimser” oy kullandı. Böylece çoğunluğun desteğiyle ziyaret kararı resmiyet kazandı. Oylamada özellikle AK Parti, MHP ve DEM Parti temsilcilerinin kararın alınmasında belirleyici rol oynadığı belirtildi.
Bu gelişme, hem siyasi kulislerde hem de kamuoyunda yeni bir tartışma sürecini beraberinde getirdi.
Ziyaretin amacı ne, gündeminde ne var?
Komisyonun İmralı’ya yapacağı ziyaretin amacı, resmî açıklamalara göre “kardeşlik, milli birlik ve iç barışın tesisi”çerçevesinde yürütülen çalışmaları yerinde gözlemlemek ve sürece dair bilgi alışverişinde bulunmak. Ancak bu ziyaretin toplumun tüm kesimlerince nasıl karşılanacağı, özellikle terörle mücadelede tavizsiz duruş sergileyen milliyetçi çevrelerde nasıl yankı bulacağı önem taşıyor.
İmralı Adası'nın, bölücü terör örgütünün elebaşısının cezaevi olarak kullanıldığı bilinirken, bu adaya yönelik her siyasi temas, Türk milletinin hassasiyetlerini doğrudan ilgilendiren bir mesele olarak değerlendiriliyor.
MHP karara nasıl bakıyor?
MHP'nin karara “Evet” oyu vermesi, parti tabanında çeşitli yorumlara neden oldu. Bazı çevreler bu tutumu, “barışçıl çözüm arayışı” olarak değerlendirirken, bazıları da devletin terörle mücadelede kararlılığından ödün vermeyeceği vurgusuyla bu sürecin kontrollü yürütüldüğünü savundu.
CHP ise, ziyarete temsilci göndermeme kararını daha önce açıklamış ve sürecin şeffaflık ve demokrasi ilkeleriyle uyuşmadığını dile getirmişti.