TEKNOFEST ve savunma teknolojilerinin geleceğini şekillendiren Selçuk Bayraktar, 13. TEKNOFEST öncesi canlı yayında yaptığı açıklamalarda festivalin ruhunu, milli savunma hamlelerini ve teknoloji vizyonunu özetledi. Bayraktar’ın sözleri, gençlere özgüven aşılama, yerli teknolojiye yatırım ve stratejik ortaklıklar ekseninde güçlü bir milli anlatı sunuyor.
TEKNOFEST: “Bende yapabilirim” diyen bir hareket
Bayraktar, TEKNOFEST için “muazzam bir hazırlık var, iki katı bir hazırlık yaptık” diyerek başlayan açıklamasında festivalin tasarımını “büyülü bir diyar gibi” olarak niteledi. Festivalin en önemli kazanımını ise gençlerde uyandırdığı inançta görüyor: Teknofest’in başarısı gençlerimize, topluma “bende yapabilirim” duygusunu aşılamak oldu. Bu yaklaşım, teknoloji üretimi ve girişimciliği açısından öğrenilmiş çaresizliği kıran bir sosyal dönüşüm olarak tanımlanıyor.
Savunma sanayii ve “çelik kubbe” hedefi
Savunma sanayimizin son 20 yıldaki başarısı Teknofest’in ana motivasyonu olduğunu vurgulayan Bayraktar, festivalin “özgüven devrimi” ve “paradigma dönüşümü” rolünü öne çıkardı. Hava savunmasını “dünyanın en zor teknolojilerinden biri” olarak tanımladı; saldırmanın kolay, savunmanın çok daha zor olduğunu belirtti. ASELSAN’ın geliştirdiği katmanlı sistemlere rağmen “tüm ülkemizi kapsayacak bir hava savunma sistemi henüz geliştirilmedi” uyarısında bulundu. Asıl hedefin caydırıcı olmak olduğunu ve tüm füzeleri engelleyebilen evrensel bir sistemin bulunmadığını hatırlattı. Bu bağlamda taaruz kapasitesini güçlendirmenin önemine dikkat çekti.
2030 vizyonu üzerine konuşurken Bayraktar, “2030’a kadar tam kapasite oluşturmuş olacağız” dedi; 5. nesil Kızılelma benzeri sistemlerle mukavemetin sağlanabileceğini, kamikaze dronelar ve yeni mühimmat-radar entegrasyonlarıyla taarruz kabiliyetinin de artırılacağını belirtti.
Kızılelma ve insansız hava sistemi hamleleri
Kızılelma projesiyle ilgili bilgi veren Bayraktar, platformun “düşük kapasiteli üretimde” olduğunu, iç yapısının baştan aşağı yenilendiğini ve son nihai prototipin geliştirildiğini söyledi. Hedefleri net: “Amacımız 2026'da Türk Silahlı Kuvvetleri envanterine katılmasını hedefliyoruz.” Kızılelma’yı insanlı uçaklara göre daha maliyet etkin ve pilot riski olmadan kullanılabilecek yeni nesil bir sistem olarak tanımladı.
Bayraktar TB3 içinse Kara ve Deniz Kuvvetleri envanterine girdiğini, kısa pistli gemilere inip kalkabildiğini, daha gelişkin motoru ve fazla mühimmat taşıma kapasitesiyle TB2’den farkına işaret etti. TB3’ün kendi ürettiğimiz motorla uçtuğunu vurguladı.
İHA’ların savaş dinamiklerine etkisi
“Muhabere kaostur. İlk kaybolan şey hakikattir” cümlesiyle başlayan bölümde Bayraktar, İHA’ların karar vericilere canlı durum aktarımı sağlayarak savaş alanında asimetrik etki yarattığını söyledi. Bayraktar TB2’nin birçok hedefi etkisiz hale getirdiğini, bunun da sahadaki dengeleri değiştirdiğini ifade etti.
Dış politika ve insani vurgular
Gazze’de yaşananlara ilişkin olarak Bayraktar, “Hemen yanıbaşımızda bir soykırım oluyor” diyerek uluslararası vicdani sorumluluklara dikkat çekti. İnsanlığın iyilik ve merhameti yerine getirmemesi halinde karanlık günlerin gelebileceği uyarısını yaptı; şiirsel bir referansla “Medeniyet tek dişi kalmış canavar” sözünü paylaştı.
N-Sosyal ve dijital devrim
N-Sosyal platformunun 1 milyon 300 bin kullanıcısı olduğunu belirten Bayraktar, teknolojilerin kullanıcıya karşı silaha dönüşebileceği riskine vurgu yaptı. Bu nedenle bu sistemlerin millileştirilmesi ve dost-kardeş ülkelerle paylaşılması gerektiğini savundu. N-Sosyal’i “dost ve kardeş ülkelerde de kullanılan bir süper aplikasyon” haline getirme hedefi olduğunu açıkladı.
Ayrıca Küre Dijital Ansiklopedi projesinden bahsederek “bir buçuk yıldır çalışıyoruz, yaklaşık 50 bine yakın makale var” dedi; bilgi altyapısına ulusal katkıyı önemsiyor.