Lev Tolstoy’un başyapıtı Anna Karenina, 19. yüzyıl Rus edebiyatının en önemli eserlerinden biri olarak kabul edilir. Aşk, aile, toplum ve ahlak gibi temaları işleyen bu roman, dünya edebiyatında da geniş bir etki yaratmıştır. Peki, Anna Karenina ilk hangi dilde yazıldı ve nasıl bir yayın sürecinden geçti? İşte detaylar.
İlk yayın dili
Anna Karenina, Rus yazar Lev Tolstoy tarafından orijinal olarak Rusça yazıldı. Roman, 1873-1877 yılları arasında Ruskiy Vestnik (Rus Habercisi) adlı dergide tefrika halinde yayımlandı. İlk olarak 1875’te dergide bölümler halinde çıkmaya başlayan eser, 1878 yılında tamamlanmış haliyle kitap olarak basıldı. Tolstoy’un Rusça kaleme aldığı bu eser, dönemin Rus toplumunun sosyal ve ahlaki yapısını derinlemesine ele alırken, Rusça’nın edebi zenginliğini de yansıttı.

Yazım ve yayın süreci
Tolstoy, Anna Karenina’yı yazarken yoğun bir yaratıcı süreçten geçti. Roman, başlangıçta bir kısa hikaye olarak düşünülse de, zamanla kapsamlı bir esere dönüştü. Rusça yazılan metin, Tolstoy’un detaylı karakter analizleri ve felsefi sorgulamalarıyla dikkat çekti. Tefrika halinde yayımlanırken, okuyucular arasında büyük ilgi uyandırdı, ancak Tolstoy ile Ruskiy Vestnik editörleri arasında bazı anlaşmazlıklar yaşandı. Özellikle romanın son bölümleri, derginin editöryal politikalarına uymadığı gerekçesiyle yayımlanmadı. Bunun üzerine Tolstoy, 1878’de eseri tam haliyle kitap olarak bastırdı.
Çeviriler ve küresel etkisi
Anna Karenina, Rusça’dan sonra hızla diğer dillere çevrildi. İlk İngilizce çevirisi 1886’da Nathan Haskell Dole tarafından yapıldı ve eser, kısa sürede dünya çapında popülerlik kazandı. Türkçe’ye ise ilk olarak 1920’lerde çevrildi; Nihal Yalaza Taluy’un çevirisi, Türk okuyucular arasında yaygın bir şekilde biliniyor. Romanın evrensel temaları, farklı kültürlerdeki okuyuculara hitap etti ve İngilizce, Fransızca, Almanca gibi pek çok dile çevrilerek klasik edebiyatın vazgeçilmez eserlerinden biri haline geldi.
Anna Karenina, Lev Tolstoy tarafından Rusça yazılmış ve ilk olarak 1873-1877 yılları arasında tefrika halinde yayımlanmıştır. Rus toplumunun karmaşık yapısını ve insan doğasını derinlemesine ele alan bu eser, Rusça’nın edebi gücünü yansıtırken, çevirileriyle dünya edebiyatında da kalıcı bir yer edindi.