En az ücret, olabildiğince az ücret, daha azıyla yaşanamaz ücret. Osmanlıcadan, Arapça’dan gelen kelimeyle asgari ücret. Çalışanların neredeyse yarıya yakını, devlette çalışmayanların neredeyse ezici çoğunluğu asgari ücretle çalışıyor. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ne de konulmuş bir uygulama biçimi, İnsanın kendisini ve aile bireylerini, insan onuruna yakışır seviyede yaşatabileceği miktardaki kazanç tarif ediliyor. Gel gelelim ülkemizdeki asgari ücret bu tanıma yaklaşamıyor. Denilecek ki, ülkenin iktisadi gücüne göre tespit ediliyor. Hayır bu doğru değil. Ülkedeki yıllık hasılanın yüzde 80’ini nüfusun yüzde 20’si alıyorsa, geri kalan yüzde 80 nüfusa da milli hasılanın yüzde 20’si kalıyorsa; burada bir zulüm çarkı dönüyor demektir.

Daha önce de, asgari ücretten emekli olan insanların halini yazı konusu yapmıştım. Önceki düşüncelerim değişmediği gibi işe başka boyutlarıyla da bakmaya başladım. Asgari ücretle ilgili teknik bilgilerden daha çok tarihi gelişimiyle ilgili bilgileri ağnette (internette) okumak mümkün. Bu yazımıza ek olarak değerli araştırmacı Koray Kaplıca’nın derlemesini de okurlarımıza sunuyorum.

Hiçbir niteliği olmayan, sadece beden gücü ile çalışacak insana asgari ücret ödenmesinde adalete uygun olmayan bir durum yoktur. Ağır ve büyük eşyayı sırtına yüklenip aşağıdan yukarıya-ya da yukarıdan aşağıya taşıyacak adama asgari ücret verilebilir. İş yeri, apartman, site, şantiye, depo bekçisine asgari ücret verilebilir. Asgari ücretle bir ömür boyu çalışacak adam yoktur. Bir yılda bir insan, yaptığı şeyi daha bilinçli yapmayı, çevreyi, ilişki içinde olunanları, eşi-dostu-düşmanı, iyi niyetli-kötü niyetli insanları tanıyarak çalışacağından dolayı, işini daha bir tecrübeyle, anlayışla, kavrayışla yapacaktır. Bu insana hala asgari ücret vermek zulümdür. Bu insanlara bile yıllık tecrübe birikimi, müesseseye olan bağlılık ve milli refah payı gibi eklemeler yapılmak gerekir.

İlkokul, ortaokul, lise,yüksekokul, üniversite, master, doktora ve ilimi sıfatlar; adım adım insanlara daha fazla kazanmanın yolunu açmazsa, okumanın, okula gitmenin, ilim yapmanın, bilginin, öğrenmenin yolu tıkanır. Bu da en büyük zulümlerdendir. Okumanın, öğrenmenin, bilmenin değeri yoksa, yapabilirlik, liyakat, ehliyet, ustalık, marifet de değer kazandırmaz demektir. Bu da liyakate, marifete, yeteneğe, yapabilirliğe karşı zulümdür.

Kişi tek başınaysa, anne ve babasına, kardeşlerine bakmakla yükümlüyse, evinde hasta ve alil, yatalak varsa, evli ise, eşi varsa, eşiyle birlikte çocuğu veya çocukları varsa ve bunların hiç biri onun daha fazla kazanmasına fırsat ve imkean vermiyorsa, aileye karşı, ebeveyne karşı, eş ve çocuklara karşı kişinin saygısını yitirmesine yol açılır. Bu da son derece büyük zulümdür.

Bir insan bir iş yerinde işe başlarken, hiç eğitimi yoksa, hiç tecrübesi yoksa, tek başınaysa, sadece beden gücüyle hizmet verecekse asgari ücret verilebilir. Bunun dışında eğitimli, ailesiyle yaşayan, kendisinden başkasıyla da sorumlu olan elemana asgari ücret ödemek zulümdür.

Elemana, personele, çalışana, işgörene, ameleye, ırgata, marabaya insana yakışır seviyede bir yaşama biçimi sağlayacak ücret verilmek zorunda. Her ülkenin kanunları olduğu gibi; uluslar arası yasalar ve anlaşmalar da var.

Çalışana ücret belirlerken üretime yapacağı katkı hesaplanmalı mı? Evet. Ama şimdilerde asgari ücret belirlemelerde bu konu gündemde yer almıyor. İş dalında tecrübeye yıl-birime 5 lira, müessesedeki yıl-kıdem-birime 10 lira, aile birey sayısına 50 lira, yatalak hasta ve yaşlıya istinaden 25 lira, eğitim derecesi için her kademeye 30-40-50 lira fark verilmediği takdirde adaletli bir asgari ücret verilmiş olmaz.

Asgari ücretle çalışan ya da daha fazla para verildiği halde asgari ücretten gösterilen insana karşı zulüm yapılmaktadır. Sadece çalıştığı dönem için değil, emekli olduktan sonraki ölünceye kadar ki zamanı için de zulüm yapılmaktadır. Adeta adamın geleceğine ipotek konulmaktadır. Hatta onun dul ve yetimlerinin alacağı maaşlara da ipotek konulmaktadır. Zulümdür. Devlete az vergi ödenerek, tüm nüfusun payına düşecek milli hasılaya da ipotek konulmaktadır.

Kişiye hakaret edilmektedir. Sen yıllarca hiçbir gelişme göstermedin, hiç akıl çalıştırmadın, yetenek, beceri kazanamadın, sen zekea özürlüsün demektir.

Yani asgari ücret bir yıldan fazla devam ettiğinde zulüm içinde zulümdür ve Allah’ın affetmesi de-kul hakkı olduğu için- söz konusu değildir.

Devlet de, işveren de bu zulümleri yapmayı göze alıyorsa, asgari ücret uygulamasını sürdüğü biçimde sürdürsün!