Pandemi ile farklı bir yola girdik. Komplo teorileri gerçeğin yerini aldı. Virüs gerçeğini daha iyi anladık, tedbir şart. Sadece aşı, hijyen yetmiyor, mesafe en önemlisi.

Hal böyle iken, kahvehanelerde maskesiz dip dibe oyunlar, ev ziyaretlerinde burun buruna dedikodular, cümbür cemaat kız isteme, düğünler gırla gidiyor.

Bilim adamları ortaklaşa çalışma ile çeşitli aşılar buldu. Kimisi eski usul, kimisi DNA uyarıcı. İnsanların çatır çatır öldüğü bu hengamede “virüs yok” diyen mi ararsın, “aşı öldürür, geleceği belirsiz” diyen mi?

Birkaç otçu tıpçı, tıp dünyası ile ilgisi olmayan akademisyen, yazarlar hatta adı var kendi yok prof ve sahte haber sitelerinden yayılan asparagas haberlerle zihinler çeliniyor.

İnadım inat diyen o yeni cepheye “ne anlatılsa boş.” Aşı olmuyorlar, olana mani olmaya çalışıyorlar bu vesile ile virüsün daha çok varyantla aramızda dolaşmasını sağlıyorlar.

Ona bile kulpları hazır “aşı olunsa da virüs bulaşıyor, başkasına geçebiliyor.” Aynen öyle. Olabilir. Lakin aşı olmuşlar arasında virüs zayıflıyor, öldürücülük vasfını kaybediyor. Aşısızlar üzerinde kuvvetlenip varyant oluyorlar. Şu an için yoğun bakımlar “aşısız ve aşısı tamamlanmayanlarla dolu.

Ayrıca, Kovid19 grip. Mevsimsel grip gibi pandemi sürdükçe vücuda virüsü tanıtacak tekrar aşılar da şart. Geçenlerde birisi “aşıyı Siyonistler buldu, Dünyayı ele geçirecekler” demiş.

Mümkün diyelim de şu yaşıma kadar bizim cenahın aşılarını mı atıldık? Cevap yok tabi. Salgını bitirmek için en etkili usul aşı. Aşı olduğu halde ölen var mı? Var. Ya alt hastalığı var, ya yoğun virüse maruz kalmış vücut direnci düşmüş. Aşıya, Ab-ı Hayat(ölümsüzlük iksiri) diyen mi var?

Virüse karşı ellerinde etkin yöntem var gibi aşı karşıtlığını anlamak mümkün değil. Hem kendi, hem de toplum hayatını risk edip, fitneye sebebiyet veriyorlar.

Şu vakte kadar minnacık şüphe duyacağım, gerçekçi bir yaklaşım göremedim. Sanatçı Yeşim Salkım’ın babası koronavirüs’ten vefat etti. Aşı karşıtlığını bırakın, virüse inanmayan Yeşim Salkım “babam tüm aşılarını olmuştu” dedi. Karşıtlar hemen oradan ilerledi. Uyduruk iletişimci birisi demiş ki “….babası vefat etti.

Tüm aşılarını olmuştu.” Dursun Salkım, Alzheimer hastasıydı. Vücudu yöneten beyin fonksiyonları giderek azalan en sonunda çoklu organ yetmezliği ile vücudu bitiren zor bir sürecin içindeydi.

Üstüne üstlük öldürücü virüs geldiyse, savaşacak vücut mu var ortada ki savaşsın, yensin. (Alzheimer’den bir yakını kaybetmiş birisi olarak konuya dahi oldum.) Velhasıl, laboratuvar ürünü ya da kendiliğinden hayatımızı girip bizi perişan eden katil virüse karşı elimizdeki aşı silahını heder etmeyelim.

Komplo teorileri de bir yere kadar. Bu arada çalışması son safhaya gelen Turkovac aşımıza, kulp takmasınlar artık. Yoksa bu savaş çığırından çıkar.