Sevinçliyiz, mutluyuz, grurluyuz. Çünkü ATATÜRK gibi bir lidere sahibiz. İslam dünyasında bekli de ilericilik yönü ile çağdaş ve uygarlık yönü ile tek lider. Ülkesinin yüzünü, yönünü batıya, medeniyete çeviren bu yönde destansı adımlar atan tek lider. Sevinçliyiz çünkü ATATÜRK artık tüm toplumca sağcısı ile solcusu ile ümmetçisi ile İslamcısı ile benimsenmiş, liderliği kabul edilmiş, gerekli saygıyı sevgiyi görür hale gelmiş. Onun ilke ve inkılâpları, dünyaya bakış açısı, Cumhuriyet gibi insana yaraşır bir yönetim biçimini tercih edişi, kadına verdiği değer, köylüye verdiği değer, üniter yapıya verdiği değer, düşmanlara karşı uyarıları ve olabilecek bazı şeyleri yıllar öncesinden öngörmesi, takdire şayan ve de hayranlığımızı kazanacak kadar güzel.

Atatürk uyarmıştı

Atamızın bu yılki ölüm yıldönümü 10 Kasım bir farklı kutlandı. İnsanlar biraz daha atacı, biraz daha ATATÜRK'ÇÜ oldu. Bunun da belli bir sebebi vardı. Tarih tekerrür ediyordu. Karanlık emelleri olan yedi düvel yine sahnedeydi. Batılılar Anadolu ile ilgili yarım kalan hesaplarını, sahneye tekrar koymuş tekmili birden oynuyorlardı. Darbe ile başladılar. Beceremediler. Sonra Türkiye'yi asırlık bir parçalama projesi olan sözde Kürdistan kartını ortaya koydular. Önceden kartlarını gizli yeraltından oynuyorlardı. Bu defa niyetler aleni olarak ortaya kondu. Ve buna Türkiye'nin hamlesi net oldu. Şimdilik savuşturduk gibi. Ama o emeller o Atatürk'ün yedi düvel dediği, alçaklarının gizli-aleni ajandaları devam ediyor.

Atatürk ile bilinmeyen bir anı

Neyse bunlar bilinenler, ben gönül dostlarıma, kendi ailemden, bilinmeyen bir Atatürk anısı anlatmak istiyorum. Hem ulu önderi anmış hem de güzel bir şekilde yâd etmek için. Yaklaşık 25 sene önce köyden yeğenim aradı; "Amca büyük amcam kalçasını kırdı, yaşı doksan, Silivri Devlet Hastanesi'nde bir şey yapamadılar, Cankurtaranla Çapa Hastanesine gönderiyoruz". Biz Selanik göçmeniyiz. Amcamızda baba silsilesinden son ayakta kalandı. Neyse hastamızı Çapa Hastanesi'nin Ortopedi bölümünün önünde karşıladık. Görüntü tabii ki hoş değildi. Yarım asra yaklaşmış yaştaki bir insan, sedyede kıvranıyordu. Amcam şanslıydı. Gazeteciliğin getirdiği bir çevreye sahiptim. Ve Çapa Hastanesi Ortopedi Bölüm Başkanı,
Yener Temelli Hoca da hem gazeteci dostu hem de kendi dalında çok iyi bir doktordu ve de tanışımızdı. Bu önemli bir avantajdı. Çünkü o yıllarda hastanelerin durumu içler acısıydı. Ancak hocamız hastanede yoktu, Amerika'da bir kongredeydi. Onu orada buldum, durumu söyledim. Amcamın yaşını ve de kalçasını kırdığını anlattım. Hocayı yıllardır tanıyordum. Tercüman gazetesinde birçok yazısını, röportajını haberini bizzat ben yazmıştım. Beni rahatlatan güzel bir cevabı oldu; "Ali ben yarın dönüyorum. Amcanı merak etme. Hemen talimat veriyorum, ayağı askıya alınacak, biraz bekletilecek, Kalça platinini bile ABD'den getireceğim. Ameliyatı riskli onu da ben yapacağım". Öyle de oldu, Yener Hoca döndü. Kusursuz bir operasyonla amcamın kırığını onardı.

Dimağımızda kaldı

Amcam Yener Hoca sayesinde sağlığına kavuştu. Güzel bir hastane odasında, hocaların ilgisi ve de sevgisi ile iyileşme yolunu tuttu. Ben de bu süreçte yanına gidip geliyor ihtiyaçları gideriyordum. Yine böyle bir ziyaret sırasında amcamın odasının, beyaz önlüklü en az 10 doktor tarafından doldurulduğunu, olağan üstü bir durum olduğunu gördüm. Bir anda korkuyu kapıldım, bu kadar doktor odada olduğuna göre, kötü bir durum vardı ve de amcayı kaybediyor muydum acaba! Ancak içeri girdiğimde durumun tam tersi olduğunu gördüm. Amcamın arkasına yastık konmuş, tebessüm ediyor doktorlara bir şeyler anlatıyordu. Doktorlar da etrafını çevirmişti. Amcam askerde Atatürk'ün seyisliğini yapmıştı. Sanırım Selanik göçmeni olduğu için Atatürk onu er olarak yanına almış. Atını teslim etmişti. İşte bu seyislik günlerini, Aatürk'ün özelliklerini, orada yaşadıklarını amcam Hasan Öncü doktorlara anlatıyordu. Başta Yener Hoca olmak üzere tüm doktorlar onu can kulağı ile dinliyorlardı. Allah rahmet eylesin amcam sempatik bir insandı. Hep güler yüzlü yalanı dolanı olmayan bir köy insanı. Yaşı da göz önüne alındığında hastanede çok sevilmişti. Muhabbetler esprili bir hale gelmişti. Hatta şaka ile karışık doktorlarımızdan bazıları, amcamı evlendirmeye kalkmış teyzesini, annesini, halasını teklif etmişti. Amcam; "Evde bir teyzeciğiniz var. O da yaşlı beni bekliyor" deyip esprili teklifleri durdurmuştu! Özetle dostlar amcam Yener Hoca sayesinde Çapa Ortopedi'de bir ay fazla yattı. İyice sağlığına kavuştu. Sonra taburcu edildi. Bu kırıktan sonra 6-7 yıl daha yaşadı. Sonra hakkın rahmetine kavuştu. Ama ATATÜRK ile ilgili anıları hep canlı ve de bizim dimağımızda kaldı.