ATEŞ DÜŞTÜĞÜ YERİ DEĞİL, HEPİMİZİN YAKTI!

Millet olarak hepimizin ciğerini dağlayan, yerkürenin en büyük felaketi iki depremiyle ülkemiz sarsıldı!

Ateş sadece düştüğü yeri değil, Türkiye’nin, Türk dünyasının ve İslam aleminin yüreğini yaktı. Dillerimizde dua, içimizde umutla çöken dev binaların enkazlarının başlarında gözyaşlarıyla umutla canlarımızı günlerce bekledik.

Göçük altındaki canlarımızı kurtarmak, birbirimize el uzatmak için hep birlikte milletçe seferber olduk. “Müminler, birbirlerini sevmede, birbirlerine merhamet ve şefkat göstermede, tıpkı bir organı rahatsızlandığında diğer organları da bu acıyı paylaşan bir beden gibidir.” 

Millet olarak farklılıklarımız bir kenara bırakarak amasız fakatsız bedenimizle, ruhumuzla, tüm imkanlarımızla yardımlaşma ve dayanışma günüdür giyerek tek yürek olduk. 

Gün, dua ve niyazla Hakk’a sığınma, O’nun engin rahmetini ve yardımını isteme, acılarımızı hep birlikte bir beden gibi paylaşma günüdür.

Geçmişten bugüne olduğu gibi bugün de millet olma ruhuyla, imanımızın gereği olarak birlik, beraberlik ve kardeşlik şuuruyla hareket etmek, birbirimizin umudu, birbirimizin yaşama sevinci olma günüdür. 

Asrın felaketi olan, on bir ilde depremden etkilenen her bir kardeşimizin yüreğine dokunma, birlikte ağlayıp birlikte gülme acılarımızı paylaşma, yüreğimizden ve gözlerimizden akan yaşları da birlikte silme günüdür.

Acılarımızı, hüzünlerimizi ancak paylaşarak azaltabiliriz. Maddi ve manevi bütün imkânlarımızı deprem bölgesindeki kardeşlerimize seferber ederek, yanlarında olma onları yalnızlığa terk etmeme, ekmeğimizi aşımızı paylaşma günüdür.
“Elbette zorluğun yanında bir kolaylık vardır. Muhakkak her zorlukla birlikte bir kolaylık vardır” İnanıyoruz ki her zorluğun da beraberinde bir kolaylık, bu acı ve sıkıntıların da ardından bir ferahlık elbette gelecektir.

Yine biliyoruz ki her türlü zorluğu omuz omuza, gönül gönüle aşan aziz Türk milleti, sahip olduğu basiret ve feraseti, Türkiye Cumhuriyeti’nin kudret ve gayretiyle yine yaralarını saracak, bu zor durumdan da birlikte ayağa kalkacaktır.

Böylesi zamanlarda umudumuzu, sağduyumuzu ve sükûnetimizi daha bir özenle muhafaza ederek, birbirimize kenetlenelim. Birlik ve kardeşliğimize zarar verebilecek her türlü söz, davranış, eylem, tutum ve olumsuzluklardan uzak duralım.

Depremden etkilenen kardeşlerimizin yaralarını sarmak için ülkemizde ve dünya ülkelerinde pek çok yardım kampanyasının başlatılmış olmasından millet olarak büyük bir memnuniyet duyarak, paylaştıkça umudumuz da ayağa kalkma direncimiz de artıyor. 

Millet olarak, bu kampanyalara destek olabilmek amacıyla aziz milletimiz sevgi ve muhabbet yüklü bu yardımları, afetzedelere ulaştırılması mücadelesini tüm kurumları ve gönüllüleriyle kıyasıya veriyor.

Millet kimi zaman elle, kimi zaman dille, kimi zaman da malla hakka ve halka hizmet etmekte yarış ediyor.  “Hiç şüphe yok ki Allah, sadece kendi rızasını kazanma niyetiyle yapılan samimi amelleri kabul eder.” 

Doğruyu anlatmak, iyiye davet etmek, güzelliklere vesile olmak için gecesini gündüzüne katarak kendi canları pahasına masum canlara kurtarma mücadelesi verenler ise depremin isimsiz kahramanları olarak gönüllere taht kurdular.

Sosyal medyada fitne fesat çıkartmak isteyenlere inat, bugün de millet olarak canımızla ve malımızla Mehmetçiğimizle, inancımızla, bayrağımızla, hiç çekinmeden varlığımızı feda edebileceğimizi bütün dünyaya bir kere daha gösteriyoruz. 

Bu varlık mücadelesinde hepimize sorumluluk düşüyor. Bu sorumluluğun bir gereği olarak geliniz bu acılı günlerde deprem şehitlerimize rahmet, yaralılarımıza şifalar dileyelim.

Deprem acısı üzerinden, fitne, fesat ve bozgunculuk peşinde koşanlara, milletimize hile ve tuzak kuranlara karşı bizler; feraset, basiret, kuvvet, inanç ve dirayetle birlikte direnç gösterelim.

Türk milletinin kutlu güç kaynaklarından biride, birlik, beraberlik ve iç barış ülküsüdür. Bugün fitne fesat ile milletimizi baltalamak ve yıkmak için iç birliğimizi bozma çabaları gösterilmektedir.

Kesin olan bir gerçekte; Birlik ve beraberliğini korumayan bir millet, parçalanıp dağılıyor. Milletin son yüz yıl içinde uğradığı felaketler, geçirilen ciddi mücadeleler milletimizin büyük hayat ve hakimiyet gücünü kıramamıştır.

Milletimizin seciyesinde saklı bulunan yaratıcı kudretin lütfü olan meziyetler Türk milletini her engeli aşmaya, her zorluğu yenmeye yeterli kılmaktadır.

Yaşadığımız yer kürenin en büyüğü, asrın felaketi olan depremde, gençliğin milli şuurla uyanarak titreyip kendine dönmesi, Türk milletini şerefli bir geleceğe doğru uçuracağı umudu daha da artmıştır. 

Hepimizin üstüne düşen bu ateşi milletçe birlik, beraberlik ve milli ruhla söndürerek, şuurlu gençlikle geniş ufukları ve mutlu yarınları birlikte beklemek.

Türklük şuur ve gururu, İslam ahlakı ve faziletiyle birlik olup, birlikte yıkılan şehirlerimizle birlikte ayağa kalkalım. 

Aziz şehitlerimizin kanlarıyla sulanarak vatan yapılan bu toprakları bölmeye parçalamaya, içten ve dışardan pompalanan fitneye ve fesada, iç barışımızı bozmaya çalışanlara karşı, milli ruhla, Türklük şuuruyla mücadele etmekten de asla kaçınmayalım … 

“Ben bir Türk’üm dinim, cinsim uludur. 
Sinem, özüm ateş ile doludur. 
İnsan olan vatanının kuludur, 
Türk evladı evde durmaz giderim.”