ABD’NIN kuruluşundan itibaren Ankara-Washington ilişkileri zaman zaman gerilmiş zaman zaman yumuşamıştır. İki devlet arasındaki ilişkiler son yıllarda ise gerek 15 Temmuz hain darbe girişimi, gerek Suriye’de bölücü terör örgütü PKK’nın uzantısı YPG’nin desteklenmesi, vize krizi, S-400, F-35 derken kopma noktasına geldi. Aslında ABD, Türkiye’ye karşı her zaman dost görünen düşman olmuştur. S-400’ler gelmeye başladıktan sonra da nerede ise ‘Çok yaşa Putin, çok yaşa Rusya’ naraları atılıyor. Türkiye, Rusya’ya 2.5 milyar dolar ödeyerek S-400’leri aldı. Ya sonra? Şimdi iki ülke arasında bayram havası yaşanıyor. İki ülke ilişkileri, 2015 yılında Türkiye-Suriye sınırında bir Rus savaş uçağının düşürülmesi ve 2016’da Ankara’da Rus Büyükelçi Andrey Karlov’un suikasta uğramasıyla çok zor dönemlerden geçmişti.

Rusya mı kârlı Türkiye mi?

Rusya daha sonra ani bir dönüş yaptı. Peki neden? Bir de şunu düşünelim. S-400’leri almaktan vazgeçseydik Moskova’nın tutumu ne olurdu? Türkiye sadece Rusya’nın bir komşusu olmayıp, aynı zamanda aktif bölgesel aktörlerden biri olarak öne çıkıyor. Rus-Türk birliği, Kafkasya’daki asayiş ve istikrarı garantiliyor, Kırım’ın güvenliğini sağlıyor ve Ukrayna’da Rusya’ya karşı her türlü eylemleri etkisizleştiriyor. Türkiye’nin Rusya ile dost olmaması halinde Moskova, güney sınırlarını güvende tutmak ve Kafkasya’daki güç dengelerini korumak için ülkenin güneybatısında, Kırım’da ve Kafkasya’da askeri varlığını artırmak durumunda olacak.

S-400 gibi yüksek teknoloji ürünü olan silahları kapsayan askeri alanda işbirliği konusunda ve bu tür anlaşmalar ülkelerin arasında uzun soluklu bir işbirliği sağlıyor. Nükleer güç santralleri de on yıllara dönük olarak devreye alınıyor ve ortak ülkelerin arasında sıkı bir işbirliği gerektiriyor. Şu anki formatta en az 50 ile 70 yıl arasında bir süre söz konusu. Peki nereye kadar?

İkisi de dostumuz olmadı

Rahmetli İsmet İnönü, “Büyük devletlerle mücadele etmek, ayı ile aynı yatağa girmek gibidir” derken haklıymış. Washington ile son yıllarda yaşanan gelişmelere bakınca aklıma gelen şu: ABD ile ilişkilerimiz ne zaman iyi oldu ki? Geriye dönüp baktığımızda hep inişli çıkışlı bir seyir izlemiş. ABD ve Rusya bizim için hiç bir zaman hatırı sayılır dost olmadılar. ABD, Türkiye ve benzer ülkeleri hep kendi çıkarları için kullandı. Ses çıkarmazsan ‘Türkiye dost’, diklenirsen ‘Seni mahvederim’ küstah çıkışları...

Rusya ise Deli Petro’dan beri sıcak denizlere inme hevesini Türkiye üzerinden gerçekleştirme fırsatını kolladı. Demek ki bunların dostluğu dönemseldir ve kendi çıkarlarına dayalıdır. Geçmişte, İnönü, Demirel ve Ecevit hükümetleri dönemlerinde daha cesur ve anlamlı çıkışların yapıldığını biliyoruz. İnönü’nün ABD Başkanı Johnson’a yazdığı mektubu hatırlayanlar iyi bilir. Ne demişti: “Dünya yeniden kurulur ve Türkiye orada yerini alır.”

Demirel, ambargoya karşılık İncirlik üssünü kapattı ve orada görevli Amerikalıları kapının önüne koydu. Ecevit, “Haşhaş köylümün ekmeğidir. Onu kimseye yedirtmem” diyerek meydan okudu. Gık diyemediler...

12 Temmuz’un hatırlattığı...

‘Sonuçta ne oldu’ diye sorduğunuzu hissediyorum. ‘Müttefik’ dediğimiz, ‘Dost’ dediğimiz Amerika hepsini darbe, kriz ve muhtıralarla alaşağı etti. Amerika budur işte. Ayı ile dansa kalktığınızda, dansı yarım bırakma şansınız yoktur. Ayı yoruluncaya kadar dans etmek zorundasınız. Rahmetli Demirel, 1 Mart 2003 tezkeresi reddedildiğinde şöyle demişti: “Bunun intikamını mutlaka alırlar.” Tesadüf mü yoksa biliçli olarak mı yapıldı bilmem ama S-400’lerin Ankara Mürted Havaalanı’na geldiği 12 Temmuz 2019 tarihi çok enteresan. 12 Temmuz 1947 ABD-Türkiye İkili Askeri Anlaşması’nın imzalandığı tarih. Yani 72 yıl sonra bir başka süper güce dönüş yaptığımızın işareti. Aman dikkat!..