Biz, ayrışmaya alışkın bir milletiz... Çok ayrıştık zamanında...
 
Orta Asya’dan yollara düştüğümüzden bu yana sürüyor ya da sürdürülüyor bu ayrıştırma... Boylara ayrıştık... Beyliklere ayrıştık... Devletlere ayrıştık tarihte...
 
Cumhuriyet’te birleştikten sonra da çok ayrıştık...
 
Amerika bizi, Coca-Cola’cılar ve Pepsi’ciler diye ayrıştırdı mesela... Ticariydi...
 
Sonra diyetisyenler ayrıştırdı bizi... Vejateryenler ve mangalcılar diye... Masumdu...
 
Amerikan projelerinde ayrıştık mesela... Sağcılar ve solcular olduk... Ki en tehlikelisi buydu; silah çektik birbirimize... Ayrışmakla kalmadık, sanki düşmanlaştık...
 
Ama çok akıllıydık... Müslümanlar ve gayrimüslümler diye ayrışmadık mesela... Ya da kuzeyliler ve güneyliler; ya da ne bileyim doğulular ve batılılar diye ayrışmadık...
 
Sevdik birbirimizi... Zaten bu sevgimiz olmasa, ayrışa ayrışa; ya da ayrıştırıla ayrıştırıla yok olmuştuk çoktan...
 
Siyasi arenamızda da ayrıştık bir ara... Demokrat Partililer ve Cumhuriyet Halk Partililer diye... Ama düşman olmadık... Kinlenmedik birbirimize... Hoşgörüyle, aslında biraz sevdik bile bu iç çekişmeyi...
 
Sporda bile ayrıştık biz... Renklerde bile... Dünyanın 4. büyük derbisinin sahipleri olarak Fenerbahçeliler ve Galatasaraylılar diye ayrıştık... Yıllarca aynı tribünde yan yana izledik maçları, sonra tribünlerde bile ayrıştık mesela...
 
Düşünmedik hiç. Bu derbiyi ayrışmadan pazarlayıp, Dünya’ya nam salmayı...
 
Her seçim sath-ı mailinde ayrıştık yine... Hem de öyle ikiye, üçe değil. An geldi, dörde beşe ayrıştık... Ama sandık kalktı, yapıştık yine...
 
Komşuyduk biz... Arkadaştık... Hiçbir ayrışma, bizi içinden çıkılmaz hale getirmedi... Diğerine göre, ötekileşmedi diğerini hiç...
 
Ve 70’li yılların gaza gelmiş deli gençliğin içine düştüğü sağ-sol ayrışması hariç; hiçbir ayrışmada, hiçbir taraf, ötekini SUÇLAMADI... Hiçbir taraf, kendinden olmayanı “vatana düşman” bellemedi, göstermedi....
 
Hiçbiri, öteki taraf için ağza alınmayacak laflar demedi...
 
Ayrışmak bizim kaderimizde vardı sanki... Dedik ya Orta Asya’dan yola çıktığımızdan beri o, hep heybemizdeydi, atımızın terkisindeydi...
 
Biz, ayrışmaya direnerek aslında büyüdüğümüzü, birleştiğimizi farkettiğimiz gün kazandık bu ülkeyi... O istiklal savaşını, aslında mozaik bir toplum olmamıza rağmen; ayrışmadığımız inancıyla, ayrışmadığımıza inancımızın bize verdiği güçle kazandık zaten.
 
Aynı bayrak altında, aynı dinden olmasak bile yan yana, omuz omuza olduğumuz için kazandık...
 
Mehmet de bu vatan için öldü, Salamon da, Mardik de, Boran da, Thedoros da... Şehit kanıyla doğmuş o bayrakta, bu ülkenin vatandaşı olan, bu ülkeyi vatan belleyen çok kan var çünkü...
 
Bize ÇAPULCU demeyin olur mu....
 
Bize, ZİLLET demeyin olur mu...
 
Bize, İLLET demeyin olur mu...
 
Bize, YANDAŞ demeyin olur mu...
 
Biz, HEPİMİZ’iz çünkü...
 
Hiçbir koltuk, hiçbir siyasi zafer, hiçbir ünvan buna değmez... Biz, birbirimizi sevdiğimiz için bir vatanın evlatlarıyız... Biz, birbirimizi onca farklılığa rağmen kucakladığımız için bir milletiz...
 
Ve biliyor musunuz?..
 
Biz, aslında dünyanın en güzel coğrafyasına sahip; dünyanın en güzel, en kardeş, en sevgi dolu, en dost milletiyiz...
 
Bana, komşusu açken tok yatmayan başka bir millet gösteremezsiniz...
 
Ayrıştırmayın... Kurbanınız olayım!..