AZİZ İSTANBUL...

Sana dün bir tepeden baktım aziz İstanbul
Görmedim gezmediğim, sevmediğim hiçbir yer
Ömrüm oldukça, gönül tahtıma keyfince kurul
Sade bir semtini sevmek bile bir ömre değer

Nice revnaklı şehirler görülür dünyada,
Lakin efsunlu güzellikleri sensin yaratan
Yaşamıştır derim, en hoş ve uzun rüyada,
Sende çok yıl yaşayan, sende ölen, sende yatan
Yahya Kemal.
*
Ben de eski İstanbul'u istiyorum.
Şirin ve kültürlü insanlarını, eski şarkılarını, eski galata köprüsünü, eski Eminönü, eski Mahmut Paşa’yı…
İstanbul deyince eskiden, başta medeniyet, kültür, şairleri, eski İstanbul hanımefendileri ve Beyazıt'tan arkasına asıldığımız tramvaylar.
Vallahi eski İstanbul'u özlüyorum.
Ya Sahaflar çarşısı, ilim ve kültür hazinesi idi. N'oldu da İstanbul bu hale geldi..?
İstanbul, 25 milyon nüfusu ile bu yükü kaldıramıyor. İstanbul artık hırsızlar, dolandırıcılar kaçakçılar şehri haline geldi.
Yabancılar şehri haline geldi. İstanbul'a gelen daha çıkmıyor. Kimin ne iş yaptığı belli değil.
İnsanlar, patlamaya hazır birer dinamit gibi, eski hoşgörülük kalmadı.
Aslında İstanbul'a gelene vize uygulanmalı.
Hiç değilse kimin ne yaptığı nerede kaldığı belli olur. Gökdelen yapılar, yabancı levhalar, sanki yabancı bir devlette yaşıyoruz.
Afganlı, Suriyeli, Filistinli, Yemenli, Iraklı, her çeşit ırklar bu şehri kuşattı. Hırsızlık artık bir meslek haline geldi.
Niçin böyle yazdın derseniz, Yahya Kemal’in ‘Aziz İstanbul’ dediği İstanbul'u özledim de ondan.
Selam ve dualarımla.