FİKRET Orman ne yapmalı? "Benim adım Hıdır, elimden gelen budur" diyerek olayları oluruna bırakmamalı. Neler yapabildiği, nasıl takım kurabildiği, iş bitiriciliği biliniyor. Bunları defalarca kez gösterdi. Kolları sıvamalı. Nasıl bir Beşiktaşlı olduğunu bilmeyen var mı? Bunu kanıtlamak için ikide bir konuşmamalı. Etki altında kalmamalı. Sorunlu futbolculara neşteri atmalı. Şenol Güneş sorunu var şu anda ortada; çözüme kavuşturmalı. Ya gitsin, ya çalışsın! Aklı milli takımda ve Trabzon'da olan, yanına Trabzonluları doldurmaya çalışan, kendini dünyanın en bilge hocası gibi gören biriyle olmaz! Ümraniye de sadece ona bırakılmaz. Yönetimle köprü kuracak, hatta iletişimi bilen, ilişkileri düzenleyecek bir çalışan olmalı. Ve bu çalışan Beşiktaş için çalışmalı, Şenol Güneş için değil. Bir de camiada kimsenin istemediği şu Burak Yılmaz sevdasından vazgeçmeli artık. Yeter! Başka adam mı kalmadı?
 
Şenol Güneş ne yapmalı? Artık bir karar vermeli. Var mı, yok mu? Bunun yanıtını vermeli. 17 haftadır bir hoca hala onbirini ve sistemini kuramaz mı?  Futbolcuların bazıları hazır değilse iğneyi kendine batır önce. Neden hazır değil, hazırlamak kimin görevi? Bir de onu bunu patronuna şikayet edip, ertesi gün sarmaş dolaş fotoğraf çektirmek de ne? Kafan oralarda mı, takımda olmalı. Tamam Beşiktaş'ı şampiyon yaptın ama... Beşiktaş da seni şampiyon hoca yaptı. Başka takımlarda olsaydın ya... Bunun bilinciyle hareket etmeli.
 
Futbolcular ne yapmalı? Formanın değerini bilmeli. Ekonomik durum ortada. Hanginizin parası kaldı Beşiktaş'ta? Bir kaç gün gecikme oldu diye surat asmak nedir öyle? Unutmayın, üzerinizdeki forma nedeniyle değerlisiniz, biraz özveri. Gidecekseniz kapı orada. Beşiktaş bir feda daha yaşar, sonra yine doğar. Bir kaç ay sonra sizi kim hatırlar? 
Son söz taraftara... İyi günde alkış, "Büyük başkan",  kötü günde "Fikret Orman para nerede?" ha! "Onu alalım, bunu alalım" diyen siz değil miydiniz? Şimdi muhasebeci mi oldunuz hepiniz? Eğer bugünlerden çıkacaksa bu takım siz de elinizi taşın altına sokacaksanız, el alemin dolmuşuna gelip, bağırıp çağırmayacaksınız. Yoksa yarın bugünleri bile çok ararsınız.