HARCI aalem bir önkabul (peşin hüküm) var. Ülkemizden çok miktarda beyin göçü oluyor. Tamam da, beyin göçü denilince ne denilmiş oluyor hiç merak ettiniz mi? Beyin nedir? Kimyasal olarak Fosfor maddesi denebilir. Beyin kafatasının içinde, sağlam kemiklerin korumasındadır. Faaliyete geçmedikçe de çok önemli değildir. Beyni önemli hale getiren faal durumudur ki, ona akıl denir. Akıl, iki şeyi birbirine bağlamak anlamındadır aynı zamanda. İlgili iki şeyi birbirine bağlayarak yeni bir fikir üretebilmek için ise mutlaka mantık disiplinine ihtiyaç var.

Beyin göçü denildiğinde aslında akıl, zekea, göçüne dikkat çekilmektedir. Akıl üretmedir, zekea çözümlemedir. İki şeyi birbirine mantık kuralları içinde bağladığında insan, yeni bir şey üretebilir. O yeni şey hayatı daha kolay yaşamaya hizmet eder, etmeli. Akıl göçü demek daha doğrudur. Zekea öyle değil. Zekea anlık kavrama ve çözümlemedir.

Beyin göçü olabilmesi için organ nakillerinde görüldüğü üzere sıhhi taşıma çantasına konularak yurt dışına çıkarılıyor olması gerekir. Göçen beyin değil, akıldır.

Gelişmek isteyen, gelişmekte ağır aksak yürüyen, hızlı gelişen ülkelerden akıl göçü hep olur. Bu biraz da eşyanın doğası, fıtratı, yaratılış kanunu gereğidir. Akıl sınır tanımaz, kuralları da işine geldiğice hesaba katar. Çok kuralcı insan yeni bir fikir üretemez, böyle olunca yeni bir alet de, yeni bird düşünce de üretemez. Bilindikten başka bir alet, cihaz, düşünce, somut veya soyut yeni bir şey üretmek için kuralların dışına taşmak şartı var.

O nedir, nedendir, başka olabilir mi? Sorularına cevap aramayan beyinler istediği yere göçebilir. Beyin ya da akıl göçü gelişmekte olan ülkeler için büyük kayıptır. Göçün sebebini iyi belirlemek gerek.

Beyin göçünün ne olduğunu iyi tespit ettikten sonra sebebini de iyi belirlemek şarttır. Gençlerin yurt dışında eğitim görerek diploma alması beyin göçü değildir. Çünki onlar daha nitelikli beyin, akıl sayılmazlar. Nitelikli beyin, akıl ise sonbahar meyvesi gibi geç olgunlaşır. Şair Ahmet Haşim bunu söyleyeli yüz yıl olmuş.

Eğitimini tamamlamış, bir meslek edinmiş, üretim aşamasına ulaşmış insanların yurtlarını bırakıp bir başka ülkeye gitmesi beyin göçüdür. Kendi ülkesinde çok da eğitim alamamış ama el becerisiyle, serapa düşünerek hayatı kolaylaştıracak aletler, işler, buluşlar yapan zenaat sahipleri vardır. Onlar yaptıkları aleti geliştirmek için gereken parayı, teknik desteği bulamadığı için başka ülkelerin maharet avcıları tarafından keşfedilirler ve önlerine olanaklar sunulacağı vaadiyle alınıp, götürülürler. Bu da beyin göçüdür.

Üretmeyen, rahatına düşkün, tüketimden zevk alan, tükettiği kadar mutlu olan insanların ülke dışına çıkması da hangi eğitim seviyesinde olurlarsa olsunlar beyin göçü değildir. Sanayicinin, imalatçının bir şeyler üretmesi hali ülkesinde değerlidir. Ama hukuk açısından sıkıntı çekiliyorsa, gelecek beklentisi mavi-pembe değilse, mal ve can güvenliği yoksa; alt yapı desteği, kıredi desteği yoksa, üretilen malın, nesnenin dış pazarlara çıkarılması pahalı ise, devlet bundan çok vergi alıyorsa, iç pazarda dolaşımı pahalı ise, müşterinin alım gücünü aşıyorsa sanayici ve imalatçı yurt dışına çıkar, yatırımlarını başka ülkelerin topraklarına taşır. Bu da beyin göçü değildir ama beyin göçü kadar, hatta daha fazla öneme haizdir.

İşte burada yetişmiş insanların, eğitimli, nitelikli, üreten, arayan, bulan, hayatı kolaylaştırmak için yeni aletler icat eden veya daha insancıl yaşamak için düşünceler üreten insanların güvencesi yoksa; bu insanların ülke dışına gitmesi ve başkalarının sofrasına nimetler kazandırması kaçınılmazdır. En önemli göç sebebi güven duygusunun verilemeyişidir. Bundan sonra hak edişin tatmin etmeyişi de göçün sebebi olarak dikkate alınmalıdır. İnsan, kendi niteliklerini bilir. Dolu olan kendini abartmaz. Buna ihtiyacı yok. Yetersiz olanlar niteliklerini abartırlar.

Nitelikli insan olması gereken yerde değilse, makam, mevki ve yetki bakımından bazı yetersiz muhterislerin emri altında kalıyorsa, siyaset bu makam ve mevkileri istediği kişilere dağıtıyorsa, yapılacak tek şey ülke dışına çıkmaktır. Nitelikli akıl sahipleri, üretebilen beyin sahipleri yurt dışına çıktıkça kalan insanlar daha kolay yönetilirler. Bu da yöneten sınıfın işine gelir. O yüzden beyin, akıl, yetenek göçü siyasetçileri üzmez.