Türkiye’nin milli rotada ilerlemesi, dost görünümlü müttefikleri öfkelendiriyor. ABD seçimi öncesinde “Trump ehveni şer” demiştim, tam da o sebepten. Ayrıca Dünyayı esir almak için üretilen Koronavirüsle mücadele sürerken, iç siyasetin ekonomik göstergeler bozularak kızıştırılmasını bekliyorum.

Ara not olarak vereyim, virüsü üreten Çin öncesinde vatandaşını aşılamış olduğu için Virüs Çin’de yayılmadı tezini orta atmıştım. O bakımdan Çin’den gelecek aşı umalım ki kendilerine yaptıklarından olsun. Onu da Sağlık bakanlığı test edecek zaten.

Farkında iseniz bilhassa market fiyatları neredeyse yüzde 60’a yakın zamlandı. Dolarla ticaret yapıyorlar desek, Türkiye’de üretilen ürünlerden bahsediyorum. Yağ, şeker başta olmak üzere vatandaşın olmazsa olmazından. Benzeri, 2018 seçiminden önce yaşanmıştı.

Soğan patates hem pahalanmıştı, hem de bulunamıyordu. Büyük spekülatörlerce piyasalardan toplanıp, depolandığı iddiaları ne oldu bilmiyorum. (Mağaza zincirleri) Şöyle doğrulanmıştı. Seçim bittikten sonraki aylarda, raflara buruşuk patates, soğanlar konulmuştu.

Yine sosyal medyadaki etki elemanları, toplumun hassas olduğu yerleri kaşınıyor. EYT gibi, İşsizlik gibi change.org ile tespit edilen mevzular köpürtülüyor. Paris’in sokağa çıkması Change.org ve Facebooktaki örgütlenme ile olmuştur.

İşsizlik, zamlar sosyal medyada olgunlaştırılmıştır. Öncülük ise tabi ki Soros’un kontrolündeki derneklere aittir. Joe Biden ne söyledi? “Türk muhalefetine destek vererek, Erdoğan’ı indireceğiz.” Trump başkanlık yaptıysa da, devlette hakimiyet sağlayamadı.

ABD’yi yöneten belli zihniyet, faaliyetine ara vermedi hiç. Floyd’un öldürülmesi bahane edilerek Sorosçu dernek insanları sokağa çağırdı, bu virüsü daha da hızlı yaydı. Virüs öncesi ekonomik göstergeler normalken, Trump kazanır denilirken, birden her şey alt üst oldu.

Biden’i seçtirmeye karar verenler işi şansa bırakmadı. Geçen şubat ayında Biden’in “Türk muhalefetine yardım etmeli” sözü de tesadüf değildir. “Türk halkını cezalandırmaktan da ekonomik olarak belimizi bükmek hamlesi anlamalıyız.” İyi partili, eyalet anayasası çalışmasına da katılan Ahmet Kamil Erozan’ın “Bütçeyi tasarruflu kullanın, yılın ikinci yarısında biz devralacağız” demesi de öylesine söylenmiş söz değildir.

Hayatı pahalandırıp, vatandaşı canından bezdirip erken seçimi zorlayacakları anlaşılıyor. Tüm göstergeler o yönde. Bu zor zamanda Cumhur İttifakı bileşenleri oynak zemine dikkat ederek, “acaba”ya devlet geleneğinde yer bırakmamalı.

HAYVAN SEVER DERNEKLERİ İLE VATANDAŞ SAVAŞLARI

Ülkemizde hayvanlara yapılan zulümleri görüp ya da ortadaki rantı anlayıp dernekleşenler var. Hangisi düzgün yolda sıkı denetimi yapacak olan devlettir.

Bu arada, İl hayvan koruma kurullarınca bir yıllığına seçilen, “yerel hayvan koruma görevlileri” kendilerine duyulan güveni kullanıp kelle alabiliyor.

Bu durum hem devlete olan güveni azaltıyor, hem de o kişilerin “görevli” kisvesi altında rahat at oynatmasını sağlıyor. Ülkemizde en önemli hayvan hakları ihlalleri dövüş çeteleri aracılığı ile gerçekleşiyor.

Diğeri de sokak hayvanlarının her türlü tehdide açık oluş durumudur. Meydancı tabir edilen köpek dövüştürenler, onları yönetenler, çiftliklerinde dövüş köpeği yetiştirenlere çete diyebiliriz.

Küçük para cezalaryla yılmıyorlar, meydanlarda dha fazlasını zaten kazanıyorlar. Kangal çiftlikleri sıkı denetime tabii olmalı. İyi dövüşsün, iri görünerek seyirci çeksin, bahislerde daha çok kazanılsın diye kangal ırkının bozulmasına dur denmeli.

5199 Sayılı yasada “tehlikeli ırk” denilen köpekler konusunda, batıdan kopyala yapıştır yerine, üzerinde ilmi düşünülmeli. Sahibine “kısırlaştırma ya da kısırlaştırmadan üretirse para cezası” gibi seçenekler sunulmalı.