Türkçe, Türk kimliğinin, Türk kültürünün, kısaca Türk milletinin varlık, birlik, egemenlik sembolüdür. Türkçe Türk milletinin “ses Bayrağı’dır.

Türkçe, Türk milleti; Türk milleti de Türkçe demektir. Bu sebeple millî kimliğimizin ve millî varlığımızın temeli olan Türkçe, her devirde Türk’e sahip çıkmanın, Türkçülüğün göstergesi olmuştur.

Tarih boyunca millî duygu ve millî şuur sahibi bütün Türk devlet adamları ve aydınları Türkçeye sahip çıkmışlar, Türkçenin varlığını savunmuşlardır. 

Çünkü Türkçeye sahip çıkmak, Türk’e Türklüğe sahip çıkmak demektir.  Bundan dolayı, tarih boyunca gördüğümüz “Türkçecilik hareketleri”, aslında Türk milliyetçiliğinin tezahürüdür.

Milliyetçilik hareketleri, önce Türkçecilik hareketi şeklinde başlamıştır.  Bundan sonra da öyle olacaktır. Bir millet için vatan mukaddestir; fakat dil, vatandan da mukaddestir.

Çünkü  ‘gerçek vatanımız dil’dir.  Bunu en iyi idrak eden Türkçenin büyük şairi,  büyük Türk milliyetçisi Yahya Kemal, “Türkçenin çekilmediği yerler vatandır. 

Çekildiği yerler vatanlıktan çıkar. Çünkü vatanın gövde ve ruhu Türkçedir.”  diyor. “Millî his ile dil arasındaki bağ çok kuvvetlidir” diyen Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk de  “Türk dili Türk milletinin kalbidir; zihnidir.”  diyor.

Millet varlığı açısından bakıldığında, insan için kalp ve zihin ne ise dil de odur.  Devlet varlığı açısından ise dil egemenlik göstergesi, egemenlik sembolüdür.

Türkçe, Türkiye Cumhuriyeti’nin tek  ‘devlet dili’  olarak Türk milletinin egemenlik göstergesidir. Büyük Türk milliyetçisi Ziya Gökalp’ın dediği gibi, “başka dil var diyenin başka bir emeli  var”dır. 

Günümüzde, Mozaiklik, çok kültürlülük” , demokratik haklar gibi kavramları gündeme getirerek  iki dillilik veya Türkçenin yanında başka dil veya dilleri  “devlet dili”  veya  “resmî dil” olarak kabulünü ileri sürmek, Türkiye Cumhuriyeti’nin  “millî” ve üniter  yapısı ortadan kaldırmak ve Türk milletinin Türkiye’deki bin yıllık egemenliğine son vermek demektir.

 İki dillilik, vatanın bütünlüğünü tam anlamıyla tehlikeye sokacak bir tehdittir. İki dillilik teklifleri,  tehlikenin görünen yüzüdür.

 Masum bir ana dil, mahallî dil   kullanma isteği değildir.  Zaten, Türkiye Cumhuriyeti’nde kimsenin günlük hayatında nasıl ve hangi mahallî dil veya şiveyi kullandığına bakılmaz. Herkes ana dilinde konuşabilir, türkü söyleyebilir ancak devlet tek bir dili resmi dil olarak kullanır.

Türk Milleti asırlarca sayısız imparatorluklar yıkmış ve birçok devletler kurmuştur. Türk Milleti yeri gelmiş yurdunu, yeri gelmiş bayrağını değiştirmiştir.

Kurulan devletlerin isimleri ne olursa olsun, Türk diye tanınmış, öyle bilinmiştir.  İşte bunun temel sebebi milletçe var olduğu günden itibaren Türkçe konuşmasıdır.

Son dönemlerde Türk Milli eğitim dilini değiştirerek Türkçeyi yok etme planı uygulamasında büyük bir hızlanma fark edilmektedir. Hatırlayalım ki bir ülkenin eğitim dili tümüyle yabancı bir dile çevrildiğinde o ülkenin kendi dili bir buçuk nesil sonra yok oluyor. Yakın tarihten örneklerini vermiştik.

İlk önce, babalar kendi çocukları ile kendi dillerinde konuşamaz oluyorlar. Eğer uyanıp uyandırıp tedbir alan milli aydınlar çıkmazsa o ülkenin milletin adı bile tarihten silinip gidiyor.

Batı hala Türk kimliğini bitiremediğinden, hala alttan yeşermeler olduğundan tedirgindir. Onun için, yeni Orta-Doğu planına da uygun olarak, Türkçe’yi, dolayısıyla Türkleri tarihten silme oyununun son perdesi oynanacaktır…