Cumhur ittifakı ortağı devlet adamı millet sevdalısı MHP Genel Başkanı Bahçeli, Salı günü partisinin Grup Toplantısında, kendilerinde kurgulanıp servis edildiği açıkça belli olan, İzmir HDP il binasındaki cinayetle ilgili iki önemli noktanın altını çizdi.

“Bahçeli, Katilin bozkurt işareti yapan ve silah tutan halini resmeden fotoğrafları, sanki bir yerlerde hazırda bekletiliyormuş gibi anında servis edildi.

Bu cinayet, HDP'yi masumlaştırıp, Cumhur İttifakı ve Türk devletini suçlamak üzerine bina edildi. Olayın HDP’nin kapatılmasının yargı süreci başlamışken, bu hunhar saldırı elbette şiddetli bir provokasyon, alçak bir komplo olarak değerlendirilmelidir.

Ve İzmir HDP il binasına yapılan saldırı da süreci başka bir noktaya taşımıştır. Bu yeni süreç nedir? HDP Eş Genel Başkanları ne diyor?

Pervin Buldan: "Büyük bir katliamı gerçekleştirmek üzere bir katil yollandı. Bunun sorumlusu elbette başta AKP ve onun küçük ortağı MHP'dir. Demokrasi ve muhalefet çevreleri bu mücadeleyi sadece HDP'ye bırakırsa, bu, kaos planı sahiplerini sevindirir. Buradan çağrı yapıyorum; Meclis'te bulunan ve bulunmayan bütün siyasi parti başkanları en kısa zamanda bir araya gelelim." çağrısını yaptı.

HDP Eş Başkanı Mithat Sancar: "İzmir İl Örgütümüze canice saldırı yapılmışken, Anayasa Mahkemesi'nin iddianameyi kabul etmiş olmasını hukukla açıklamak mümkün değildir. AYM, en azından İzmir İl Binamıza yapılan saldırıyı da dikkate almalıydı. Kürt halkı, Türkiye'deki bütün demokrasi güçlerini de yanına alarak bu davayı boşa çıkaracaktır. Türkiye demokrasi güçlerine ve dünya demokrasi kamuoyuna görev düşmektedir."

Bu geçmişte gördüğümüz bizlere yabancı gelmeyen, ülkemizin başına aralıklarla getirilmek istenen olayı nasıl okumalıyız.

Emperyalistlerin her zaman kullandığı bir maşa olan terör örgütünün eliyle gerçekleştirildiği ihtimalini yok saymadan, İzmir'deki kışkırtma ile başlatılan yeni süreci şöyle okuyabiliriz: Türkiye Cumhuriyetini en büyük ve en sorunlu baş belası, ülkemizin düşmanlarında kullanılmaya en verişle aparat olan terör örgütüne 40 yıldır ilk defa milli ve yerli olarak geliştirilen teknolojik harp silahlarımız ile PKK’ya içerde ve dışarıda savunma değil, saldırı ağırlıklı mücadele ile ağır kayıplar verdiriyoruz.

Sığındıkları inlerinden kafalarını dahi çıkartmaktan korkan Terör örgütünde ve yönetiminde büyük panik ve moral bozukluğu var.

Ülkemizin siyasilerinin kararlı tutumu Erdoğan ve Devlet Bey’in tam desteği ile kahramanlarımızın cesur mücadelesiyle 15 Temmuz'dan bu yana FETÖ desteği de alamadıkları için bitip tükenmek üzere olduklarının anladılar ki örgütün üst düzeyindekiler zırıl zırıl ağlayarak videolar yayınlayıp yardım çığlıklarında bulunuyor...

İçişleri Bakanlığımızın tüm alanda aktif operasyon faaliyetleri, terörün finans kaynaklarının kurutulması, belediyelere kayyum atamasıyla devlet desteğinin PKK akıtılmasını önlenmesi, HDP de iki büyük sıkıntı ile karşı karşıya kaldılar.

Örgütün bu tükenmişliği ve AYM kapatma davasının iddianamesini kabul etmesi. Ülkemiz üzerinde oynanan HDP’nin İzmir tiyatrosu, Mithat Sancar'da hayal kırıklığı boşuna değil. İzmir'deki kışkırtmasının, Anayasa Mahkemesi'ni etkileyeceğini düşünmüş olacaklar ki beklentileri olmadı, yıkıldılar.

Yine iddianame ile hukuken hüküm verilmiş olmasa da örgütle irtibatlı ve iltisaklı olduğu Yargıtay Cumhuriyet Savcılığınca iddia edilen HDP, muhalefet partileri tarafından da sıkıntıya sokuldu.

Milletin haklı tepkisini dikkate alan CHP bile HDP ile ittifak içinde görünmek istemiyor. İYİ Parti ikide bir "PKK'nın partisi" vurgusu yapıyor. HDP, hırpalandıkça hırpalanıyor, dışlandıkça dışlanıyor siyasetin dışına atılıyor.

HDP bir proje partisi terörün uzantısı olmasaydı, bu onursuzluğa tahammül edemezdi. Bu köşeye sıkışmışlıktan kurtulmak için HDP'nin bir yarma harekâtına, bir çıkış yolu bulmaya acil ihtiyacı vardı.

Kendi kurguları olan İzmir'deki kışkırtma, bu açıdan çok işlerine yaradı mı bilinmez ama! Mithat Sancar, yeni süreci aslında ifşa ediyor: HDP'yi yalnızlaşmaktan kurtarmak.

HDP'nin kapatılması davasını, muhalefet bileşenlerini yanlarına çekmek için kullanmak istiyor. Bu arada kendi katliamlarını görmeyen masum bebekleri de katlederken hak hukuk hiç akıllarına gelmeyen, ülkesinin sevinç ve acısını paylaşmayan, hiçbir zaman terör örgütünün eylemlerini kınayamayanlar "dünyaya demokrasi kamuoyu" diyerek hazırda bekleyen ABD ve AB'yi devreye sokmak...

Türkiye'yi dışarıya Şikâyet etmek, ispiyonlamak "tek adam, otoriterlik..." algısı için topyekûn saldırı yürütmek, kararlıkla sürdürülen terörle mücadeleyi sendeye uğratmak nefes aldırmak istiyorlar.

En tehlikeli ise kendilerinin terör örgütüyle en çok zarar verdikleri ‘Kürt Halkı’nı kışkırtmak. Emperyalistlerin maşası olan HDP'nin, Kürtlerin tek temsilcisi olduğu algısı ile ‘HDP değil Kürt halkı hedef alınıyor’ fitnesine odun taşımak.

Son birkaç yıldır gündemde tutulan sürecin Batı merkezlerindeki asıl hedefi ülkede iç savaş çıkartmak, kendi emperyalist hedeflerini engelleyen Türkiye’yi zayıflatmaktır. Terör örgütü uzantısı HDP'nin, bölücü terör örgütü PKK'nın ve ihanet şebekesi FETÖ'nün, bundan sonraki görevleri budur.

Emperyalistlerin, 15 Temmuz'dan sonraki tehlikeli oyunu da budur. Türkiye’nin üzerine oynana oyunları görmeyen, sadece siyasi ikballeri için suskun kalan bu oyunun bir parçası olan siyasiler demokrasiye, özgürlüklere sahip çıkıyor gibi yapıp milleti aldatarak alet olanlar ihanetin batağına sürükleniyorlar.

Sözümüz elbette emperyalistlerin ve terör örgütünün karşısında olduğunu bildiğimiz, millet bileşenleri içinde yer alan siyasileredir. Milli konularda dik duruş sergileyen genel başkanı, kaset kumpasıyla koltuğundan eden Kılıçdaroğlu'na seslenmek artık nafile, ne deseniz fayda etmiyor.

Emperyalistlerin kurguladığı bir proje sonucu CHP'nin başına getirildiği için aynı projenin eseri olan HDP' ye çıkma sorumluluğu verilmiş, sahip çıkmak zorunda...