Türk devletleri ve Türkiye Cumhuriyeti geçmişinden bugüne dostluğuna güven duyulan, sözüne itimat edilen, özü ve sözü dosdoğru bir ülke olmuştur.

Bu iyiniyetli ve barışçıl duruşumuzu art niyetli emperyalistler yanlışa yorup da ülkemizin etrafını kuşatma altına almaya hazırlık yapan, satılmış teröristleri üzerimize karşı kışkırtan ülkelerle de çetin bir mücadelemiz binlerce yıllık tarihimizde olduğu gibi, Türkiye Cumhuriyeti her zaman sonuna kadar milli savunmamızla hazır olduğunu, Türkiye düşmanları iyi bilinmelidir.

Barışçıl ve iyiniyetli duruşumuzla bizlere düşman olan zalimlere karşı da hoşgörülü olamayız. Canımızı yakan Mehmetçiğimizi şehit edenlere ve zalime karşı hoşgörü olmak mazlumlara ihanettir.

Dostluğumuzun güven verdiği kadar düşmanlığımızın da dehşet ve korku uyandıracağını Türk’e düşman olan herkesin aklında tutmasında yarar vardır.

Köklü geçmişimizin tecrübesiyle sabittir ki, domuz derisinden post olmaz, eski düşmandan da asla dost olmaz.

Söylesek söz olur, söylemesek dert olur, su uyur ama düşman uyumaz, nitekim dost yüzünden, düşman da gözünden belli olur.

Milli bekamız ve ülkemizin bütünlüğü, milletimizin huzur ve refahı için Terörle mücadelede gösterecek her zaaf belirtisi, zayıflık emaresi olarak algılanacak, emperyalistlerin maşası olan teröristlere cesaret aşılayacak ve vatanımızın bütünlüğünü tehlikeye atacaktır.

Her bastığımız toprakta bir şehit kanının olduğunu unutmadan, toprak için bedelini en ağır şekilde ödesek te, vatan için şehitler versek te, Türkiye terörle mücadelede  tüm engellemelere ve baskılara karşı ‘Cumhur İttifakı’nın kararlı duruşu ile altın bir dönemi yaşamaktadır.

Ülke sınırları dışında terörü kaynağında yok etme stratejisi inançla ve yüksek bir moralle tüm kurumların ortak iş birliği ile güçlü şekilde devam etmektedir.

Her badirenin birlik ruhuyla üstesinden gelen bu ülke, bu melanetin üstesinden gelecek, terörün belini kıracak, teröristlerin de Türk milletine ihanetlerinden dolayı dünyayı başlarına her zaman olduğu gibi yine yıkacaktır.

Son aylarda, güneyimizden ülkemize yapılan tacizler, atılan roketler, havan topları ki, bu silahların hepsi sözde ikiyüzlü samimiyetsiz müttefiklerimizce ülkemize karşı kışkırtılan teröristlere bizzat verilmiştir.
Son zamanlarda ülkenin Ukrayna-Rusya savaşındaki öne çıkan konumundan ve etkinliğinden rahatsız olanlar, güneyimizi bölemeyenlerin maşalarınca Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı, Barış Pınarı Harekât Bölgelerine yönelik terör eylemlerinde ciddi artışlar gözlemlenmekte, şehitler vermekteyiz.

Bu durum ülkenin sabrını taşırmış, emperyalist uşaklarının saldırılarına karşı milletin talebiyle bu kapsamda yeni bir sınır ötesi harekât mecburiyet haline gelmişken, Türkiye terörle mücadelesini inanmışlıkla ve milletimizin hayır duasıyla icra etmeye hazırlanırken, CHP Genel Başkanı’nın Van’da yaptığı vahim konuşması skandal olmasının yanın da küçük siyasi çıkarı için teröre ve terörizme uzatılmış yeni bir zeytin dalıdır.

Kılıçdaroğlu siyasi hırsıyla millet nezdinde terör örgütünün safına girmiş HDP’li bölücülerin ve bölücülüğün fanatik savunucusu haline gelmiş görünmekte.

Partisinin Van’da düzenlenen ‘Belediye Başkanları Çalıştayı’nda ne demiş ti:

“Selahattin Demirtaş’ın, Osman Kavala’nın serbest bırakılmasını istiyorsanız bize katılacaksınız.”

Sayın Kılıçdaroğlu, Cumhur İttifakı ve özellikle, Devlet Bey size söyleye söyleye bu gerçeği kafanıza sokacak! Bundan da asla vazgeçmeyecektir. Siz ne kadar inkâr etseniz de bu milletin gözünde Demirtaş teröristtir, haindir, bölücüdür, kandilin uşağıdır ve Türkiye düşmanıdır.

Kavala Soros’çudur, casustur, şaibelidir, bağımsız yargı tarafından suçu sabit görülmüş bir suçludur.
Kurucu irade ruhuna sahip bir partinin genel başkanı olarak, bir teröristi, her taşın altından çıkan Soros’çu bir taşeronu, PKK/HDP tetikçisi Demirtaş’ı nasıl serbest bırakacaksınız?

Bunu nasıl, kim için ne amaçla yapacaksınız? 

Bu vaadini kimin isteğiyle nasıl gerçekleştireceksiniz?

Açıkça ne vaat verdiniz kimlere ne sözler verdiniz söyle de öğrenelim. Açıkla da bilelim. Milletle paylaşın da bizler de sizden duyalım.

Kavala ve Demirtaş sırrınız nedir? Üzerinde çalıştığın ülkenize karşı olan zehirli formülünüzün muhtevası nelerden ibarettir?

15 Temmuz’da tankların arasından kaçıranlara verilmiş bir sözünüz mü var? Onlarla gizli pazarlık mı yapacaksınız? 

Kavala ve Demirtaş hakkında verilmiş mahkeme kararlarını nasıl yok sayacaksınız? 

Hani sürekli hak, hukuk, adalet diyordunuz?

Hani Kandil’i Yozgat’ta yakıp yıkacağınızı yerle bir edeceğinizi söylüyordunuz? Palavradan da olsa meydan okuyordunuz?

Biz hangi Kılıçdaroğlu’na inanalım?

Yozgat’taki Kılıçdaroğlu’na mı inanalım, Van’daki Kılıçdaroğlu’na mı inanalım?

Biz hangi Kılıçdaroğlu’na, nerde söylediği hangi sözüne itibar edelim?

Kuvayı Milliyeyiz diyen Kılıçdaroğlu’nu mu dikkate alalım, bölücülerin dert ortağı, batının emir kulu olmaya hevesli olana mı bakalım?

Siyasi kaybetmiş ligin, seçim kaybetme ve ikbal korkusu, siyasi rant kaygısı sizi ne durumlara düşürdü? 
Atatürk’ün kurduğu parti de sizler de tanınmaz haldesiniz! Parti siyasetiniz yara bere içindedir. Kurucu irade ruhuna yakışmayan Demirtaş ve Kavala ’ya verilen destekle gayri milli davrandığınızın milli değerleri hiçe saydığınızın hala farkında değil misiniz?

Hiçbir milli konularda Türkiye’nin yanında neden değilsiniz.

İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliğine şerh düşen ülkemizi taktik hata içinde gören, eleştiren, bu ülkelerin üyeliğini desteklediklerini açıklayan bugünkü CHP yönetiminin sığınacak milli bir limanı kaldı mı?

Atatürk’ün kurduğu o parti, bu parti değildir. Bugünkü Cumhuriyet Halk Partisi’yle Atatürk’ün partisi arasında en küçük benzerlik kaldığını düşünen var mıdır?

Sizlere düşen; Türkiye en zor zamanlarda birçok cephede kararlı, dirayetli, atak, çevik ve dengeli bir milli bir duruş sergilemekte iken bu duruşu desteklemek, yanında yer almak, başarıya ulaşması için ana muhalefet olarak Atatürk’ün partisi olarak milli sorumluluk üstlenmektir.

Ancak ülkenin kurucu partisine yakışmayan gayri milli, gayri ahlaki ve gayri meşru tutumu ısrarla sürdürerek, ülkesine sırt dönmüş, milletine yüz çevirmiş, milli meselelerle kendi ülkesiyle ihtilafa düşmüş gayri bir muhalefet anlayışı ile milletin karışışındasınız.

Ne esef verici bir durumdur ki, geldiğimiz son aşamada CHP ile HDP birbirine iltihak etmiş, aralarındaki sınır çizgisi silinmiştir.

Sayın Genel Başkan fazla kendinizi zorlamayın. Bu millet sizden Cumhurbaşkanı olamayacağını bilir ve bu aziz milletimiz Cumhurbaşkanı olmanıza da asla müsaade etmez, edemez, etmeyecektir…