Faiz oranları düşük.
Hazine bonosu, tahvil getirileri düşük.
Altın alsan büyük risk.
Tarihi zirvelerine yükseldi.
Dolar yerinde sayıyordu.
Yatırım yapsan…
O da başka bir risk.
Bu Corona ortamında ne kadar başarılı olur,
O da başka bir konu.
Özetle dostlar paranın gideceği tek adres vardı;
“Borsa”.
Para baronları, spekülatörler bunu iyi kullandı.
Borsaya hücum eden yatırımcıları görünce,
Endekse inanılmaz bir ivme kazandırdılar.
Hisse senetlerine bire üç bire be hatta bire on değer kazandırdılar.
Ekonomik veriler borsanın bu sanal yükselişini,
Senetlerin bu sanal değerini desteklememesine rağmen,
Yerli yabancı herkesi hisse senedi sahibi yaptılar.

CORONA ORTAMI

Zor bir dönem geçirdik.
Covit ten dolayı hala da geçiriyoruz.
Şirketlerin durumu ortada.
Turizmin durumu ortada.
Adam otelinin kapısına kilit vurmuş.

Bu yıl açmamaya kararlı, yani cepten yiyor.
Dışarıdan müşteri gelişi engellemeler,
Tedbirler,hastalık dolayısıyla durmuş.
Ama borsada işlem gören hisse senetleri bire üç bire dört primli.
Otel para kazanamamış.
Müşterisi yok.
Çalışanları tatilde.
Ama ne hikmetse hisse senetlerinin fiyatı tavanlarda.
Böylesine yaman bir çelişki.
Bu sadece turizm şirketleri için geçerli değil.
Kazanamamış, artı değer üretememiş şirket bilançosu yüklü bir zararda.
Ama hisse senedi bire dört primli.
Bu durumu bir önceki yazımda;
“Hisse senetleri şişti. Borsa çok pirimli” diyerek yatırımcıları uyarmıştım.
Uyarıyı kim ne kadar dikkate aldı bilmiyorum!
Ama beklenen oldu.
Birileri önce bir anda doları yukarı çekti.
Sanki borsa tavan tavan giderkeni ekonomi çok iyiymiş gibi;
“Ekonomi bozuluyor, dengeler değişiyor” söylemi dillendirildi.
Ve bütün dünya borsaları artıda iken bizim borsamız okkalı bir satış yedi.
Borsa yüzde altıya yakın düştü.
Dolar 7.500 doğru yelken açtı.
Küçük yatırımcılardan kaçan kaçtı.
Kaçamayan da zararını bir kenara yazdı beklemeye başladı.
Bir doktor arkadaşım 2.30’lu fiyatlardan Emlak konut almış,
Hisse senedi şimdilerde 1.85’lerde.
Ne yapayım diyor?

Yapacak bir şey yok.
Bekleyecek.
Öte yandan her dolar yükselişinde olduğu gibi,
Mailler yine gelmeye başladı.
Ne yapalım?
Dolar alalım mı?
EURO alalım mı?
Satalım mı?
Ben ekonomi üstadı değilim.
Çoğu yakın dost olan bu insanlarımıza yol göstermem mümkün değil.
Ancak görüntü ekonomimizin iyi durumda olmadığı.
Suriye’ye yatırdığımız 50 milyar dolar,
Mursi’ye gönderdiğimiz orada kalan 2-3 milyar dolar.
Bizim dolara ihtiyacımız varken balta girmemiş Afrika ülkelerine yaptığımız yardımlar.
Şimdi o dolarlar cebimizde olsaydı durum daha iyi olurdu.
Bu arada bürokraside ki maaş talanı sürüyor.
Adam müsteşar hatırı sayılır bir para alıyor.
Dört ayrı yerden de yönetim kurulu bilmem ne maaşları alıyor.
Danışmanlar ordusunun aldığı yüksek maaşları da saymak gerekir.
Adam güreşçi üç beş yerden tonla maaş alıyor.
Ama memur emekli garip emekli maaşı ile sürünüyor.
Bence bu devlet malına talan durmalı.
Adam senin milletvekili adayın olduysa,
Seçilememişse.
Ona mutlaka bir yerde ARPALIK bulmak zorunda değilsiniz.
Ha bunları yaparsanız,
İşte böyle ekonomiyi müşkül duruma düşürürsünüz.

Dış güçler iç güçler de sizinle böyle çelik çomak oynar.
Devlet malı deniz hikâyesine geri geliriz.