Yarım asrı 8 sene geçti ömrüm!

58 kere yılbaşı gördüm.

Hadi ilk 8 senesini çocukluk yılları diye geçelim, hatırlamadığımızı kabul edelim! Arada geçen 50 senede ben böylesini görmedim!

"Ne var canım, yılbaşı kutlamasan ne olur" deyip geçmeyin hemen. Ben yılbaşı kutlamasını kast etmedim!

Benim mutsuzluğum adına "koronavirüs" dedikleri illetin bir yılımızı çalıp götürmesi.

Çünkü insan dostlarıyla yaşar. Her dostun öldüğünde senin de yaşamından bir parça kopar!

Kimin ne zaman ölüp gideceği meçhulken... Dostlarını görememen, iki sohbet edemeden, hal hatır soramadan, karşılıklı birer kahve içmeden, derdini dökemeden, dert dinlemeden, birlikte gülemeden, birlikte ağlayamadan, en mutlu gününde yanında olamadan, mutsuzluğunu paylaşamadan, cenazesine bile gidemeden... Yaşayıp gitmenin ne anlamı var ki; evin içinde saksıdaki çiçek gibi oturup dururken!

Kaç kere kiraz yiyebileceğiz ömrümüzde?

Kaç kere yaz görebileceğiz?

Kar yağarken kaç kere yürüyüş yapabileceğiz?

Dünyanın güneşin etrafında her bir dönüşüne kaç kez şahit olabileceğiz?

Ömrümüzde geri sayım sürerken, kaç kere "Bugün yılbaşı, dostlarla buluştuk" diyebileceğiz?

Çaldı ömrümüzden bir yılı koronavirüs!

Üstelik bir sonraki senemizi de çalacak gibi!

Ellerini sabunla yıkayınca ölüp giden bu mikroba karşı Mars'a bile uzay aracı gönderebilen insanlığın çare bulamaması ne acı.

Yoksa kasıtlı mı?

Çok uluslu, paraya tapan, milyar dolarlarına milyar katan, insanlar fakirleşip mutsuz oldukça servetlerini katlayan şirketlerin bir oyunu mu bu?

Daha ürettikleri aşı vurulmadan hisse değerini artırıp, milyarlarca euroyu kasalarına koyan ilaç firmalarının vurgunu mu?

Evde oturdukça insanın aklına böyle deli sorular da geliyor işte...

Koronavirüsten korunuyoruz diye otura otura deliriyor muyuz ne?

Gitti 2020; ömrümüzü tüketti! 2021'de daha kötüsünü görmesek bari!

Yine de mutlu yıllar dileyeyim; gelenektir!

Bu sene hediye alıp veremeyeceğimiz birbirimize ama... Şiir gönderebiliriz pek ala!

Benden de size bir şiir... Yarım asırı 8 sene geçen şu günde çocukluğumu özlüyorum ben. Çocukluğunu özleyen herkese gönderiyorum. Bu da benim hediyem:

ÇOCUKLUK

Affan Dede'ye para saydım,
Sattı bana çocukluğumu.
Artık ne yaşım var, ne adım;
Bilmiyorum kim olduğumu.
Hiçbir şey sorulmasın benden;
Haberim yok olan bitenden.

Bu bahar havası, bu bahçe;
Havuzda su şırıl şırıldır.
Uçurtmam bulutlardan yüce,
Zıpzıplarım pırıl pırıldır.
Ne güzel dönüyor çemberim;
Hiç bitmese horoz şekerim!

Cahit Sıtkı TARANCI