Eski Meclis Başkanı ve Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu (YİK) üyesi Bülent Arınç, Habertürk'te katıldığı programda Mehmet Akif Ersoy'un sorularını yanıtlarken flaş açıklamalarda bulundu.

Arınç'ın açıklamalarından öne çıkan bölümler şöyle:

- 19. yılın içinde olmak gurur veriyor. Siyasi hayattan hayal ettiysek hepsine kavuştuk AK Parti döneminde. Milli Nizam Partisi'nden başlayarak, 1970 yılında kurulan Milli Nizam Partisi'nden. 71 yılının Mayıs ayında hatırladığım kadarıyla başladı siyasi hayatım, sonra MSP, Refah, Fazilet ve AK Parti'de hamdolsun 19 yıl siyasi hayat bize nasip oldu. 5 dönem milletvekilliği, 6,5 yıl Başbakan Yardımcılığı, 5 yıl Meclis Başkanlığı'ndan sonra sivil vatandaş olarak Cumhurbaşkanımız bize külliyede bir danışma meclisine koydu. 

- AK Parti dönemi bizim için her yönü çok özeldir. Yıllarca muhalefet partilerinden çalışmış biri olarak iktidar olmanın lezzetini AK Parti'de yaşadım. 2002, 2027 başarıdır. Arkadan diğer seçimler. Mesela CHP iktidardan uzaklaştı, 70 yıldır iktidar olmadı, bu bir zafiyettir. 18 yılı dolduran mutlak başarı ve iktidarıyla karşı karşıyayız. 

- En büyük başarı ve kazanım şüphesiz liderdedir, genel başkandadır. Sayın Tayyip Erdoğan'dan bahsediyorum. O da, biz de biliyoruz ki bu partiyi millet kurdu, bize tabelasını asmak kaldı. O zaman 70 kurucu vardı. Sivil arkadaşlardı. Başka partilerde dürüst kalmış, aradığını bulamamış AK Parti'ye gelmiş olanlar vardı. 53 tane milletvekili arkadaşımız vardı. 

- AK Parti'nin ilk grup başkanı benim. Seçime giderken Yargıtay sayın Tayyip Erdoğan 'Kurucu da milletvekili de olamaz' dedi, bize darbe vurdu. Seçimleri, referandumları kazandık. Daha sonra Cumhurbaşkanlığı halk tarafından seçilecek hale geldi. Siyasi hayatına şu kadar genel, mahalli seçim, referandum, cumhurbaşkanlığını sığdırabilmiş bir başka parti yok. Bu partiden iki tane Cumhurbaşkanı, 3 tane Başbakan, Meclis Başkanları çıktı. Bu da başlı başına başarıdır.

- AK Parti'nin başarısı nedir diye bana soruyorlardı. Ben onlara Türkiye'nin yaşadığı siyasi serüvenleri anlatıyordum. Darbeleri, muhtıraları söylüyordum. Türkiye'de siyasete dip yaptıran temel noktaları söylüyordum. Biz üçlü koalisyonun Türkiye'ye getirdiği sıkıntıları anlatıyorduk. Böyle bir krizde güven sağlayan, vizyon veren bir ekibin ümit olduğunu söylüyordum. 

- Biz millete odaklı siyaset yapacağız dedik. Çıkar kavgasına dayalı siyaset Türkiye'yi geriletti. Birbirinin boğazına sarılan siyasetçiler var. Kendilerine de, Türkiye'ye de itibar kaybettirmişti. Cesur olacağız, gerekirse tankın üstüne çıkacağız dedik. Aile fotoğrafı çektirdik. Ben ilk seçimin ardından 'demokraside balans ayarı seçimle olur' dedim. Seçime gidiyoruz 2001-2002'ye doğru. 100 bin kişi ile miting yapıyoruz. Tayyip Bey, 'seçimlerden ne bekliyorsunuz' dedi. Eski siyasetçiyim, Refah Partisi'nin aldığı oyu biliyorum. Kendisi dedi ki 'Abi göreceksin en az yüzde 40 oy, 15 milyon oy alacağız' dedi. Allah biliyor oradakilerin çoğu gülümsedi. Yüzde 35, 11,5 milyon oy aldık. AK Parti eski gücünü de aşacak inşallah.

- O konuşmalarda hiçbir zaman partizanlık yapmadım. Kendi başıma mitingler yaptım. Beraber yola çıktıklarımızı Milli Nizam'da olsa bile, Milli Selamet'te olsa bile unutmadım. Abdullah Bey'in ayrılığına fevkalade üzülüyorum. Ama şartlar bunu getirdi. Kimisi çok özel, kimisi kamuya mal olmuş bunu tetiklemiş olabilir. Her şeye rağmen Abdullah Bey karşıya geçmemeliydi. Abdullah Gül konusunda kırgınlık yaşadığını düşünüyorum. 

- Ben de partiden hükümetten ayrıldığında yalnızlığa itildim. Hakaret edenler oldu, hedef gösterenler oldu. Ben de bu kızgınlıkla birçok tweetler attım. Ama 15 Temmuz'u görünce bu liderin yanında, AK Parti'de olmak lazım dedim. Diğer arkadaşlarımız partilerini kurdular. Siyasette herkesin gönlünü almak zorundasınız. Bunu belki en iyi yapan Demirel'di. Ama o bile partisini bölünmekten kurtaramadı, Demokratik Parti çıktı. AK Parti'nin gövdesi çok sağlam. Bu gövde güçlendirilecek. Bir iktidar yüzde 50'nin üzerine çıkma iddiası olmalıdır.

- Yıpranacak da sürekli hamle yapacak. Bisiklet pedalı gibi. Sürekli pedalı çevirdik her seçimden başarı ile çıktık. Biz AK Parti'yi, saygın genel başkanımızı mutlaka yüzde 50'nin üzerine çıkaracak potansiyele ulaştırabiliriz. Nerede bir yanlış varsa onu gidereceğiz, nerede eksiğimiz varsa gidereceğiz. Ekran önünde şurada bu yanlış var dersem muhalefete koz vermiş olurum.

- Bu kısır döngüden çıkalım. Kendilerini savunmak için haklı da olabilir. Türkiye siyasetinde her şey olur. Demirel bunun atasözünü söylemiş, 24 saat uzundur demiş. Bugün sadece sayın İnce konuşulmuyor, Mustafa Sarıgül de kuracak deniliyor. Türkiye parti kurmaktan kolay bir şey yok. 30 kişi ile parti kurarsınız. Turşu kurmaktan daha kolay. Ama biz iktidar olmak için kurduk partiyi. Erbakan Hoca 'illa iktidar' derdi. 

- Yeni kurulan partilerin bir tek ümidi var. Bunlar yüzde 1'de alsam nasıl olsa ittifaka girerim orada benim ağırlığım olur diye düşünüyor. Yeni kurulan partilerin hiçbirisinin yüzde 10'luk barajı aşma ihtimali var mı? Yok. Sayın İnce sakın ola ki çevresinin dolduruşuna gelmesin. Bu partilerin hiçbirisinde tek başına iktidar, barajı aşma ihtimali yok. 

- Ben 15 Temmuz'dan sonra kararımı AK Parti, Tayyip Erdoğan'dan yana verdikten sonra benim yanımda 'ah bu adam ne güzel konuşuyor' diyenlerin üçte ikisi gitti. Hiç kimse ana gövdeden korkmasın. Kendisi ve çevresi için kaygısı varsa çekilsin bir kenara otursun memleketin iyiliği için dua etsin. AK Parti şu kadar oy alan parti. Kitlesel kopuşlar AK Parti'nin 2002'de geldiği gibi olur.

- AK Parti içinde beni hedef alan bir tane akıllı insan yok. Görevi sadece bizi küçümsemek olan birkaç kişi var. AK Parti kitlesi beni sever. Ben güçlü bir siyasetçiyim. Bunu kendim konuşmak istemezdim. 

- Meclis Başkanlığı döneminde eşimin başörtüsü yüzünden bir gazeteciyle takışmam oldu. Ona mektup yazdım, 'Eşimin bir görevi yok, başörtüsü onun tercihi' dedi. O da bana içtenlikle cevap verdi. Şu anda kendisi dostumdur. O da bana cevap geldi, 'siz güçlü bir siyasetçisiniz' dedi. Sayın Erdoğan'la bizim aramızdaki ilişki özeldir. Dost çevrelerinde bana 'Abi' diye hitap etmiştir. Benim için bir gururdur bu. Sayın Cumhurbaşkanımızın çevresinde 10 kişi falan vardır. Kapının önüne süt şişesi gibi konulmayı bekliyorlar. Bunlar çok da etkili değiller.

- Bu iktidar 2012'ye kadar aslanlar gibi gitti. Gezi olayları arkasından 17-25 Aralık, FETÖ vs. Bir sendeleme yaşandı ama şu anda hükümet, ekonomi devam ediyor, korona belasına rağmen. Memurlar, emekliler maaşını alıyor. Ödemeler, destekler devam ediyor. Tüm dünyanın yaşadığı sıkıntıları Türkiye'nin yaşaması da doğal. Ekonomiyi sürdürülebilir halde yürütmek de başarı. Ekonomide yaşanan sıkıntıları bilmek lazım. Yerinde yapılan eleştirileri kabul etmek lazım. İnşallah iyi olacak. Türkiye liderine güveniyor, ekonomi de liderin elinde olduğu için.

Editör: Haber Merkezi