VANLI ninemiz Şadiye Züngür, 80’li yaşlarda. İnanılmaz derecede Tayyip Erdoğan hayranı. Taparcasına çok seviyor. Hatta oğluna hitaben söylediği ilginç bir sözü var: “Allah gecinden versin. Sen ölürsen 3 gün ağlarım. Erdoğan’a bir şey olursa her gün ağlarım”. Böylesine karşılıksız bir sevgi yani. Ancak ninemizin bu fikirlerinde şimdilerde bir değişiklik var gibi. Sebebi bulunduğu semtin belediyesinin uygulamaları. Ve de bu uygulamalarda iddia edilen kayırma ve de yasaların uygulanmaması...

Doğu kökenli tekstilciler

Bunları anlatmamın sebebine gelince, Güngören-Merter’i hepimiz biliriz. Bu günlerde tekstilcilerin ana üssü oldu. Laleli buraya taşırdı adeta. Ellerinde poşetler, zencisinden, Rus’una, Arap’ından Türk Cumhuriyeti vatandaşına kadar her ırktan yabancıyı, bu semtimizde alışveriş yaparken görebilirsiniz. İşte bu alışveriş yapılan caddelerden en işlek olanlardan biri de ‘Nadide Caddesi’. Burada dükkan bulmak, dükkan kiralamak imkansız gibi. Çünkü boş yer yok, kiralar da uçmuş vaziyette. Hal böyle olunca özellikle doğu kökenli bir kısım uyanık kişiler, değişik bir yola sapmışlar. Giriş katlardaki daireleri ‘mesken’ olarak satın alıp, tadilat yapıp dükkana çeviriyorlar. Ancak apartman projesi böyle bir çevirmeye izin vermediği için, yaptıkları iş tabii ki kanunsuz oluyor. Kat mülkiyeti kanuna göre apartman sakinlerinin izni olmadan, zaten bir çivi dahi çakılamıyor. Dükkana çevirmeyi bırakın, kullanım izni bile alınamıyor.

Çeteler türedi

Ancak birileri bu riski alıyor. Ve işini yürütebilmek için, her türlü yolu deniyor. Apartman sakinlerinin ve de site yöneticisi Bahattin Züngür’ün iddiasına göre, Bitlis, Muş, Diyarbakır, Mardin... vs kökenli bu tekstilciler, önce apartman giriş katlarını satın alıyorlar. (Bu şekilde 20 küsur daire satın alınmış) Aldıkları bu daireleri; ‘tadilat’ yapıyorum diyerek, dükkana çeviriyorlar. 300 bin TL’ye aldıkları bu daireleri, 2500-4000 bin TL fiyattan, ‘dükkan’ olarak satıyorlar. Kiralar da 30 bin TL’den başlıyor. Tabii bu durum kanunsuz olunca, bu kişilerin böyle bir dükkana çevirme, dükkan olarak satma, yasal durumları olmayınca iş site sakinleri ile bu kişiler arasında çatışmaya kadar gidiyor. Taş, sopa, silah, yaralanma, sokak ortasında adam dövme, yol kesme. Ortalık savaş alanı gibi. Bunlar site sakinlerinin başına gelenlerden sadece bir kısmı. Ve de iş karakola taşınıyor. Mahkemeye kadar iş aksediyor. Mahkeme tabii yasal olarak site sakinlerinin lehinde karar veriyor, Dükkanların eski haline çevrilmesini kararlaştırıyor.

Belediye bizi duymuyor

Bu iddiaların sahibi, Nadide Sokak üzerindeki Bağkur, Erseven ve de Erken sitelerini yönetici, Bahattin Züngür ile beraberiz. Site Yönetici çok dertli, huzursuz, adeta ağlamaklı. Bahattin Züngür aynı zamanda dükkana çevrilen, giriş katındaki dairelerden birinin hemen üstünde oturuyor. Erdoğan hayranı annesi Şadiye Züngür ile birlikte. Anlatıyor; “Mahkemelerin tamamın kazandık. Kararların uygulanması için, belediyeye başvurduk, yapılan işin kanunsuz olduğunu dilekçe ile belirttik. Belediye zabıtaları geldi dükkanları mühürlediler. Ama mühürleme dükkan tokmağı üzerine oldu, girişi engelleyecek şekilde çift taraflı değil. Mühür kırmanın 6 aydan 6 yıla kadar cezası var ama mühürleme kapının açılmasını engellemediğinden, adam dükkanına “mührü kırmadan” rahatça girip çıkıyor. Bu da zabıtaların bir cinliği, işbirliği olsa gerek. Normalde belediyenin izinsiz iş tutan bu insanları mahkemeye vermesi gerekiyor. Ama bütün başvurularımıza rağmen, yıllardır asla böyle bir şey olmadı. Adamlar ise rahat. “Biz Ak Parti üyesiyiz. Bize bir şey yapamazsınız. Bir şekilde(!), İşimizi yürütürüz” diyorlar. Yani Ak Parti’nin adını kirletiyorlar. Görünen o ki dedikleri doğru. Burası Teksas gibi oldu. Kanun yok, hukuk yok, can güvenliği yok. Sokağa çıkamıyoruz.

İşte bu durum “AK Parti” lafı 80’lik annemi derinden yaraladı. Müslüman, inanmış bir insan olarak gördüğü Cumhurbaşkanımızın partisinin, adının kullanılması ve kimsenin bu kanunsuzlara bir şey yapmaması, annemi çok üzdü. Eskiden namazına, Tayyip Erdoğan’a hayırlar dileyerek başlayan dualarını, Şimdi; “Allah’ım ne olur, Cumhurbaşkanımız bizi duysun, yaramıza merhem olsun. Burada hayatımız zehir oldu. Bu kanunsuzluğa son versin” diyerek bitiriyor. Şu andaki halimiz ise belediye ilgilenmiyor, adamlarda kanunsuzca işlerine devam ediyor. Dükkanları açık. Alıyorlar. Satıyorlar gören yok duyan yok ilgilenen yok.” İşte hal böyle dostlar. Birileri bir şekilde işini yürütüyor. Kanunsuz kazançlar elde ediyor. Olan da eli kolu bağlı savunmasız tek güvencesi, ‘hukuk’ olan Şadiye Ninemiz ve de o sitelerde yaşayan, 1-2 binin üzerindeki kanuna saygılı insanlarımıza oluyor.