Bizlerin hür yaşamasını, mazlumun yardımına koşmasının önünü kesmek için bizden gibi görünen çakma Kürşatlarla kendi yollarına doğru makas değiştirtecek algı operasyonu yapıyorlar.

Kısaca değineyim. Milyonlarca kişinin doğal ya da üretilmiş virüsle can pazarına girdiği, ekonomik kaygının tavan yaptığı sıkışıklıkta, atılan ses bombalarıyla sersemletiliyoruz.

Kriptolar, ardı ardına kendini patlatıyor. Mafyası, savcısı, muhabiri, köşe yazarı, en önemlisi siyasi kimlikli kişiler düzeni sarsıcı gri propagandalarla devlet yapımıza olan güveni sarsıp, kaos ortamına çekmeye çalışıyor bizi.

Emperyalizmin üretip, çıbanbaşı haline getirdiği yerlerle sınanıyoruz. Türk’ün, mazlumun olduğu coğrafyalardan yükselen ahlarla yaralanıyoruz. Otuz yıllık Dağlık Karabağ işgalinde olup bitene yandık. Peki anında çözüm bulunabildi mi? Hayır. Vaktinde tek bir helikopter gönderemediğimiz yerin kaderi SİHA’lar ve ABD’deki konjonktür değişikliği ile düze çıkarmayı başardık. Devlet, Azerbaycan’ın yarasını pansuman ederken, “Filistin ne olacak” dendi mi? Ben duymadım.

Çözüm için güçlü, sözü dinlenir ve en önemlisi içerde birlik olan devlet gerekir. Siyaset adı altında akılları karıştıran 1 dolarlık kriptolar, çakma Kürşatların gazına gelirsek varacağımız yer çıkmaz sokakta aynı kaderi paylaşmak olur.

Özetlersem; Uygurların durumu malum. Üstelik yeni de değil. Maddi, manevi katliamlarla soykırıma uğruyorlar. Dini, kültürel değerleri Çin zulmü karşısında titriyor. Peki çözüm nedir? Çakma Kürşatların ABD gazını basmasıyla hareket edersek, durum daha vahim hale gelmez mi?

Malum bir parti öncülüğünde, ülke kendini toparlama, milli menfaatlerini güderek düzelmeye doğru yol alırken gladyotik söylemlerle sarsılıyoruz. Bölgeye Kürdistan kurulmasının siyasi ayağı ile Sevr haritasına kan verenlerin “Uygur meselesi” olamayacağına göre niçin “Uygurlar” deyip duruyorlar. Uygur Türkü görünümlü CİA çalışanlarıyla niçin sürekli şovdalar?

İlk gaye, milli rotada ilerleyen ülkücülerin kafasını karıştırmak, hiçbir şey yapılmıyor diye önce memnuniyetsiz sonra isyan eder hale getirerek birliğimizi bozmaktır. Orta Asya Türklüğünü çeşitli adlarla bölünmesiyle karşımıza çıkan tabloyu, ABD’nin FETÖ’cü güçleri daha da karışık hale getirdi. Aynı problemi bizlerde iliklerimize kadar yaşadık.

TÜRKLER TANRININ KIRBACI, ALLAH’IN ASKERİDİR

Geçmiş Türk devletlerini düşman değil, iç karışıklık yıkmıştır. Filistinliler için yanıp, Uygurları görmezden gelme gibi tehlikeli sözler dönüp bizi yaralar.

Osmanlı yadigâr topraklarda çizilen suni haritaların, Türkiye’ye vereceği tahribatı önlemeye çalışırken, Mescid—i Aksa yani ilk kıble mescidinin Yahudi işgalini “Filistin meselesi”ne indirgemek yanlıştır. Beka diyoruz ya, Anadolu’da kıyamete kadar güvende yaşamak için bölgede fitnenin başı ezilmezse, ne kendimize hayrımız kalır, ne de kardeşlerimize el uzatacak gücümüz.

Cepheyi dağıtmayarak, toplumu da aynı düşünceye râm ederek ilerlersek çözemeyeceğimiz problem olmaz. Bunu “esir Türk illeri davasına” sevdalanarak, hiç bir zaman cepheyi terk etmeyen bir kardeşiniz olarak söylüyorum.