ÇEKİRGE SÜRÜSÜ GİBİ

Geliyorlar, gidiyorlar… Çekirge sürüsü, karınca sürüsü gibi. Suriyelisi, Habeş’i, Afgan’ı, Pakistanlısı, Afrika’nın balta girmemiş ormanlarından zencisi, Arap’ı, Iraklısı, İranlısı…

Tekmili birden ne türden istersen var. Bu Amerikan filmlerindeki gibi ALTIN’A hücum değil. Avrupa’ya hücum. Atla, arabayla, yürüyerek yayan, otobüsle, minübüsle, kamyonla, botla, kayıkla ne bulurlarsa, istikametleri, Yunan, Bulgar sınırı, Yunan Adaları.

Şubat ayında nehirleri yüzerek geçiyorlar. Çadırlarda titreyerek geceler geçiriyorlar. Açık havada yaktıkları ateşte sabahı etmeye çalışıyorlar. Çoluk çocuk, ana, baba, dede yollardalar. Her şeyi göze almışlar. Açlıktan, esaretten, katliamdan kaçıyorlar. Denizden, hedef Yunan Adaları, İtalya Fransa, Yunanistan. Tek amaçları var Avrupa’ya ulaşmak. Çünkü orada iş var, güç var zenginlik var. Korku yok, katledilme yok, açlık yok, İşsizlik yok.

AVRUPA BEDEL ÖDÜYOR

Bence Avrupa bedel ödüyor. Yıllarca Ortadoguyu, Asya’yı, Avustralya’yı, Yeni Zelanda’yı, Hindistan’ı her yeri, özetle dünyayı sömürdüler. Bu sayede zengin olup servetlerine servet kattılar. Sömürdükleri, karıştırdıkları, iç savaş çıkardıkları. Savaştırdıkları, savaştıkları, ülkeler ise git gide fakirleşti. Dünya ülkelerinin yer altı, yerüstü kaynaklarını çaldılar, çırptılar sömürdüler, talan ettiler. Kendileri zengin oldukça diğer insanları fakirleşti birbirine düştü. İşin ilginç tarafı hala sömürmeye, çalmaya, çatıştırmaya devam ediyorlar. Eh artık bu çalınanları paylaşma zamanı.

Bu insanları aç biilaç açıkta ve de kan ile gözyaşı ile baş başa bırakırsan, onlar da kendilerine, kafalarını sokacak bir ev karınlarını doyuracak bir ocak arayacaklardır. Burası da Avrupa. Avrupa panikte. Dışişleri Bakanları toplanıyor. Türkiye’den mutabakata bağlı kalmasını isteyeceklermiş(!). Hangi mutabakata? Kendilerinin asla uymadıkları, Türkiye’yi istila eden bir kısmı da etmek üzere olan üzere sınırda bekleyen, Milyonlarca mültecileri görmezden geldikleri için mi?

SINIRLARIMIZ YOLGEÇEN HANI

Öte yandan, Türkiye Cumhuriyetinin artık şu göçmen politikasını, mülteci politikasını gözden geçirmesi, ülke sınırlarının yolgeçen hanından çıkıp bir düzene girmesi gerekiyor. Biz artık Osmanlı İmparatorluğu değiliz. Müslüman dünyasının hamisi ve de halifesi hiç değiliz.

Herkesi koruyup kollayamayız. Yedirip içirip iş sağlayamayız. Bunun için ne öyle geniş topraklarımız var, Ne de ekonomik imkânlarımız var. Yozgat’ın. Şırnak’ın, Kastamonu’nun köylerinde, hala aç biilaç yaşayan insanlarımız var. Osmanlı İmparatorluğu, 23 milyon kilometre kareydi. Türkiye Cumhuriyeti ise 784 bin kilometre kare. Birbirine bölersek topraklarımızın 28 kat küçüldüğünü, Ve orta büyüklükte bir ülke olduğumuzu görürüz. Artık bu göçmen politikalarını bir nizam intizam getirmek zorundayız. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti garip bir ülke oldu. Gariplere sahip çıkalım da! Lütfen bu işi çok abartmayalım.

Çünkü Türkiye Cumhuriyeti artık mülteci olayından ziyade, at hırsızlarının, itlerin, kopukların Avrupa’ya bir geçiş noktası oldu. İnsan kaçakçıları cirit atıyor. İşin acı tarafı bu iş bir sektör ve de dolar karşılığı, kelle hesabıyla yapılıyor.

TÜRKÇE KONUŞAN YOK

Allah aşkına Sirkeci’ye, Aksaray’a bir inin şöyle bir dolaşın. İnsanlarla konuşun. En basitiyle Eminönü Cami önünde rastgele bir vatandaşı çevirin, adres sorun. Göreceksiniz ki her 10 kişiden beşinin bu ülkenin vatandaşı olmadığını, çoğunun çat pat Türkçe konuştuğunu. Bunlar TURİST değil. Bunlar Türkiye’yi Avrupa’ya bir atlama tahtası olarak gören göçmenler. İşin enteresan tarafı bir kısmı da, Türkiye’de ki bazı imkânlardan faydalanmak için geliyorlar. Maaş var, hastane bedava, ilaç bedava, ekmek bedava su bedava. Bu da özellikle Suriyeliler arasında büyük bir cazibe yaratıyor. İmkânları görenler ülkelerindekileri arayıp; “Gelin burada her şey bedava” diyorlar. Dün bir AVM’deydim. Tekstil ürünleri satan bir mağazada dolaştık.

İnanın içerideki müşteri profilleri hiç ama hiç TÜRK insanının görüntüsünü yansıtmıyordu. Bir kere her on kişiden beşi TÜRKÇE konuşmuyordu. Takkelisi, külahlısı, burkalısı, çarşaflısı, pis sakallısı, poturlusu. Tekmili birden ne istersen her türden vardı. Özetle dostlar son 20 yılda Türkiye’nin insan profili ve de görüntüsü çok değişti. Nasıl bir ülke olduk Allah aşkına! Garip politikalar yüzünden kendi ülkemizde, yakında AZINLIĞA düşeceğiz gibi.