Gariplikler ülkesiyiz.
Bazen günlük yaşadıklarımızda “PES” dedirtecek türden,
İlginç, enteresan durumlarla karşılaşıyoruz.
Özetle…
İşkembecici lokantasına gittiniz.
“İşkembe çorbamız yok” dese ne düşünürsünüz?
Veya dönerciye gittiniz, “döner satılmıyor” deseler ne hissedersiniz!
Veyahut KALP hastanecisine gittiniz,
“Kalp doktorumuz yok” deseler ,
Nasıl karşılaşırsınız?
Türkiye inanın gariplikler ülkesi.

Eczacı bir dostumuz İzmir, Gümüldür’de yazlığında.
Bahçesinin çimenlerini suluyor.
Suyu bol miktarda verince zemin biraz kayganlaşmış.
Kaygan zeminde ters bir dönüş yapınca da,
Bahçeyi çevreleyen ucu sivri tel demir karışımı çitin üzerine kapaklanıyor.
Tehlikeli bir durum!
Sivri teller acemi bahçıvan- eczacının eline, kalbinin biraz üzerine,
Ve de ayağına bayağı batıyor.

Özetle doktorluk oluyor.
Günlerden Pazar.
Hastanelerin hali de malum.

En iyi hastanelerde bile acil servisler parisyen veya emekli doktorlara teslim.
Neyse, bahçıvan kazazedesi eczacı kardeşimi eşi,
Çocukları, dostları arabaya koyup en yakın Gümüldür Meryem Ana Tıp merkezine götürüyorlar
Orada nöbetçi bir doktor ve de pratisyen bir doktor var.
Bu ikili yaralara bakıyorlar.
“Çok derin, biz bunları dikemeyiz” diyorlar.
Düşünün kırk yıllık emekli doktor dikiş atmayı bile bilmiyor.
Veyahutta, acil servislere müracaatlarda artık para alınmadığından,
Hastalarla uğraşmak istemiyorlar.
Ve hastayı Özel Gaziemir Cerrahi Tıp Merkezine yönlendiriyorlar.
Ve ekliyorlar;
“Orası CERRAHİ tıp merkezi, orada her türlü cerrah bulabilirsiniz” diyorlar.
Cerrahi Tıp Merkezi 45 dakikalık mesafede.
Yaralı dostumuzun durumu da iyi değil.
Yaralardan durmadan kan sızıyor, yani kan kaybediyor.
Aile ve eş dost hızlı olarak yola koyuluyorlar.
VE kısa sürede Gaziemir Özel CERRAHİ Tıp Merkezine ulaşıyorlar.
Cerrahi kelimesini özellikle büyük harf yazdım.
İçeriye giriyorlar, kayıtlarını yaptırıyorlar,
Acil servis odasına alınıyorlar.
Üç dakika sonra odaya bir hemşire ve de pratisyen doktor giriyor.
Yaralara bakıyor.
Ve yaralıyı ve aileyi ŞOK edecek şu sözleri söylüyorlar;
“Kusura bakmayın. Şu anda hastanemizde CERRAH yok.
Siz iyisi mi, devlet hastanesine gidin”.
Yersen bakla yemezsen sakla!
Perhiz lahana turşusu misali bir şey.

Cerrah hastanesinde cerrah olmaz mı?
Olmuyor işte!
Sonuçta eş, dost ve aile İzmir Yeşilyurt Devlet Hastanesinin yolunu tutuyor.
Orada da;
“İyi ki DEVLET Hastaneleri var” dedirtecek türden muhteşem bir tedavi görülüyorlar,
Yaralarından film alınıyor,
Kalbinin filmi alınıyor.
Kafa travması filmi çekiliyor.
Bütün tahlilleri yapılıyor hastaya 46 dikiş atıldıktan sonra,
Bir de TETANOZ aşısı vurulup evine yollanıyor.
Özetle dostlar özel hastaneler hastadan çok paraya,
Devlet hastaneleri de direk hastaya bakıyorlar.
Görüntü bu.