YAKLAŞAN yerel seçİmler öncesinde İzmir’in dışında İstanbul ve Ankara’yı da kazanmaya son derece yaklaşan CHP, bir uzun gecenin sonunda büyük bir gerçekle yüzleşmek zorunda kaldı. O da, partinin bir ‘teşkilatlanma sorunu’yla karşı karşıya kaldığıydı. Belki yumurta kapının ağzına gelene dek bu sorun farkedilmemiş, ya da yeterince önemsenmemişti. Öyle ya. İl ve ilçelerde oturmuş varsayılan teşkilatlar, tıkır tıkır işliyor, kendi istedikleri gerçekleştiği sürece ‘bağlılıkları ve CHP’lilikleri’ sorgulanmıyordu.

Parti teşkilatlanmasının Anadolu ayağını iyi bilirim. Sadece seçimden seçime etkin oldukları için, genelde partililerin fazla da itibar göstermediği görevlerdir bunlar. Seçim yoksa, kimse kapılarını çalmadığından seçimden seçime varlıklarını hissettirmeyi severler. Yani, itibar görmek için bir sabır gerekir. Sabrederler ve bir seçim arifesinde ‘bak mühür nasıl da bende’ demenin keyfini çıkarmaya çalışırlar. Özellikle CHP’de bu alışkanlık, yüksek boyuttadır. İzmir ve İstanbul adaylarının belirlendiği son parti meclisi ne yazık ki bu yılların alışkanlıkları gözardı edildiği için ve zaten doğrusu da bu olduğu için büyük kaosa, istifalara neden oldu. Olabilir. Bunda sorun yok.

İstifa kayda değer değil

Partiler ve özellikle il ve ilçe yöneticilikleri zaten ‘gönül işi’ olmak zorundadır, zaten bir ‘inanmışlık ve bağlılılk’ içerir. İçermelidir de. Bu birimler, sadece ‘kendilerine sorulduğu’ taktirde görüş bildirmek ve orada kalmakla yükümlüdürler. Fazlasını istemek, beklemek; hele bunda diretmek için haklı bir gerekçeleri olamayacağı gibi, bu gerçekleşmediğinde diş göstermek gibi bir frapanlığın da bir işe yararlılığı yoktur. Şundan adım gibi eminim ki, CHP Genel Merkezi İstanbul için de İzmir için de gerekli nabız yoklamalarını yapmış, il ve ilçe teşkilatlarının görüşlerini sormuş, almıştır. Bir partinin yönetim kadrosunun bir ile hatta bir ilçeye daha fazla bir önem atfetmesini beklemek, zaten safdillik olur.

Partiler, siyasi görüşlerin simgeleridir. Bir merkezden yönetilirler ve teşkilatlarının da hükmü bir yere kadardır. Kendinizden örnek alın. Yönettiğiniz bir işte herkesin fikrini alırsınız, ama kararı veren sizsinizdir. Partilerde bu doğal olgu daha fazla hakkedilmiş bir yönetim ayrıcalığıdır. Marmaris’de mevcut başkan Ali Acar’ın yeniden aday gösterilmemesine gelen ilçe teşkilatının toptan istifası da kayda değer bir hareket olamaz. Gönülle geldiğin bir görevden gönül koyarak ayrılmak, kimsenin haddi olmamalı. İsteyerek geldiysen, isteyerek gidebilirsin de. Bunu bir gövde gösterisine dönüştürmenin siyasi arenada zerre kadar hükmü olamaz.

Doğru adayı buldu

Bir teşkilat krizi de İzmir Ödemiş’te yaşandı. İlçe teşkilatı, ısrarla arkasında durduğu bir aday adayını, Cumhur Şener gibi saygın bir ismi, resmen açıklanmadığı halde ‘açıklanmış gibi gösterip’ lanse etmesi, önce MYK’dan ardından da Parti Meclisi’nden döndü. Aslında döndü demek de yanlış. CHP üst yönetimi, zaten bir nabız yoklaması yapmaktaydı ve bunun sonucunda da Ödemiş’i son derece rahat kazanabileceği görülen bir ismi, Mehmet Eriş’i aday olarak sundu zaten. Ama olan, ilçe teşkilatının kendini olduğundan farklı farzetmesi ve olduğundan daha güçlü sanması yüzünden ortaya nahoş bir durum çıktı. İlçe yönetimine inanan, daha doğrusu kanan aday bir anda zor duruma düştü. Haa Ödemiş için CHP’nin kararı doğru muydu, derseniz, doğruydu.

CHP, şu anda AKP’nin elinde olan Ödemiş Belediyesi’ni hem de farkla kazanacak en doğru adayı zaten buldu. Bunlar, çarpıcı ve yaşanmış örnekler olduğu için yazdık. Ama tüm bunlar ortaya daha çarpıcı bir gerçeği çıkardı ki, o da CHP’nin bir teşkilatlanma sorunu yaşadığıdır. Kendini partinin bile üstünde görebilecek bir teşkilat yapısıyla yol almak, bir siyasi parti için gerçekten zor ve sıkıntılı. Parti teşkilatlarını hiçbir parti üst yönetimi kırmızı dipli mumla davet etmiyor. Bu kişiler, o partiye ve görüşlerine inanmış ve bu yolda hizmet etmeye gönüllü bireylerden oluşuyor. Nasıl gönüllü geldilerse, aynı gönüllülükle o koltuktan kalkabilirler de. Ama bu gidişlerini bir partiyi yaralamak, eksiltmek ve zarara uğratmak için yapıyorlarsa, onların partililikleri de rahatlıkla sorgulanabilir, sorgulanmalıdır da. Siyasi oluşumlar, tek bir merkezden yönetilirler ve merkeze bağlılık, en önemli noktadır. Beğenmeyen, parti teşkilatlarında görev almaz olur biter. Hiç kimse kendini vazgeçilmez sanmasın. Zincirlikuyu mezarlığı, kendini vazgeçilmez sananlarla dolu.