Allaha hamdü senalar olsun ki, bu ay içerisinde iki bayramı kutlayacağız. 

Birinci bayramımız, 24 Temmuz'da  86 yıldır ibadete kapalı olan Ayasofya Camii'nin tekrar ibadete açılması, 

ikinci bayramımız ise, 31 Temmua'da Kurban Bayramıdır. 

Bu seneki kurban bayramımız biraz buruk vede akrabalar arasında ziyaretsiz olarak geçecek.

Bütün dünyada etkisini gösteren virüs sebebiyle insanlar birbirlerinden uzak, gerekli tedbirleri de unutmadan evlerimizde geçireceğiz.

''Allha itaat edin, ülülemre itaat edin'' buyrulmakata. Allaha itaattan sonrada ülül-emir gelir. Burada ülül-emir devleti idare eden,

yani; Devlet büyükleri'nin verdiği tavsiyelere harfiyen uymaktır. Biz Türklerde meşhur sözdür; ''Devlet baba''. Devlet bir babadır. 

Yani bir baba evlatlarını ne kadar kolluyor, gözetiyorsa devlette halkını okadar kollar ve gözetiyor.

Devletin emirlerine uymak, farzı ayındır. Halkımız, devletinin buyruklarına mutlak uyması gerekmektedir.

Eskiden bayramlarımız daha neşeli seviçli geçerdi. Fakirlik çoktu,ama bayramdan bayrama babamızın almış olduğu bir pantolom

ve kara lastik ayakkabılarına sevinirdik, mutlu olurduk.

Şimdiki gençlik artık marka giyiniyor, marka yemeklerden yiyor ama bir türlü mutlu olamıyorlar. 

Bayramlarda annelerimizin yapmış olduğu çörekler iştah artırıyordu. Eski bayramlarımz, üç gün boyunca kutlanıyor, neşeli günler ve eğlencelerle geçerdi. Bayramda büyüklerin elleri öpüldükten sonra Çınar ve ceviz ağaçlarına salıncaklar kurulur, tefler çalınır,

gençler halay çeker, çiftetelli oynarlardı.

O, günler artık köylerde bile yaşanmıyor. Şu anda eskiye nazaran çok lüks yaşıyoruz. Herkesin otomobili, gardolabında istemediği kadar elbise, marka ayakkabıları vs. var. Ama bir türlü eski mutluluğunu bulamıyor.

Eskiden köylü şehirli kavramı vardı. Artık köylülerde şehirliler gibi yaşıyor. Devlet erkanı ne yiyorsa köylüde onu yiyebiliyor. Devlet erkanı hangi kumaştan elbise giyorsa köylüde aynı kumaştan giyinebiliyor. 

Nankör olmayalım Allaha bol şükür ve niyazda bulunalım.

Şimdiden bayramlarımız milletimize ve İslam alemine hayırlı olmasını diliyorum.

Not:

Mısır Müftüsü, pardon Sisinin müftüsü Şevki Allam, Ayasofyanın ibadete açılmasını uygun görmemiş.

O müftüye diyorum ki, ''Allah'tan kork, fetva verirken önce kabirdeki lahtın altını hatırla ve Allah'ın emirlerine karşı olmayan

fetva ver. Hemde Türk ülamasının Mısırın iki yüzlü müftüsünün fetvasına ihtiyacı yok. 

Fetvayı ancak Türk alimleri verir, sen işine bak.