Ülkemizin geçmişine baktığımızda, önceden kuşaklar arasındaki geçişler, asgari 20-30 yılda bir olurdu. Teknolojinin gelişmesi gelir düzeyindeki yükseliş beraberinde hızlı değişimi getirmesiyle, bu süre oldukça aza indi.

Küresel emperyalist menşeili cinsiyetsizlik dayatmasıyla, Türk toplumunun aile yapısını hedef alan, toplumun eşcinselliğe hazırlanmak istendiği şu dönemde ilkelerimize, manevi değerlerimize, örfümüze, âdetimize, töremize ve aile yapımıza sahip çıkmanın tam zamanı.
Hızlı değişiminde istekler, beklentiler, hayata bakış öylesine süratli değişti ki uyum sağlayalım, ayak uyduralım derken maalesef bir diğeri kapımızda bitiverdi.

İşin kötüsü ülkede bahsi geçen hızlı değişim ilimde, sanatta, teknolojide ve milli fikirde değil ahlaksızlıkta cahillikte, had bilmezlikte, edepsizlikte kendini gösterdi. Değişim gelişme değil, ahlaki dibe çöküşe sebep oldu. Sapkın akımlara gençlerimizi kaptırma cinsiyet tartışmalarını da gündeme taşıdı.

Son günlerde ülkemizde hızlı bir şekilde baş gösteren yeni bir sapkın akım var değişimin nasıl ahlaksızlığa, dibe çöküşe yok oluşa sebep olduğunun son örneği LGBT.

Özgürlük eşitlik naraları atan bir akım bu. Dertleri yalnızca cinsler arası geçişin saydamlaşması. Yaygaralarıysa bunun tabi bir durum addedilen LGBT gibi akımların yaygınlaşması.

Küresel sorun haline gelen LGBT sapkınlığı ülkelerin gündeminde. Toplumları rahatsız eden hani şu tüm renkleri sapkınlıklarına alet eden batının fonladığı, ülkemizin aile yapısnı, örfünü adetini kültürünü bozmayı amaçladığı, Batı ülkelerinin kepçeyle toplayıp moloz halinde ülkemizin ve islam ülkelerinin üzerlerine attğı kokuşmuş fikir yığını. 

Cinsiyetsizlik dayatmacılığının sanat ve iletişim alanındaki çalışmalarını bizlerde dikkatle yakından takip etmeliyiz.Bu alanlarda hem hukuki hemde bireysel haklarımızı kullanmalıyız. Milli kültür, sanat ve etkileşim değeri yüksek karşı çalışmalar yapmalıyız.

Ülkemizdeki cinsiyetsizlik dayatmacılarına söz söyleme imkanı verecek her türlü şiddet ve hukuksuzluğa karşı birlikte millet olarak hassas olmalıyız.  Kanunlardaki yasal eksikliklerimiz milli birlik için siyasetin gündemine aldığı şekilde  tamamlama ve toplumsal dayanışmamızı ve milli değerlerimizi korumalıyız.

Sapkın akımlara hiçbir gencimizi, geleceğimiz kaptırmamalıyız. Geleneklerinden ve değerlerinden uzaklaştırılmaya çalışılan gelecek adına kurgulanan proje toplumu cinsiyetsizleştirmektir. 

Tüm kendilerine yaramayan kokuşmuş çöplerini islam ülkelerine atmaya çalıştıkları yetmedi, şimdi de bu sapkınlığı üzerimize atmaya, manevi değerlerimizi,milli birlik ve kültürümüzü bozmaya dağıtmaya çlışıyorlar.

Bu ülkenin kimi aydın ve siyasilerinin öteden beridir Batı’da gördüğü her kavramı ve kuramı hatta çöpü bile kendine alma hastalığına tutulmuş iken, alıcısı olan aydınlara ve siyasilere Avrupa kokuşmuş çöplerini neden satmasın!

Her zamandan daha fazla uyanık ve tetikte olmamız gereken bir dönemdem geçiyoruz. Milli ve manevi değerlerimizi, milli birlik ve beraberliğimizi,ahlaki ve kültürel yapımızı aslımızı unutmadan geçmişimize, geleceğimiz için sahip çıkarak, milli ve kültürel öz renklerimizi aile yapımızın dejenere edilmesini ne pahasına olursa olsun korumalıyız.

İnancımızın gereği ilahi dengeyi alt üst etmeye yönelik dış destekli batıl ve batıcı emperyalist zihniyete karşı ahlaki değerlerimiz ve milli birliğimizle mücadele etmeliyiz.

Batıcı ve batıl zihniyetin ülkemizdeki bazı Sosyal Toplum Kuruluşlarını fonlanmasını,cinsiyetsizlik dayatmacılığına destek olan siyasi, kültürel ve felsefi dış bağlantılı akımlar ile bunların cinsiyet dayatmasına neden destek verdiklerinin altında yatan gizli amaçlarını da çok iyi analiz etmeliyiz…