Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye ile Güçlenen, Türkiye'ye Güç Veren Kadınlar Programı'nda açıklamalarda bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
Saygıdeğer hanımefendiler sizleri hürmetle selamlıyorum. Bu güzel programa vesile olan bakanlık ekibine teşekkür ediyorum. Türkiye ve tüm dünya kadınlarının Dünya Kadınlar Günü'nü tebrik ediyor, 8 Mart'ın barışa, dostluğa, kardeşliğe, dayanışmaya vesile olmasını diliyorum. Sadece 8 Mart değil yılın kalan 364 günü de esasen kadınların günüdür, öyle olmalıdır.
Vatanımız için canlarını ortaya koyan tüm yiğit kadınları rahmetle anıyorum. 81 ilimizde anne olarak kardeş olarak hayatımıza anlam katan kadınlarımıza şükranlarımı sunuyorum. Elleri öpülesi annelerimize teşekkürlerimi iletiyorum. Eşimin ve sevgili kızlarımın da 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü tebrik ediyorum.
Kendimizi bugüne kadar asla sloganlara hapsetmedik. Kadın politikalarında her zaman en idealin, en iyinin; ülkemiz, milletimiz ve kadınlar için en hayırlı olanın peşinde koştuk.
Kadınların, şahsi hayatımızın yanı sıra devletimiz, milletimiz ve insanlığa yaptığı katkılar yılda sadece bir güne hapsedilemeyecek kadar büyüktür, önemlidir, kıymetlidir.
5 temel amaç, 20 strateji, 83 faaliyetten oluşan, 2024-2028 yılları arasını kapsayan Kadının Güçlenmesi Strateji Belgesi ve Eylem Planı'nın hazırlanmasında emeği geçenleri tebrik ediyorum.
Kadınların insan onuruna yakışan bir hayat sürmeleri, her alanda daha aktif rol almaları, hak, fırsat ve imkânlardan adil bir şekilde faydalanmaları için ne gerekiyorsa yaptık ve yapacağız. Amacımız, sırasıyla kadını, aileyi ve ülkemizi güçlendirmektir.
Türkiyeye Güç Veren Kadınlar Programı... Cumhurbaşkanı Erdoğan: Sadece 8 Mart değil kalan 364 gün de kadınların günü olmalı
22 gün sonra yerel yöneticilerimizi belirleyeceğiz. Kadın adayların seçimlere yoğun ilgi gösterdiğini görüyoruz. Kadınlarla birlikte yol yürümüş bir kardeşinizim. Tüm kadın adayları destekliyor şimdiden başarılar diliyorum.
Amacımız kadını, aileyi ve ülkemizi güçlendirmektir. Bizim inancımızda aile toplumun temel direğidir. Yer yüzüne indirilen insanlar olan Hz Adem ve Hz Havva ilk ailedir. Aile bireyleri ayakta tutmuş. Ailenin zayıfladığı dönemlerde kadın erkek çocuk fark etmeksizin tüm bireyler de kötüye gitmiş, toplum kan kaybetmiştir. Güçlü aile geleceğimizin de garantisidir. Aile ile kadını ayıran, kadın ve aile arasında duvarlar koyan her türlü anlayışı reddediyoruz. Ülkemizde aile kavramına karşı alerjisi olan bir kesim eskiden beri var. Bakanlığımızın adında yer alan aile kavramından bile rahatsız oluyorlar. Kendi kalıplarına uymayan herkesi ötekileştirenler yine bunlardır. Kadının ve ailenin en büyük düşmanı olan cinsiyetsizleştirme politikalarına karşı tek bir cümle kurmazlar. Bazı kibirli siyasetçilerin başımızın tacı olan ev hanımlarını aşağılaması, ev kadınlarını hor, hakir görmesi karşısında gıklarını dahi çıkarmazlar.
Soruyorum sizlere dünyada kadın hakları diye ortalığı ayağa kaldıranların 7 Ekim'den beri Filistin'de katledilen çoğu kadın ve çocuk 32 bini aşkın masum için seslerini yükselttiğini sizler hiç duydunuz mu?
Son raporunda Türkiye'yi eleştiren Avrupa Konseyi'nden ve diğer Avrupa Birliği kurumlarından bugüne kadar İsrail'e gizli-açık destek dışında bir beyan işittiniz mi? Suriye'den Filistin'e kadar hemen burunlarının dibindeki bölgelerde on binlerce kadın ve çocuğun vahşice katledilmesine tepkisiz kalanları diğer konularda biz nasıl ciddiye alacağız?
Filistin halkının soykırıma uğramasına ses çıkarmayanların bu katliamları görmezden gelen tutarlı, etkili ve tarafsız olabilmesi mümkün mü? Elbette mümkün değil.
Bizim inancımız cenneti altına ayakları altına sermiştir. Nene Hatun'dan Kara Fatma'ya kadar kadın kahramanlarımızın mücadelelerini biz nasıl unutabiliriz. 15 Temmuz gecesi ellerinde bayraklarla darbecilere meydan okuyan kadınların cesaretini nasıl görmezden geliriz.
Önümüze çıkartılan engellerin üstesinden siz kadınların desteğiyle geldik. Yürek yüreğe omuz omuza verdik. Her kim kadın hakları konusunda eski Türkiye'den övgüyle bahsediyorsa sizlerin mücadelesine kara çalıyordur. Sizler bugünkü haklarınızı üniversite kapılarında gözyaşı dökerek, işten atılarak, darbecilere cesaretle meydan okuyarak yani hep mücadeleyle elde ettiniz. Sizlerin bu asil ve zorlu mücadelesine sahip çıktık. Kadının statüsünün güçlendirilmesi, kadınlara, iş eğitimi temsil ve diğer alanlarda destek verilmesi konusunda neler yaptığımızı en iyi sizler biliyorsunuz.
Karar alma mekanizmalarında kadın temsil oranı 4-5 kat arttı.
Bir süre asılsız ithamla karşılaştık. Kadınlar konusunda aleyhimizde yürütülen onca propagandaya rağmen siyasi hayatımızın hiçbir safhasında kimsenin hayat tarzına karışmadık. Bu tavrımızın aksine tek bir örnek gösterilemez. 'Nefes alamayacaksınız, şu gelecek' diyerek korku siyaseti yapıyorlar.