Belli ki yine hırçınlık var dilek burcunda
Esmiş boranla, dökmüş çiçeği dal ucunda
Dilek burcu bu...Burçların dövüşken soylusu
Bir küheylan ki soyunun en deli dolusu...
Acımaz gelince gönülle savaş zamanı
Bu savaşta sultanın bile geçmez fermanı
Kendi başına buyruk, kendine hükümdardır
Dilek burcunun ne yurdu ne mekanı vardır
Ne gönüle girer ne kimseye gönül bağlar
Zanneder ki âlemde aşktan öte menzil var
Yangınlara ateş salan huyu burcundandır
Ömrümüzü tüketen kavgası da bundandır
Derlerdi; Ziyneti sevgi olmayan güzelin
Peşinden koşturup boşa ömür tüketmeyin
Bilmeden kaptırdım kendimi böyle birine
Bir kez çıkmış oldum ömrün en zor seferine
İçimin yangınları artarken yavaş yavaş
Gönül derdi ayaklarıma oldu arkadaş
Giderim, giderim, gelmez bu yolların sonu
Attığım her adımın bir dilek olduğunu
Gözlerinden ve ufkun sonsuzluğundan bildim
Bir ok gibi hedefe varmak için gerildim
Kiriş koptu, yay düştü; hedef kayıp ok mahzun
Kırıldı kanadı peri masalında umudun
Yorgun ayaklarını sırtlayıp gitmene bak
Zamanı değil, haline ağlamayı bırak
Sevda her mağlubun gönlüne atılmış yüktür
Öyle ki bu yük Kafdağından bile büyüktür
Çile çekmeye tahammülü yoktur yüreğin
Gam vermekten başka emeli mi var dileğin
Ey garip yolcu menziller aşacaksan bu yolda
Ne hatırlanacak bir sözün kalsın akılda
Ne de akılla yapılacak alış verişin
Aklını atmak derdini dökmektir tek işin
Dedim kendime; Gönlümle savaşa oturdum
Dilek burcuna son sözümü şöyle duyurdum;
Sanma ki her dilek şen olanların burcudur
Dertlilerin dileği bin efkârın burcudur
Telleri coşturan şarkılar türküler bile
Keder şehrinde kurulan pazarın burcudur
Sıkıntın katmer katmer kümelenirken bende
Bilemem niçin sevincin ağyarın burcudur
Baharı da kışı da kâr getirmez sevdanın
Vuslat başka, hicran başka zararın burcudur
Günü gelince nöbetini savdı her âşık
Bendeki nöbet bitmeyen kararın burcudur
Bütün yollar giderek bir menzilde son bulur
Kara sevdanın menzili mezarın burcudur
Sultan hoca gül gibi güzel dileğin olsun
Her dilek gülün, her gül bir baharın burcudur

Sultan Mustafa

Ayna...

Boş geldim bu dunyaya
boş gidiyorum
Dur soyleme bana ayna
biliyorum.
Bu yolculuğun belkide tek şahidisin
Bir talkin kadar gercek
Bir sorgu kadar zor
ebedi serbeti icecek yigitler araniyor
Ölüm yat: yalan
Ebed: gerçek
Dur
Anlatma bana ayna
Keşkelerimi
Eyvahlarını getirme dile
Vurma yüzüme gunahlarımı
Tik tak yelkovan
Tak tak civiler
Zaman geçer
Tek tek ayrılır gemiler
Kimine serbet
Kimine ağu içireler
Dikişsiz abak gömlek biçerler
Yeter
Anlatma bana ayna
biliyorum
Sonnefesedir yolculuğum.


Musa Kazım Suslu