Milli Savunma Bakanlığı, Türk Silahlı Kuvvetlerine 2020 yılı Din subaylığı alım başvuru kılavuzu yayınlamasıyla, sol kesim 28 Şubat günlerini dönerek laikliği hatırlamaya, on dokuz yıldan beri seçilmiş iktidara, gerici yaftasıyla “AKP'nin gerici uygulamalarına bir yenisi eklendi” manşetleri atmaya başladılar.

Rahatsızlık duyanların tek sebebi, Millî Savunma Bakanlığı’nın Türk Silahlı Kuvvetleri için alacağı muvazzaf öğretmen subay adayları arasında, İlâhiyat Fakültesi mezunlarına da yer verilmiş olması...

Milli savunma bakanlığı din subaylığı ilanı verirde, bizim fırsat kollayan her şeyden bir sonuç çıkartma, kargaşa yaratma, yalan dolanla ülkeyi karıştırma heveslisi, sözde lâik, demokrat, çağdaş ve entel çevrelerimiz sessiz kalabilir mi? Birkaç günden beri subay alım duyurusunu dillerine dolayıp, laiklik vurgusuyla sol kesim gündemden düşürmüyor.

Parti genel başkanının televizyonlarda, “Milletimiz ordumuza Peygamber ocağı” diyerek, ordunun milli manevi ve vatansever vurgusu yaparken, aynı zihniyet sütre gerisinde, İlahiyat Fakültesi mezunlarının alınmasındaki rahatsızlıklarını, imam hatipler orduya alınıyor, gerici “Ak Parti kadro açıyor diye” karşı duruş sergiler.

 Peygamber ocağına ilahiyat mezunu dini eğitimci alınmayıp, isteğiniz kilise papazının mı alınması? Türk ordusu Allah, Allah sesleriyle zafere koşmuyor mu?

Şehitlerimiz Albayrağ’a sarıldığında namazları camilerde din görevlileri tarafından kıldırılmıyor mu? Türkiye sanki Müslüman bir ülke değil. İslam dini dışındaki başka inançlara sonsuz hassasiyet gösterirken, kendilerinin Müslüman olduğunu savunan bu zevatlar neden İslam’a saldırıyor.

İstenilen, imansız inançsız bir Türk ordusu mu? Bu tartışmalar eski Türkiye de kalmadı mı, neden şaşkınlık içindesiniz? Neden Türk Milli okullarında yetişmiş inançlı imanlı Türk gençlerinin, orduya alınmasından rahatsızlık duyuyorsunuz?

Geçmiş iki bin yıla baktığımızda, Türk ordularında her zaman inanç ve iman kuvvetiyle zaferler kazanmamış mı? Ordunun içinde her zaman imamlar ve hocalar mevcut olmadı mı?

Dini vecibelerin yerine getirilmesi, ordunun manevi olarak güçlü kılınması için, her zaman dini destekler verilmedi mi?

İslam Dini, inanç, gelenek, kültür denince kabuğundan fırlayıp, hemen değişime uğrayan bu kesim, neden ordunun bizim çocuklarımızdan teşekkül ettiğini, onlarında iman ve inançlarını yaşama, varsa eksikliklerini giderme boşluğu doldurmaya, inançlı ve imanlı bir Türk askeri ordu mensubu olamaya, hakları yok mu?

Vatanı için şehit olmaya, gül bahçesine girer gibi giden, bu inançlı imanlı gençlik değil mi?

Her fırsatta dini bilgi ve eğitimin, devletin kurumlarından alması gerektiğini söyleyen, dini eğitim veren cemaatlere, derneklere karşı çıkmanıza rağmen, devletin milli ordusuna din subayı alımına karşı durmanız, ikiyüzlülüğün bilinçaltındaki dine bakışını göstermez mi?

Büyük devletler ordularında her zaman dini inançları, özgürce yaşama ibadetleri yerine getirme, dini inançlara sonsuz saygı içinde olup, Hristiyan, Müslüman ve Yahudi subaylar inançlarını görev yerlerinde yerine getirmiyorlar mı? Devlet başkanları dini kitapları üzerine yemin ederek, göreve başlamazlar mı?

Bu sahnelere her zaman şahit olmuyormuyuz? Ne yazık ki, ne kadar ilkel, çağdışı, yobaz, gerici, karanlık ve lâiklikten nasiplerini almamış istismarcıların sayıları azda olsa, kendilerini ilerici ve çağdaş gören sözde laikler maalesef bizde.

Bu kesim, dini konular gündeme geldiğinde hemen ortaya çıkarlar. Dini bütün peygamber ocağının şerefli Türk subaylarına ve askerlerine gerici yobaz damgası vurmaktan, Laiklik istismarcılığından vazgeçin.

Bu ülkenin bir elli yıl daha geri gitmesine tahammülü yok. Sizler karşı çıkmak istiyorsanız?

Türk Ordusunun milli ve manevi değerlere bağlı Vatanseverliğine değil; “orduya satılmış” ve “lejyoner” diyenlere, Türk Mehmetçiğine, Polisine kurşun sıkan, yandaşlarına çağrısıyla, masum vatan evlatlarını katlettirenler için, ” içeride kaldıkları süreyi göğüslerinde hep bir şeref madalyası olarak taşıyacaklar” diyenlere karşı duruş sergileyin!