Kainat, hassas  bir denge  üzerine kurulmuştur.
Bu dengeden ufacık bir sapma bile evrende felaketlere yol açabilmektedir. Bu dengede görülecek sapmalar, zamanla insanı, aşırılıklara götüreceği için insanın ruh ve beden bütünlüğünde bozulmalara yol açmaktadır. Dolayısıyla  dengeli  bir  hayat için ruh ve beden, madde ve mana, dünya ve ahiret birbirine feda edilmemelidir.
Kurulacak denge, tarafa da hakkını vermekle mümkündür. Kur'an'ı Kerim aşırılıklardan kaçınılmasını tavsiye eder;
''Ey iman edenler! Allah'ın size helal kıldığı iyi ve temiz nimetleri kendinize haram etmeyin ve Allah'ın koyduğu sınırları aşmayın. Çünkü Allah, haddi aşanları sevmez.'' (Maide; 2/143).
Yüce Rabbimiz, İslam toplumunu ''orta bir ümmet'' olarak nitelemiş, Hz. Peygamber de (SAV) bunu, ''mutedil bir ümmet'' yani; her şeyi yerli yerine koyan hakkını veren aşırılıklardan, ifrat ve tefritten uzak duran dengeli bir toplum olarak tefsir etmiştir.
BİR AYET:
Şüphe yok ki Allah zerre kadar haksızlık etmez; o zerre bir iyilik ise, onu katlar, kendi katından da büyük mükafat verir. (Nisa 4/ 40)
BİR HADİS:
Ebu Hureyre (RA) demiştir ki; Bir şahıs Rahmet Peygamberine (SAV) gelerek, ''İnsanlar içinde kiminle en fazla  vakit geçirip, ilgilenmem gerekir?” diye sordu.
Resulü Ekrem (SAV) ''Annen'' buyurdu. O, sonra kimdir? diye sordu. ''Annen'' buyurdu. O, sonra kim gelir? “Annené buyurdu. O, Daha sonra  kim gelir? diye sorunca; ''Baban'' dedi. (Buhari)
Allahım beni en güzel ameller yapmaya ve en güzel ahlaka sahip olmaya yönlendir. (Nesai)