Ne zaman herhangi bir ürüne zam gelse yapanın bahanesi hep aynı:

- Döviz (dolar - euro) yükseliyor da ondan!

Doğal gaz yüksek geliyor:

- Ne yapalım, dolar arttı!

Elektrik faturası el yakıyor:

- Döviz yüzünden!

Peynir, süt, yumurta sürekli yükseliyor:

- Dövizdendir dövizden!

Markete her gittiğinde elini uzattığın her ürün bir önceki geldiğinden daha pahalı:

- Ah şu dolar yok mu?

Git pazara; aynı hikaye:

- Neden böyle ıspanak!

- Ne oldu mandalinaya!

- Vay canına, fırlamış gitmiş kabak!

Hepsinde aynı cevap:

- Dolar arttı, euro çıktı!

Oysa son dönemde döviz sürekli düşüyor.

Özellikle Maliye Bakanı Lütfi Elvan'la Merkez Bankası Başkanı Naci Ağbal'ın göreve başlamasından sonra düşüş daha da hızlandı.

Ama döviz yükselirken yükselen fiyatlar, döviz düşerken düşmedi! Düşmüyor da.

Marketler yangın yeri gibi, içeri gireni ateş basıyor!

Çarşı pazarda yine kral ıspanak, kabak! Meyvenin yanına yaklaşabilene aşkolsun!

Gelelim balıkçılara. Üç tarafı denizlerle çevrili ülkemizde şimdi tam zamanı ama fiyatlar öyle yüksek ki.

"Neden pahalı" diyorsun; "Abi hava sıcak gidiyor. Balık o yüzden kaçıyor, fazla çıkmıyor" karşılığını veriyor tezgahtaki satıcı.

Bir kaç gün sonra hava buz gibi; bu kez de "Hava soğuk abi, balıkçılar denize çıkamadı" diyor bu kez balıkçı!

"Peki çiftlik balıkları (çupra - levrek) neden zamlanıyor birader" diyorsun; o da "Döviz abi ne yaparsın" diyor! Herhalde bu balıklar ABD'den, Avrupa'dan gelen yemlerle besleniyor!

Özetle diyeceğim odur ki; bu çarşı, pazar yangınının üzerine gitmeli yetkililer. Sıkı bir denetim getirilmeli.

Üreticiden çıkışından tüketiciye gelene kadar arada kaç kişi var? Bunlar ne yapıyor da Düzce'de 10 lira olan hamsi İstanbul'da 35 liraya satılıyor? Yerinde 2 - 3 lira olan sebze, meyve neden pazarda 10 - 15 liraya, hatta 20 lira?

Peynire süt yerine altın tozu mu katılıyor da kilosu 70 lira?

Bu fiyat artışı böyle giderse asgari ücret değil 2 bin 850 lira, 5 bin lira olsa da yetmez!